1 - are the myths true?

407 43 67
                                    

Herkese benim için ilk olacak bir kitapla daha merhaba, ben Gece.

Öncelikle oldukça heyecanlıyım. Umarım gxg ısrarlarınıza değecek bir kurgu olur. :')

İkinci olarak ise, burada genelde kitap hakkında gerekli bilgiler verdiğim için okumanızı tavsiye ediyorum.

Bu kitapta bir şeyleri anlamak için yapmanız gereken tek şey sona kadar okumak bölümleri. Çünkü her zaman olduğu gibi "in medias res" yani olayları ortasından anlatma işine devam ediyorum(malsf). Böylelikle daha çok merak ediliyor, daha fazla isteniyor bir sonraki bölüm. Kendim de bir okuyucu olarak bunu kolaylıkla söyleyebilirim.

O yüzden bazen karakterlerin isimlerini dahi henüz bilmiyor olmanız doğal, normal ve bir panik sebebi değil. Her şeyi değil, ana karakterimiz size ne anlatıyorsa onu bileceksiniz. Yani anlatıcının bildiği kadarını. Friends'te de bu çok sorun oluyordu burada da olmasın diye altını çizmek istedim.

Ayrıca hikayenin konusu bazı terimsel ifadeler kullanmamı, hatta bazen farklı bir dil kullanmamı gerektirecek. Fakat sorun yok, anlatıcımız da bunları bilmiyor. Bildiğini de size açıklıyor, merak etmeyin. ;)

Tüm bu açıklamanın sebebini birazdan okuyarak anlayacaksınız, o yüzden bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın.

Keyifli okumalar.

-

Tıpkı zihnimin içine düşen kesik kesik su sesi gibi, soğuktan morarmaya başlamış tenimin üzerine de ince bir rüzgar çarpıyordu.

Bozuk musluktan gelen ses kulaklarımda bir yankıya dönüştüğünde rahatsız edici ve soğuk zeminde huzursuzca kıpırdandım. Ciğerlerime sinen rutubet boğazıma doğru yükseldi.

O kadar uzun süredir aynı pozisyonda uzanıyordum ki hareket ettiğim anda dehşet bir ağrı saplandı vücuduma. Sert taşların tek tek kemiklerime battığını hücrelerime kadar hissedebiliyordum.

Daha fazla bu acıyla baş etmeye çalışmak yerine göz kapaklarımı kırpıştırarak açtım ve kulağıma dolan gürültülü kapı sesiyle doğruldum.

Banyonun kirli ve soğuk zemininde, içsel bir depremle sarsılmış gibiydim. Rutubetten sıvası dökülmeye başlamış duvarın en üstündeki küçük, kare camdan içeriye sızan güneş ışıkları yüzüme çarparken, geçmişte defalarca yaşadığım bir sahneyi yeniden canlandırıyordum. Buraya adım attığım günden beri her gece, tıpkı bozuk bir kasedin tekrarlanan parçaları gibi yaşamaktan kaçamıyordum bunu.

Herhangi bir endişe ya da herhangi bir huzursuzluk, beni bu soğuk zeminin üzerine kuru ve ölü bir yaprak parçası gibi düşürüyordu.

"Hadi, aç şu kapıyı! Tuvalete gireceğim."

Kulaklarım, gözlerimi yeni araladığımdan dolayı uğulduyordu fakat oda arkadaşımın sesini geç duyma sebebim bu değildi. Kapıyı o kadar hırsla yumrukluyordu ki yer adeta kıpırdıyordu. Gürültüsünde bir şey duymak mümkün değildi.

Tutulan bedenimi zorla yerden kaldırdım ve aceleyle elimi yüzümü yıkamaya giriştim. Soğuk su her yüzüme çarptığında gerçekliğe birkaç adım daha yaklaşıyor, dün gece ellerimin arasından kayıp giden bilincim yeniden ait olduğu yere dönüyordu. Asla ısınmayan kar suyu, çoraplarıma kadar sinen pas kokusu ve daima kendi silüetimi lekeli gösteren kirli bir aynadan ibaretti artık hayatım.

all about us || gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin