0.2

89 14 38
                                        

Seungmin'den

Gözlerimi beyaz, parlak ışıkları olan bir yerde kamaştıkları için yavaşça araladım.

Odaya bir göz attım önce. Burası hastane odasına benziyordu. Başımı biraz sola çevirdim. Koltukta bir çocuk uyuyordu. Bir dakika bu yeni tanıştığım çocuk değil mi? Adı Bang Chan'dı sanırım. Ben niye buradaydım?

Kendi üzerime çevirdim gözlerimi. Bileklerim sargılıydı. Ah ben bileklerimi kesmiştim doğru.

Ölmeyi bile beceremeyen bir ucubeyim artık sanırım. Okuldaki çocuklara biraz hak veriyorum. Ben gerçekten ucubenin tekiyim. Ölmek istiyorum. Annem ile babamın yanına gitmek istiyorum. Bu haksızlık olabilir mi? Ben öldürdüm onları. Yani onların yanlarına gitmeyi bile hak etmiyorum.

Son bir kez yüzlerini göremeden gittiler.

Benim yüzümden...

Gözümden bir damla yaş süzülürken koltuktan hızla kalkan beden yanıma gelmişti.
"Seungmin! Uyanmışsın!"ne ara bu kadar yakın olduk ki biz bununla?

"İyi misin? Bir yerin acıyor mu?"başımı ürkekçe sallamakla yetindim.

"Bir şey istiyor musun? Canın ne istiyorsa alabilirim."

"Annemle babamı istiyorum Bang Chan."

"Seungmin lütfen, lütfen ağlamayı keser misin? Bak bir yerine bir şey olacak. Daha fazla üzme kendini ne olursun? Bu acıyı biliyorum. Bende babamı kaybetmiştim. Atlatmayı denedim. Senin gibi mahvolmuştum. İntihar düşünceleri kafamda kol geziyordu. Bende kalkıştım intihara. Ama korktum. Daha sonra babamın beni hep izlediği aklıma geldi. Onunla olan anılarım aklıma geldi. Ölemezdim. Çünkü o benim ölmemi değil yaşamamı isterdi." Gözlerimden dökülenler biraz azalmıştı. Onlar benim ölmemi ister miydi? Sanmıyorum.

Karşımdaki çocuğun elimden tutup okşadığını yeni farkediyordum. O birini nasıl iyi hissettireceğini biliyordu. Ama bu kadar kolay güvenmezdim. Yapamam. Doğam bu. Ya o da bana zorbalık yaparsa? Beni döverse? İhanet ederse?

Başımdan bu düşünceleri atamıyordum.

"S-su ister misin?"dilim damağım kurumuştu. Bu yüzden teklifini kabul ettim ve uzattığı sudan birkaç yudum içip ona geri verdim. Gözlerinde korkuyu görüyordum. İçlerinde biraz da sevinç tanecikleri vardı. Gözleri güzelmiş.

"Ah ben doktoru çağırmayı unuttum! Üzgünüm."ellerini ağzına götürdü ve koşarak odadan çıktı. Bu biraz gülümsememi sağlamıştı. Komik çocuktu aslında.

Birkaç dakikaya doktorla bir kadın içeri girdi. Sanırım Bang Chan'ın annesiydi. Doktor gözlerime falan baktı sonra odadan çıktı. Bang Chan'ın annesi sandığım kadın bana yaklaştı.

"Merhaba Seungmin. Ben Chan'ın annesiyim. Sen bana Minjae teyze diyebilirsin." Konuşmayı pek tercih etmediğim için başımı salladım tekrar. O da bana gülümseyip işlerinin olduğunu diye getirerek Bang Chan'la bizi yalnız bıraktı.

Uykum geldiği için esnemeye başladım. Daha yeni uyandın be Seungmin bu ne uykusu?!

"U-uyuyacağım ben."bayağıdır konuşmadığım ve içli içli ağladığım için sesim kısılmış, titrek çıkmıştı.

"Tamam Seungmin. Dur üzerini örteyim. Yastık rahat mı? Anneme söyleyeyim getirsin."çok ilgili görünüyor.

"Rahat teşekkür ederim."yanıma doğru hızlıca geldi ve arkamdaki yastığı yatırıp düzeltti, üzerimi güzelce örttü. Bana gülümsedi ve oldukça rahatlatıcı bir sesle "iyi uykular."dedi.

Ay'ım, ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin