8.Bölüm

1K 68 3
                                    

Amcam beni dışarı çıkarttığında arabaya oturtmuştu hemen.

“Barış?” dedi şaşkınlığın hakim olduğu sesiyle. “Sen… Az önce…”

“İlk değildi.” dedim ağzıma gelen kan tadını önemsemeden. “Seninle bunu konuşmaya geliyordum. Bu benim ilk adam öldürüşüm değil.” ellerimle ilk belki diye düşündüysem de eklemedim bunu. “Sigaran var mı?”

Başını iki yana salladı. İçmem gereken bir sigara vardı artık. Yine.

“Bu… Bu nasıl… Ne zaman…”

Amcam daha durumu kabullenmezken çalan telefonumu duydum. Amcam başını iki eli arasına almış ellerini saçlarına geçirmişken tanımadığım numaranın çağrısını açtım.

“Barış?” dedi titrek bir ses.

“Evet.” dediğimdeyse konuşmaya başladı hızla.

“Biliyorum böyle bu saatte aradım üzgünüm. Ama… Uyuyamıyorum ben. Buraya gelir misin? Lütfen. Abimi arayamam başka bir şehirde yaşıyor onlar ve buraya gelmesini istemiyorum. Anlatamadım bile daha ona. Ve arkadaşlarımın da bilmesini istemiyorum arayabileceğim başka kimse yok. Ben…”

“Geliyorum.” dedim ve kapattım telefonu. Hala şokta olan amcama seslendim. “Ben gidiyorum, daha sonra konuşmamız gerekecek.”

Hızla yanıma geldi. “Tamam.” dedi. “Ama dikkat et kendine. Bu mesele racona göre halloldu ama insanlar adını duydu bir kere. Ve Barış… Kimin için kavga ettiğini bil ve bu ismi sakın unutma. Tamer Akman. O da seni tanıyor artık, herhangi bir şey olursa buraya geri gelip onu sor. Tamam mı? Ve sakın beni habersiz bırakma.”

“Tamam amca.” dedim ve arabayı çalıştırmadan ekledim. “Annemin ve babamın, ve elbette Beliz’in durumdan haberi yok. Söyleme sakın. Ciddiyim.”

Başını salladı ve ben de arabayı çalıştırıp Nehir’in evine sürdüm tekrar. Yolda durup sigara almış ve bir tane içmiştim. Kalanını torpidoya atıp arabadan inmiş ve beni arayan numarayı kaydettikten sonra aramıştım.

“Kapıyı aç hadi.” dedim. O da daire numarasını ve katı söyleyerek kapıyı açtı. Hızla merdivenlerden ikinci kata çıktım kapıyı açmış olan Nehir’in evine girdim.

“İyi misin?” dedim hemen ama gözleri dolu doluydu. Başını salladı.

“Ama uyuyamıyorum.” dedi. “Evde birinin olmasını istedim. Ve bu sen olunca…” ışığın açık olduğu bir yere geçmemizle çığlığının ağzını kapattığı ellerinde boğulması bir oldu.

“Sana ne oldu?” dedi hemen beni bir yere oturturken. Evet, iyi olmadığımı hissediyordum şu an. Çok fazla yerim ağrıyordu ve hala ağzımda kan tadı vardı. Bayılmadan ona söylesem iyi olurdu.

“Kavga ettim.” dedim. Hemen ayaklanıp pansuman yapılacak şeylerden bulup geldi. Ama başlamadan durdurdum onu. “Ve Nehir, bana yardım etmeden önce bilmelisin ki kavga ettiğim adam artık hayatta değil. Benim ellerim kana bulandı bir kere ve bu elleri tutarsan… Senin gibi temiz birine bu kanı bulaştırmak istemiyorum.”

“Saçmalama.” dedi sadece ve benim tekrar konuşmama izin vermeden canımı yakan bir şeyi dudağımın kenarına bastırdı. Acı nidam dudaklarımdan kaçarken geri çekildi hemen. Ama gözlerimi açmadım ve o da devam etti. Aynı işlemi kaşıma, çeneme, elmacık kemiğime, dudağımın birkaç yerine daha tekrarlamıştı. Sanırım kollarıma da bir şeyler yapıyordu ki ya bayılmış ya uyuyakalmıştım.

Uyandığımda yüzümü tarayan yeşil gözlerle karşılaşmıştım. Gülümsemişti anında. “Günaydın.”

Kaybolmama İzin VermeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin