Doktorlar. Nereden başlasam? Doktorlar beni gerçekten anlamıyor. Annem bir hemşire, onunla aynı dili konuştuklarını düşünüyorum ama benimle nasıl konuşacaklarını kesinlikle bilmiyorlar.
Hayatım boyunca beni muayene edip teşhis koymaya çalışan düzinelerce doktor gördüm. Hiçbiri beni tedavi edemez, bu yüzden genellikle onları umursamayıp olduğumu düşündükleri zihinsel engelli kız rolünü oynuyorum. Boş bir bakış ile duvara odaklanıp sordukları sorular anlayamayacağım kadar zormuş gibi davranıyorum. Zaten benden bekledikleri tepki de bu.
Beş yaşıma bastığımda okula başlama konusunu düşünme zamanı da gelmişti. Bu yüzden annem beni zekâ seviyemin ne olduğunu söyleyebilecek bir doktora götürdü. Tekerlekli sandalyemi odaya sürdü, hareket etmesin diye freni kilitledi ve kemerimin bağlı olup olmadığımı kontrol etti. Kemerim açıldığında -arada bir oluyor- yeni pişmiş spagetti gibi sandalyemden kayıp düşüyorum.
Uzman doktor kocaman bir adamdı. Gömleğinin en alttaki düğmesi açılmış, göbeği kemerinin üzerinden taşıyordu. İğrençti!
Gürleyen bir sesle, "Benim adım Dr. Hugely⁸," dedi.
Sahiden. Böyle bir şeyi uyduramam.
"Bugün bir oyun oynayacağız, tamam mı? Sen buradaki oyuncaklarla oynarken sana bazı sorular soracağım. Göreceksin, çok eğlenceli olacak."
Uzun, upuzun bir saat olacağını biliyordum.
Bir yığın dolusu kullanılmış, iyi ihtimalle kurşun içermeyen tahta bloklar getirip bana doğru eğildi. O kadar yakındı ki yüzündeki gözenekleri görebiliyordum. İğrençti! Duymamada bir sorun varmış ve gerçekten geri zekâlıymışım gibi yüksek sesle ve yavaşça, "Bunları boyutlarına göre dizebilir misin?" diye sordu.
Geri zekâlı olan kimdi acaba? Blokları elimle kavrayamayacağımı bilmiyor muydu? Tabii ki hangi bloğun hangisinden daha büyük olduğunu biliyordum. Fakat üzerine para verse bile onları dizemezdim! Bu yüzden kolumla hepsini yere ittirdim. Ahşap bir yankılanma ile yere düştüler. Doktor onları yerden toplarken gülmemek için kendimi zor tuttum. Her birine uzanırken zar zor nefes alıyordu.
Sonra her biri başka renge boyanmış parlak kartlar gösterdi. "Melody, mavi rengi gördüğün zaman söyle lütfen," dedi. Sesinin tonundan, "Bu çocuk tam bir zaman kaybı," diye düşündüğünü anlıyordum.
___________________________
⁸(İng.) Hugely: Dev gibi (ç.n.)
Mavi kart geldiğinde , işaret edip "Mav!" diye bir ses çıkardım.
"Müthiş! Harika! Harikulade!" diye bağırdı. Üniversiteye giriş sınavlarını kazanmışın gibi beni övüyordu. Gözlerimi devirebilsem, inanın yapardım.
Sonra yeşil kart geldi, tekme atıp bir ses çıkardım fakat sesi ağzımdan çıkmıyordu. Doktor hayal kırıklığına uğramıştı.
Not defterine bir şeyler karaladı sonra da bir yığın kart daha çıkardı ve yüksek sele, "Şimdi sana bazı sorular soracağım, Melody. Bunlar biraz zor gelebilir fakat elinden geleni yap tamam mı?" dedi.
Sadece baktım ve ilk kartları önüme dizene kadar onu izledim.
"Bir numara. Bunlardan hangisi diğerlerinden farklı?"
Önüme koyduğu resimlerden biri domates, biri vişne, biri kırmızı yuvarlak bir balon diğeri ise bir muzdu. Cevap olarak muhtemelen balonu seçmemi bekliyordu fakat bu şekilde çok kolay olacaktı. Bu yüzden muzu işaret ettim çünkü ilk üçü kırmızı ve yuvarlaktı oysa muz değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimdeki Müzik
Non-FictionGerçek hayat hikayesinden uyarlanan İçimdeki Müzik Serebral Pals rahatsızlığına sahip olan fiziksel engelli Melody Brooks'un hikayesidir. Melody engelli olmasına rağmen diğer çocuklardan bir farkı olmadığını kanıtlama arzusu içerisindedir. Bu nedenl...