Herkese tekrardan merhaba, ben Gece.
Bölüme geçmeden önce bir şey söylemek istiyorum. Sanırım karakterleri aklınızda daha iyi canlandırmanız için bir pinterest panosu hazırlayacağım. Ne düşünüyorsunuz?
Ayrıca kitap boyunca karakterimizin betimlemelerine dikkat edin, kitabın sonuna göre değişecekler. Keşke film çekebilsem ve karakter değişimlerini sinematografik bir şekilde yansıtabilsem. Yine de size güveniyorum.
Oy verip yorum yapmayı lütfen unutmayın,
Keyifli okumalar.
-
Adımlarım birbirlerini takip ediyorlardı fakat zihnim hiçbirine yetişmiyordu. Bu da olmuştu sonunda. Sonunda hayatımdaki her şey gibi kendime de yabancılaşmıştım.Dudaklarım oynuyordu, bacaklarımdaki ağrıyı hissedebiliyordum fakat hiçbir şey işitemiyordum. Peşimde dişleri kanlı, aç bir canavar varmışçasına koşuyordum sadece. Koridor karanlıktı, yine de döneceğim yerleri iyi biliyordum.
Burası benim yuvamdı, ben buraya aittim. Şimdi nasıl oluyor da böyle bir telaşla buradan kaçıyor olabilirdim? Kim ait olduğum yerde beni kovalamaya cesaret edebilirdi ki?
Merdivenlerden aşağıya inerken anlıyorum sonra. Tüm algılarım, tüm duygularım beni yanıltmış. Aslında kaçan ben değilmişim, o canavarmışım ben.
Koluma bir gölge uzanıyor ve beni öyle bir hırsla çekiyor ki kendine, tüm koridor ayaklarımın altından kayıyor. Yuvam başıma yıkılıyor, her şey tamamen değişiyor. Tam karşımda gördüğüm kız oldukça tanıdık bu sefer. Dudaklarının buluştuğu çocuğun siması da öyle. Fakat bu hikayede hiçbir önemi yoktu.
Bu odada olduğumu çok iyi hatırlıyordum çünkü üstünden belki de birkaç saat geçmiş olmalıydı. Çocuğun parmaklarının Morena'nın belinde gezindiğini göreli sadece birkaç saat olmuştu. Kanımdaki alkolün sıcaklığı gibi Morena'nın öfkeli bakışlarının da beni yakıp kül ettiğini hissedebiliyordum.
Fakat neden sanki bir rüyaymış gibiydi hepsi?
En son hatırladığım üst sınıflardan bir kızın yüzü ve sesiydi. Çok iyi İngilizce konuşamıyordu, yine de biri dolu bir votka şişesi uzattığında bunun ne anlama geldiğini bilmek için herhangi bir dil konuşama gerek yoktu.
"Neden votka?" diye sorduğumu hatırlıyordum. İçtiğim diğer votkalara benzemiyordu, öyle bir alkol tadı vardı ki her yudumda burnumdan beynime bir sancı saplanıyordu.
"Kalori," dedi kız elimdeki şişeyi alarak. Bir yudum aldığında anlamıştım onu çoktan.
"Neden buradasın?" diye sormuştu alkol boğazından aşağıya yuvarlanırken. Bahsettiği şey bu okulda olmam ya da şu anda bu partide onunla oturuyor olmam mıydı anlamamıştım, o da açıklayacak kadar İngilizce konuşamazdı zaten.
"Yalnız kalmayı sevmiyorum," demiştim gözlerinin içine bakarak. Bana doğruları söyleten şişedekiydi kesinlikle, yoksa onlardan biriyle ne hissettiğimi paylaşacağımı asla düşünmüyordum.
Yeniden şişeyi bana uzattığında alkolün kokusu burnuma öyle şiddetle çarptı ki sabahtan beri boş olan midem ağzıma geldi. Nefesimi tuttuğum anda midem acıyla kasıldı. Öne doğru kusmak için eğildiğim anda gözlerim karardı, sanki bir uçurumdan yuvarlanıyormuşum gibi başım döndü.
Tam her şey bitti derken uzandığım yerde korkuyla sıçradım. Bu sefer gözlerim sonuna kadar açıktı, bu sefer her şey gerçekti.
Aldığım nefesle ciğerlerimdeki kasılma rahatlarken ilk fark ettiğim şey terden saçlarımın boynuma ve çıplak omuzlarıma yapıştığı oldu. Hemen ardından çöl kadar kuru boğazımı, enseme kadar sızlayan başımı ve sımsıkı yumruk yaptığım parmaklarımı hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
all about us || gxg
Fanfiction"Biliyor musun Vesna?" dediğinde belimde çıplak ellerinin soğukluğunu hissederek irkildim. "Tanrı'nın en büyük korkusu sana dokunuyor olmam."