BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Muci'den
Belgeleri düzenledikten sonra arkadaşıma döndüm, Alioski. liseden beri en iyi arkadaşım oldu diyebilirim. Birbirine yakın üniversiteleri kazandığımızda çok mutlu olmuştuk. Ben psikolojiye yönelirken o da tıpa yönelmişti. Aynı yurtta kaldığımız için dostluğumuz zamanla artmıştı tabi ki.
"Sütlü kahve? Sen sevmiyorsun bunu." uzun bir sessizlikten sonra konuştuğunda ona döndüm. Ardından kahveme. "Bazen sevmediğin bir şeyi, sevdiğin kişi seviyor diye seversin. Hem tadı o kadar kötü değil." güldü.
Elimde tuttuğum belgelere döndü. "Hâlâ Talha'yla mısın?" kaşlarımı kaldırdım. "Ya başka kimle olacaktım?" gülerek söylediğimde o da karamelli macchiato'sundan bir yudum almıştı. "Hem sen de Semih'le değil misin?" ona döndüğümde gülümseyen suratı donmuştu. Tamam, bilmeden pot kırmayı bırakmalıydım. "Oh, bilmiyordum." kafasını sağa sola salladı hafifçe. "Sorun değil, bilmiyordun." tamam kesinlikle sormak istemiyordum ancak sormam gerekli diye düşündüm. Sonuçta Talha'nın en yakın arkadaşıydı Semih.
"Eğer sormamın sakıncası yoksa, neden ayrıldınız?"
"Onu sevmediğime ve ilgi göstermediğime dair zırvaladı. O gün gece mesaisindeydim ve Talha hastaneye kaldırılmıştı. Anlatamadım, beni dinlemek istemedi." Talha'nın çok hasta olduğu günden bahsediyordu.
"Oturup konuşmayı deneseymiş keşke."
Omuz silkerek dosyalarıma uzandı. En eski hastalarımdan birini eline aldı. "Bunu tanıyorum, Kerem Aktürkoğlu. Bir zamanlar uyku ilacı almak için hastaneye gelmişti, oturup konuşmuştum." Kahvemden bir yudum daha aldım. "Kronik insomnia hastası. Babası yüzünden başlamış, şimdi hâlâ ziyarete geliyor düzelecek gibi." kafasını salladı. Dosyayı çevirerek kahvesini içiyordu. Bense yeni hastama bakıyordum. "Hamza Akman, 19 yaşında.." sessizce söylenmemin üzerine bakışlarını kaldırdı. "Hadi canım, o da mı hastan?" olumlu anlamda salladığım da güldü. "Onun kardeşi Efe bizim yeni stajyer."
Gerçek dünya küçük bir yerdi. Dünyada insanlar da öyle küçüktü ki.
Elim saatime gitti, daha sonra kahvemi tuttum. "Ben yavaştan kaçayım Alioski, akşam yazarım. Talha eve gelecek. " Kafasını salladı ve o da kalktı. Hesabı çoktan ödediğimiz için rahattık. Çantama dosyalarımı doldurduğumda o da ceketini giyiyordu. Tam çıkacakken, aklıma geldi. "Alioski, hastanenin önünden geçiyorum, seni bırakmamı ister miydin?" Bana baktı. ardından gülümsedi. "Çok iyi olurdu aslında." çantamı kapatarak kahvemi aldım. Hızla önden çıktım. O arkamdan adımlarken hemen önümüzde duran arabayı açtım.
Alioski yan koltuğa yerleşirken bende sürücü koltuğuna geçtim. Kahvemi kahve boşluğuna koyarken arabayı çalıştırdım. Kemerlerimizi taktıktan sonra sürmeye başladım. Alioski telefonda bir şeyler yapıyordu. "Neye dikkatlisin bu kadar?" ses çıkarmadı ilk. Hastaneye yaklaştığımızda ben yola döndüm. Kafasını bana çevirdiğini hissettim. Bir sorun kesinlikle vardı. Yolun kenarında park alanı gördüğüm için mutluydum. Hızla oraya çektim. "Sorun ne Alioski? Suratımı inceliyorsun sürekli." gözlerini ellerinde gezdirdikten sonra derin nefes verdi.
Telefonunu bana uzattı. Kaşlarımı kaldırarak
telefonu aldım. Bir wattsapp grubuydu bu. Bir
video atmışlardı. Videoya tıkladım. Karşıma ilk önce Semih çıktı. Semih, kameraya gülümsedikten sonra yanında duran Talha'nın eline uzanmıştı. Talha ise çok gergin duruyordu. Semih arkadakileri de çağırdığında, herkes Talha'nın etrafını sarmıştı. "Evet arkadaşlar, bu Talha. En yakın arkadaşım. Ve bugün size çok önemli gerçeklerden bahsedeceğiz." Semih arkadaşının saçlarını karıştırarak siyah saçlı, dövmeli çocuğu Talha'nın yanına çağırdı. "Bu, Talha'nın ikinci sevgilisi." Talha şaşkın gibi duran bakışlarını kaldırdı. "Ne- ne diyorsun?!" Semih kaşlarını çattı. "Bağırma küçük prens. Psikolog sevgilin en yakın arkadaşıyla birazdan koşar yardıma." Talha sinirle ona bakıyordu."Semih aklını mı kaçırdın?!"
Dövmeli çocuk gülerek Talha'yı tutmuştu. O sırada kalbi sıkışan Muci ise gergin yumruğunu sertçe direksiyona geçirirken gönderilen konuma sürmeye başlamıştı bile. Talha rahatsız olurcasına geri çekilmeye çalışsada bileği çok sıkı tutulmuştu. "Seni değer bilmez!" Semih bağırarak Talha'nın saçını tuttu. "Alioski ile arama girerken mutlu muydun, sikik piç?!" Talha acıyan saçlarını tutmak istesede tutulan bileği yüzünden hareket edememişti. Muci çok gerilmişti. Her kaçırdığı dakika için kendine arabada sinirleniyordu. Alioski ise Semih'in nasıl böyle birine dönüştüğünü bilemiyordu.
Sadece Muci'yi güvende tutmak istiyordu şuan. "Muci, yavaşla." Muci çoktan sokağa geldiğini anlayınca arabayı umursamadan videoyu durdurup Alioski'nin kucağına telefonu atmıştı ve hızla arabadan inmişti. Sokaktan gelen seslerle daha da hızlanmıştı. "Semih!" kalın sesi sokakta yankı yaparken Semih güldü. Talha ise yaptığının öğrenilmesinden nefret ediyordu. Yanında duran dövmeli çocuğa gitmesini söylüyordu. Semih'e ise sinirli sinirli bakıyordu. Semih, yaslandığı duvardan öne doğru gelmişti. Muci Semih'den çektiği gözlerini ancak sevgilisine getirebilmişti. Ardından onun elini tutan çocuğa. Kalbinde bir şeylerin hızlıca ve ağrı bırakacak kadar sert çarptığını hissediyordu ancak gösteremezdi şuan. Alioski hızlıca arkadan geldiğinde, Semih alkışlamaya başladı. "Başrollerimiz tamamlandı." Alioski kaşlarını çattı. Muci'nin kolunu tutup geri çekmeye çalışsa da Muci'nin gözleri biriciğinde takılmıştı.
Nasıl yapabilirsin? Demekten başka bir şey diyemezdi. Bedeninin titrediğini hissetti. "Bu muydu birinci sevgilin Talha ya? Yakışıklı da durmuyor, boyu da kısacık. Dediğin gibi gerçekten." Talha onun kolunu sıktı susması adına. Muci yalnızca bakıyordu. Gerçekten böyle düşündüğünü bilmiyordu. Seviyor gibiydi. Psikoloğun ilk yenildiği hastasıydı. "Düzgün konuş yoksa ağzına sıçarım." Alioski araya girdiğinde çocuk gülerek onlara adımladı. Talha ise Semih'e yaptığını beğendin mi diye bağırıyordu. Semih, omuz silkerek ben mi yaptım demişti.
Muci sinirle çocuğa yaklaştı. "Kısa dediğin çocuk seni ölümüne benzetmek isterdi ancak sizin gibi karaktersiz değilim." Sizin gibi diyebilmişti. Sevgilisine asla böyle bir şey diyebileceğini düşünmemişti. Hissettiği ihanetin ağırlığına rağmen. "Karaktersiz mi?" çocuk beline uzandığında Alioski hızla öne atladı. Muci onun kolunu tuttu. Arka cebinden bıçak çıkardığında Alioski biliyordum dermiş gibi önde durmaya devam etti. Çocuk Alioski'nin üzerine bıçağı götürecekken Muci bıçağı tutabilmişti.
Elini parçalayan bıçağın bıraktığı acıyı umursamadı bile. Arkadaşını korumak her şeyden değerliydi. Alioski telefonundan polisi ararken Muci bıçağı avcundan bırakmadan ona adımladı. Çocuk boyunu kullanarak karnına vurmuş, iyice eğilmesini sağlamıştı. Muci karnına giren ağrıyla kalkamamıştı. Elinden çekilen bıçağın karnını deldiğini hissetmesi uzun sürmemişti. Talha kaşlarını çatarak çocuğu geriye ittirdi. Semih ise işlerin çığırından çıktığını anladığı için çocuğa gitmesini tembihlemiş, Alioski'nin polise haber vermesini engellemek adına telefonunu almıştı.
Alioski kaşlarını çatıp ona vuracakken arkadaşını fark etmişti. Hızla ona koştu. Başında oturan çocuğa tiksintili bakışlarını göndererek gömleğini çıkardı. Bıçaklandığı yere bastırdı. "İyi olacaksın Muci, sakın kapama gözlerini." Muci zar zor güldü. Şu an bıçak yarası mı daha ağırdı, kalbinin mi bilemiyordu. Başında oturan Talha'ya bakamıyordu bile. Çünkü o Talha'ydı, hep doğru sandığı yanlışı olduğunu fark edememişti Muci. "Ambulansı ara Semih!" Semih götünü kurtarmayı daha çok umusuyordu. Ambulansı aradıktan sonra telefonu yere fırlatmış ve hızlıca oradan kaçmıştı.
Talha Muci'nin eline uzandığı an Muci elini çekmişti. "Talha..." Muci, kendini zorluyordu. Alioski konuşmamasını söylesede o son kez, son kez olduğunu bilerek konuşmak istiyordu. "Hiç..hiç beklemiyordum.." Talha kafasını eğdi. Konuşmaya yüzü yoktu. "Sen..her şeye rağmen, ihanetine rağmen..hayatımdaki..en güzel..şeysin." ambulans sesi sokakta yankı yaparken Muci gözlerini gökyüzüne çevirdi. Ona bakarsa en büyük korkusuna yenilecekti. Talha ise onun sevgisinin ağırlığını kaldıramayacak kadar güçsüz kalacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölmek İçin Zamanım Yok ✔
Fanfic⪼ Tamamlandı ⪻ Ernest Muci & Tayyip Talha Sanuç Yan ship; Ezgjan Alioski & Semih Kılıçsoy