Sessiz, soğuk, karanlık bir sokaktan ilerliyorum şimdi...
Adımlarımı oldukça sessiz ve yavaş atıyordum. Burası hiç normal bir yer değildi. Her adım başı ceset dolu sokakları olan, sağlık alanı oldukça zayıf, havasında güneş yerine bulut olan, henüz 15-16 yaşlarındaki çocukların uyuşturucu kullandığı bir paralel evrendi burası.
Buraya "Kanunsuzlar Şehri" diyorlar. Burda birçok kötü niyetli insan ve hiç polis, jandarma olmadığından dolayı böyle diyorlar herhalde. Ama beni en çok üzen şey daha reşit bile olmayan çocukların kendisini uyuşturucu, alkol, sigara gibi şeylere vermesiydi. Kendilerini derslerine adayacakları bu zamanda, dışarıda çürüyorlardı.
Ben bir öğretmen olduğum için çocukların bu durumlarına çok takmıştım belki de, çünkü bu şehirde ki insanlar bunu fazlasıyla normal karşılıyordu.
Evet, ben bir öğretmendim. Bir edebiyat öğretmeni...
Neredeyse bir haftadır bu şehirdeydim ve aynı manzara ile karşılaşmam benim yüreğimi parçalıyordu. Aynı zamanda kendime burada ev tutarken de çok zorlandım.Evler çok ucuzdu fakat genelde hepsi küçük ve çürüktü. Bazı büyük ve bakımlı evler ise barınmak amaçlı değil, fuhuş, kumar ve benzeri şeyler için satıştaydı. Hiç tekin olmayan insanları, ceset dolu sokakları, ünlü seri katilleri, düşük ve gelişmemiş hizmetleri ile Kanunsuzlar Şehri kendini tam anlamıyla anlatıyordu.
Buradaki atanacağım ilk okulu ve sınıfımı merak etmiyor değildim. Öğrencilerimin nasıl olduğunu ise hepsinden çok merak ediyordum. Üç gün sonra atanmam gerçekleşecekti. Soğuk beni delip geçerken, adımlarımı hızlandırdım.
Buraya kendimi korumak amaçlı bir dövüş salonu ve mahzende ayarlamıştım. Bu şehirde her an her şey başıma gelebileceği için, kendimi korumalıydım. Şimdi de oraya gidiyordum. Her akşam altı saat, her sabah yedi saat olmak üzere antrenmanlar yapıyordum. Çok sıkı ve güç gerektiren bir antrenman yaptığım için daha şimdiden kendimi iyi savunuyordum.
Sanki havanın şu anki soğukluğu yetmezcesine biraz daha yüzüme rüzgarlar esti. Sağımdaki sokağa saptığımda, etraf fazlasıyla ıssızlaşmaya başladı. Dövüş salonum ve mahzenim çok da tekin bir yerde değildi. O sebeple her yer ıssız ve sessizdi.
Tam ana yola gidecekken adımlarım durdu. İçime işlenen o keskin soğuk, birden büyük bir endişeye dönüştü. Kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya başladı. Beni durduran şey ise büyük ve hâlâ yankılanan o feryat ile çığlık arasında kalan sesti. Hâlâ yankılanıyor, yankılandıkça soğuk havada kızaran ellerim terliyordu.
Adımlarım yolunu hiç tutmaması gereken bir yola tuttu. Çığlığın geldiği sokak arasına doğru yürümeye başladım. Tehlike oradaydı, ama bende tehlikeyi çeken bir mıknatıstım. Birbirimize yaklaşmaktan başka yapacak bir şeyimiz yoktu.
Adımlarımın sessizliği gecenin kanla bürünmüş gürültüsüne karışırken, uzun siyah ve dalgalı saçlarım rüzgarın etkisiyle yüzüme çarpıyordu. Her adımım beni o çığlığa daha çok götürüyordu.
Sonunda çığlığın kaynağına gelmiştim.
Adımlarım durmuştu.
Ama adımlarımla beraber nefesim de durmuştu.
Gecenin acımasız soğuğu karşısında kendimi çıplak hissedecek kadar üşüdüm.
Üşüdüm, hem de iliklerime kadar...
Yutkunuşum boğazımda bir yumru gibi kalmıştı. Karşımdaki görüntü benim kanımıda dondurabilirdi ama kalbimi durduruyordu. Gelişimle beraber çığlık kesilmişti. Acı dolu feryat son bulunca, bir insan da hayatına son diyordu. Ölmüştü... Adam ölmüştü. Bir kaldırım kenarında, acımasızca ve hunharca öldürülmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Altında Bir Gece
Science FictionBir paralel evren... KANUNSUZLAR ŞEHRİ! Bu paralel evrende, her sokak sonu ve başı cesetler... Daha küçük yaşta uyuşturucuya başlayan genç çocuklar... Sokak serserileri... Düşük sağlık hizmeti ve seri katiller... Bu Kanunsuzlar Şehrindeki seri kati...