19.Bölüm

961 60 9
                                    


Sıkıntılı bir homurdanmayla Nehir'e baktım. O da telefonuma bakıyordu, mesajları görmüştü. "Git." dedi. "Ama dikkat et."

Başımı salladım sadece ve telefonu cebime attım. "Barış ciddiyim, dikkatli ol. Sana bir şey..."

Cümlenin devamını getirememişti. Kolundan onu yanıma çekip birkaç adımı içinde beline sarıldım. "Olmayacak." dedim güven veren bir sesle. "Merak etme."

Kollarını sıkıca etrafıma sardı ama bir şey söylemedi tekrar. Sadece başını salladı. Ona küçük bir öpücük verip kapıya ilerledim. "Çok uzayacağını sanmam." dedim. "Burada kalır mısın?"

Başını salladı sadece ve ben kapıyı açarken duvara yaslanıp kollarını göğsünde kavuşturdu. Birkaç saniye öylece durup onu izledim. Saçları hala yeni yataktan kalkmanın verdiği etkiyle hafif dağınıktı. Kıyafetleri biraz kaymıştı. Çok güzeldi. Birkaç saniyeden fazla öylece durursam gidemeyeceğimi bildiğimden çıktım.

Tamer'e ve Yalçın'a küfürler saydırarak arabaya bindim ve Yalçın'ın attığı adrese ilerledim. Bu, Tamer'le ilk buluştuğumuz yerdi. Apartmana girdim ve beşinci kata çıktım. Kilitli olmadığını bildiğim kapıyı itip yine bana doğrultulan silahları umursamadan "Tamer'e geldiğimi söyleyin." diyerek önceki oturduğum yere geçtim.

Yine kimse bana ateş edememişti ve Tamer bir dakika içinde gelmişti. "Evet?" dedim direk.

"Ayben Konak olayı ne?" dedi direk. Ne olduğunu bildiği belliydi. Sadece omuz silktim.

"Adın duyuluyor." diye devam etti ben bir şey söylemeyince. "Yaptıklarına dikkat etmen gerek. Herkesin dikkatini üzerine çekiyorsun. Bizde işler gizli yapılır. Ona göre davranmalısın."

"Biz kim?" dedim oturuşumu değiştirip dirseklerimi dizlerime yaslayıp. "Beraber bir iş yaptığımızı sanmıyorum. Bana bir ekip verdin ama hepsi bu. Eğer istiyorsan geri alabilirsin. Onu senden ben istemedim. Biz bir ortaklığa başlamadık. Farkındasındır umarım."

Tamer şaşırdıysa da bunu belli etmedi. "Ben seninle bir ortaklık kurmak istiyorum Barış. Bu işlerde iyi bir yere geleceğin belli. Kabul edersen, sana ortaklık teklif ediyorum."

Tamer meselesi uzun zamandır aklımdaydı zaten ve birkaç şey düşünüp değerlendirmiştim. Eğer... "İşlerime ve neyi nasıl yaptığıma karışmayacaksan kabul edebilirim." dedim. "İşlerine yardım ederim ve benimkilere yardım etmene izin veririm. Ama sana hala güvenmiyorum."

Başını salladı. "Biliyorum. Ve doğrusunu yapıyorsun." dedi. "Ama bana güvenmeni sağlayacağım. Ve sana bir paravan lazım. İzin ver bunu halledeyim."

"Ne paravanı?" dedim kaşlarımı çatıp. "Saklayacak bir şeyim yok."

"Saklamak değil asıl amaç." dedi. "Bu iş böyledir. Bir paravanın vardır ve işlerinin hepsini onun üzerinden ve onun arkasından yaparsın. Para da kazanırsın. Senin için düşündüğüm şey bir bar. Yönetimini yapacağın bir mekan, çok fazla orada olmana bile gerek olmayacak."

Düşünülebilecek bir işti aslında ama bunun arkasında ne vardı? "Benden bunun için ne isteyeceksin?"

"Senden bir şey istemeyeceğim. Zaten çıkarlarımızın çoğu ortak olacak. Beraber iş yaptığım adam olduğunda bunların hiçbirinin bir önemi kalmayacak. Bak Barış, insanlara güvenmek zor bunu biliyorum. Ki güvenmemelisin de. Yalçın'a güveniyorsun değil mi?" yani, neredeyse "Ona beni araştırmasını söyle. Ama beni zaten tanıyor. Karar senin. Kabul ettiğinde bana haber ver. İstediğin herhangi bir mekan benim için uygundur. Bu işlerde olsun ya da olmasın."

Kaybolmama İzin VermeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin