π¹

14 3 4
                                    

Ayazlı havada okuldan çıkmış yürüyordu iki arkadaş. Okul bitmiş ve evlerine gidiyorlardı. "Hey Ecrin, hemen eve gidip Hyunlix moment izlemeliyiz!"
"Evet kanki çak!" Elleri birbirleri ile buluştu ve okulun bitmesinin sevinciyle eve doğru koştular.

İki odalı, mutfak, tuvalet ve banyonun olduğu bir gece kondu da oturuyorlardı. Bursluluk sınavından kazandıkları para ile ancak bu kadar oluyordu. Ecrin kuaförde çıraklık, Eylül ise karton toplayarak eve destek oluyordu. Ne kadar fakir iki arkadaş olsalar dahi, bu onların bir düzeni olarak görülmeye başlamıştır.

Eve geldikleri zaman hemen cips ve kolalarını alıp televizyonun karşısına geçtiler. Kazandıkları paranın yarısını, Hyunlix moment izlemek için internete yatırıyorlardı. İki arkadaş evde tembel hayvan gibi yatmaktan başka bir şey yapmıyorlardı. Mutlu mutlu televizyon izlerlerken, reklam oldu ve süren saniyeyi beklemek zorunda kaldılar. Bir türlü çıkmayan atla tuşuna bir küfür savurup ellerine telefonlarını aldılar. Eylül, "Eco, şu milli piyango biletini bir versen, bugün açıklanacaktı."

"Tamam, zaten çorabıma sıkıştırmıştım." Ecrin, bileti çıkartıp arkadaşına verdi. Bilet numarasını yazıp, sonucun çıkmasını bekledi. En sonunda yeşil renkle, biletinize büyük ikramiye vurmuştur yazısı bir an duraksamasına neden oldu. "Eco, bana bir gözlük getirsene okuyamadım."

"Ya ver şunu Lülük, bir şeyi de oku." Ecrin telefonu arkadaşının elinden alıp okumaya başladı. "Lülük, burada büyük ikramiye vurmuştur diyor."

"Yani kaç para?"

"240.000.000" Eylül, parmaklarını saymaya başladığı an, Ecrin, "yani çok para Lülük!" Diye bağırdı. ikisi de hoplamaya zıplamaya başlamıştı.

...

Eylül ve Ecrin, bağdaş kurup oturmuş, biri bilete öbürü ise telefonda yazan yazıya bakıyordu. İkisinin de kafası karışmış, ne yapacaklarını bilmeyen birer şapşal'a dönmüşlerdi. "Eee, biz şimdi bu parayı ne yapacağız?"

"Bilmiyorum Eco, bilmiyorum."

"Ulan, para mısın nesin? Varlığın bir dert yokluğun apayrı bir dert." Diye yakındı Ecrin. Hiçbir zaman bu kadar paraları olsa ne yapacaklarını düşünmemişlerdi. Şimdi de mal gibi düşünüyorlardı. En iyisi bu konuya parayı aldıktan sonra karar vermekti, yoksa düşünmekten akıllarını yitireceklerdi.

---

Sabah olmuş, iki fakir, aman! Zengin parayı almış ve kendilerine kocaman bir ev bakıyorlardı. O gece kondu da kalmaya devam edemezlerdi. Son emlakçı ile konuştular ve sonunda en ideal evi buldular. Birlikte evin içini gezerlerken, ihtişamlı duvarlar ile gözleri parlıyordu. "Eco, böyle bir evimiz hiç olmadı."

"Harbi lan, zenginiz artık. Gelsin partiler, gelsin paralar!" Birbirlerine sarılıp zıplamaya başladılar. Sevinçli iki arkadaş, artık sıkıntı çekmeyecekti.

BÖLÜM SONU...

Bu kitap sadece üyeleri değil, stayleri, yani ben ve arkadaşımı da anlatıyor. Okuduğunuz için teşekkür ederim ❤️ hepinize love love love 🦄

PİYANGO Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin