🌟
"Bu bilinmeyen numara kim ve Chaeng neden onunla uzun uzun konuşmuş?"
"Hayır bak adı Jungkook'muş. İyi geceler Jungkook demiş."
"Ne konuşmuşlar?" Lalisa, Jennie ve Jisoo fısır fısır konuştuklarını sanarken ben çoktan öğle uykumdan uyanmıştım. Daha doğrusu günlerdir uyuyamadığım için bedenim yorgun düşmüştü ve uyuyakalmıştım.
Jennie'nin evindeydik. Sabah dışarda hep beraber kahvaltı yapmıştık ve sonra da ona geçmiştik.
"Telefonumu neden karıştırdığınızı öğrenebilir miyim?" Uzandığım yerden onlara bakarken telaşla telefonu bırakan Lalisa güldürmüştü beni.
"Sizi az önceden beri izliyorum. İnkar etmeye kalkışmayın." Doğrulup oturur pozisyona geldim ve arkama yaslandım. "Birde mesajları okuyorsunuz?"
Jisoo hiç umrunda olmadan yanıma gelip oturdu. "Jungkook kim?" Birkaç saniye cevap vermeden durduğumda üçü de pür dikkat beni bekliyorlardı.
Anlatıp anlatmama arasında kalsam da bilmelerini istemiştim. "Jihoon'un fotoğrafını bana atan oymuş. Kendisi onun çevresinden biri olduğu için görmüş ve bilmemi istemiş. Pek bir şey konuşmadık yani sadece bir açıklama." Lalisa ve Jennie kısa bir anlığına göz göze geldiklerinde bu sefer Jennie girdi lafa.
"Neden böyle bir şey yapmış? Yani-" Ne diyeceğini anladığımda hemen lafını kestim. "Aynısını bende sordum, aşık olmadığını sadece bilmeyi hak ettiğimi söyledi."
Lalisa yeniden lafa gireceği zaman Jisoo atlamıştı lafa. "Jihoon'un çevresinden biri ve arkadaşına sırdaşlık yapmayıp sana mı anlattı yani?"
Jisoo'nun şüpheci bakışları çoktan gözlerimi bulmuştu. "Arkadaşı değilmiş. İkiside birbirini sevmiyormuş zaten." Aslında bana anlattıkları daha fazlasıydı fakat kızların bu kadarını bilmesi şuanlık daha iyi gibi geliyordu. Herhangi bir şey olduğunda öğrenirlerdi zaten.
"Siz baya sohbet etmişsiniz." Lalisa gülerek geriye yaslandığında istemsizce hafifçe güldüm. "Sakın. Aklından o düşünceleri derhal çıkar. Seni fesat. Bende sizin gibi arkadaşı sanıp sorduğum için bunu, öğrendim. Abartmayın..."
"Pekala seni daraltmayalım, pasta isteyen? Dün akşam kendi ellerimle yaptım bol çilekli." Jennie'nin cazip teklifiyle üçümüzün eli de havaya kalktığında Lalisa'yı itekledi.
"Git bize pasta getir."
"Neden ben getiriyormuşum sen teklif ettin, sen getir." Lalisa huysuzlukla itiraz etse de dediklerine zıt olarak kalkıp mutfağa gittiğinde güldüm arkasından. Jisoo da peşinden gidince bakışlarım Jennie'yi buldu bu sefer.
"Taehyung'um..." Dudağını bükerek ekrana bakıyordu. Güldüm. "Ne o sevgili mi yapmış?"
"Hayır! Sakın öyle şeyler söyleme sevgilisi falan yok ki. Benim sevgilim olacak o." Hırsla konuşup yanıma geldiğinde ekrandaki fotoğrafını gösterdi. "Baksana ne kadar da yakışıklı. Tanrı aşkına ne kadar bakarsam bakayım yetmiyor! Karşımda olsa usanmadan izlerim onu saatlerce..." Şaşkınca kahkaha atıp vurdum koluna.
"Hey kendine gel! Tamam yakışıklı ama abarttın sanki biraz hm?"
"Hiçte bile. Şu burna, dudaklara, gözlere baksana... Gülümseyişi, bakışları..."
![](https://img.wattpad.com/cover/364484149-288-k713706.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stars in your eyes | rosékook
Fanfictionçok kez aşık oldum, hiçbiri buna değmedi. kalbim kırıldı, yaşadığım; harika olduğunu düşündüğüm aşk hayatım, bana pek çok kez haddimi bildirdi. ama aşk ve sevgi farklıydı ve ben bu sefer çok güzel bir adam sevmiştim. herkese, her şeye değer bir ada...