11.

220 27 87
                                    

meraba adamlarım oruc nasıl gidiyor
ben geberdim

🎀

jihoon, karşısında motorun yanına yaslanmış elinde kaskla, üstünde deri ceketiyle ve bol siyah kot pantolonuyla kendisine gülümseyen bir hyunwook görmeyi beklemiyordu.

şaşkınca karşısında duran zarif adama bakmaya son verip gülümsedi. "selam,"

"merhaba jihoon." o da şaşkındı çünkü karşısındaki oğlan bugün ayrı bir güzel olmuştu. üstündeki bol tişört ona gerçekten yakışmıştı. ayrıca dudağına sürdüğü hafif kırmızı nemlendirici de gözünden kaçmamıştı. böyle düşünmekten nefret ediyordu ama bu bir gerçekti; jihoon'un inanılmaz bir güzelliği vardı.

elindeki kaskı jihoon'a uzattı ve arkasına binmesini söyledi. "motorla daha da seksi oluyormuşsun." dedi ve güldü jihoon.

hyunwook göz devirdi ve "çok konuşma da bin hadi." diye ekledi.

jihoon arkasına oturduğunda birbirlerine yakın olmaları onu gülümsetti. internette her türlü şakayı yapabilirdi ama gerçek hayatta hyunwook ile birlikte olması hatta bırak birlikte olmayı karşı karşıya sadece bakışmaları bile onun kızarmasına sebep oluyordu.

jihoon motorun yanlarından tuttuğunda hyunwook arkasını döndü ve tek kaşını havaya kaldırarak konuştu "bana tutunsana."

biraz tereddüt etse de ellerini yavaşça hyunwook'un beline doladı. gözlerini sımsıkı kapattı ve yolun çok uzun olmasını diledi. bu sayede uzun bir süre ona sarılabilirdi.

umduğunun aksine motor kısa bir süre sonra durmuştu. jihoon kaskını çıkartıp hyunwook'a sordu "ne yani burası mıydı?"

eski bir binaya gelmişlerdi. "evet, beğenemedin mi?"

"hayır bu ne böyle," jihoon yüzünü buruşturdu ve kaskı hyunwook'un kucağına koydu. "piknik mi yapacağız burada?" dedi alaycı bir şekilde.

hyunwook motordan indi ve ellerini beline koyarak jihoon'a baktı. işaret parmağıyla binayı gösterdi "içeride evler var jihoon girersen görürsün."

jihoon merakla binanın merdivenlerine doğru yürümeye başladı. giriş kapısı bile olmayan bu binaya hiç güvenemiyordu; her an çökebilirdi.

hyunwook'un "ne bekliyorsun çıksana yukarı." demesiyle jihoon olduğu yerde dikilmeye son verip dikkatli bir şekilde merdivenlerden çıkmaya başladı.

yukarı çıktığında buranın önceden bir apartman olduğunu anladı. bazı evlerin kapısı yoktu, bazılarıysa kilitliydi. yine de hiç güven vermiyordu burası jihoon'a.

"ee bizim dream house nerede?" diye sordu hemen.

"tam karşında."

jihoon bir anda hyunwook'un karşısına geçti ve kollarını iki yana açtı. hyunwook ona anlamsız gözlerle bakarken konuşmaya başladı: "beni buraya sikmek için mi çağırdın yoksa!" elini dudağına götürdü ve şaşırıyormuş gibi bir ifade takındı yüzüne.

hyunwook bıkkınlıkla cevap verdi "aynen jihoon aynen ondan." eliyle yana çekilmesini sağladı ve kapıyı açtı.

evde çok eşya yoktu ve küçücüktü. sadece salonun ortasında bir koltuk vardı. mutfakta ise bir tezgah ve masa vardı. hepsi de eski püsküydü.

jihoon merakla içeri girdi ve her yeri incelemeye başladı "burası evin mi yoksa?"

"evim değil." diye yanıtladı hyunwook. ardından deri ceketini çıkarttı ve koltuğun üzerine fırlattı üstünde siyah bir tişört vardı. jihoon, onun sadece siyah bir tişörtle bile harika göründüğünü düşünmeden edemedi. ardından boğazını temizledi ve konuşmaya başladı "sence gelecek mi?"

drugs | jiwookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin