Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Lisa, bugün de mi okula gitmeyeceksin?" Annemin sorusuyla yatağımda hareketlendim. İki gündür hasta olduğum için okula gidememiştim. Gitmek de istemiyordum. Aslında çok da hasta değildim. Hastalık bahaneydi. Ben cidden okula gitmek istemiyordum. Annem yanıma yanaştı ve yatağıma oturdu. Saçlarımı okşadı. "Yine mi aynı şeyler yaşanıyor?" Duraksadı ve devam etti. "Eski okulunda yaşananlar yine mi yaşanıyor..? Seni yine mi incittiler?"
Gülümsedim. "Sorun yok anne. Sadece öğretmen benim konuşma engelli olduğumu bilmediği için bana kızdı. Birkaç kişi de bu olayla eğlendi. Hepsi bu. Yakında unutulur."
"Ama sen yine okula gitmek istemiyorsun."
"Hangi öğrenci okula gitmek ister ki?"
"Ama bu farklı Lisa. Endişelenmememiz için elinden geleni yapıyorsun ama bu beni daha çok endişelendiriyor. Okul cidden çok önemli. Ah kızım, uzun yıllar uzaktan eğitimle devam ettin. O da olmadı. Sosyalleşmen için okula gönderdim, o da olmadı." Yanağımı okşadı. "Lütfen bana ve babana ne yaşanırsa hemen anlat. Eski okulundaki gibi her şey geç olsun istemiyorum." Eski okulumdan bahsetmesiyle irkildim. İrkildiğimi fark etmiş olacak ki yatağımdan kalktı ve gülümsedi. "Bunların hepsi senin iyiliğin için güzel kızım. Hadi, kalk ve hazırlan okuluna. Kötü düşünme, her şey iyi olacak."
Yanağımdan öptü ve odadan ayrıldı. Ailem gerçekten beni çok umursuyordu. Gereğinden fazla çaba sarf ediyorlardı. Ben bunları hak etmiyorum. Eğer normal bir kız olsaydım... Konuşabilseydim, anlaşabilseydim; ekstra emek vermek zorunda kalmazlardı. Her geldikleri ortama açıklama yapmak zorunda kalmazlardı. Ne yazık ki benim açıklama yapacak bir dilim yok. Duyacak kulaklarım yok. Derdimi anlatamıyorum. Dinlemiyor kimse beni. Anlatamadıkça, dinlenmedikçe dertler içime doluyor. Paylaşmadıkça mahvoluyorum. İçime sıkıntı çöküyor. Bazenleri öyle ağır oluyor ki yataktan kalkamıyorum. Şu an ki gibi. Yataktan kalkmak için hiçbir sebebim yok.
Cidden,
Şu an neden yataktan kalkayım ki?!
Zorba arkadaşlarımı görmek için mi?
Düşüncesiz öğretmenlerimi zaten zar zor duyan kulağımla dinlemek için mi?
Okula sadece annemle babam mutlu olsun diye gidiyorum. Eğitimime uzaktan eğitimle devam etmekte benim için gayet verimliydi. Sık sık online derslere girer, eksik olduğum konularda özel öğretmenler tutardık. İlkokulum ve ortaokulum yarısı böyle geçti. Anaokulunda memleketim olan Tayland Bangkok'taydım. Babamın işlerinden dolayı Seoul'e taşınınca evde korece öğrendim ve 5-6 yıl evde okudum.
Ortaokulda annem yaşıtlarımı görüp kaynaşmam için beni, benim gibi duyma ve konuşma engellilerin eğitim gördüğü bir okula yazdırdı. Buradakiler benim gibiydi. Sessiz bir okuldu çünkü hiç birimizden ses çıkmıyordu. Farklı değildim, hepimiz aynıydık, konuşamıyorduk ama hep bir huzursuzluk vardı içimizde. O da dış dünya korkusu. Kabullenilmezsek ne yaparız korkusu. Dışarısı nasıl bir yer korkusu. Engelli bireylerin sadece engelli bireylerle birlikte olmasının doğru bulunmamasının sebebi de budur. Çünkü farklıyız ve bunun farkında olmak zorundayız. Ne kadar acı verici olsa da. Arkadaşlarım benden farklı olmayınca bunu tam olarak anlamıyordum ve sosyalleşmek daha kolay oluyordu. Oradaki arkadaşlarımın hepsi işaret dili biliyordu. Hayatımın en güzel zamanlarıydı. Farklı olmadığım zamanlar. Sıradan olduğum zamanlar. Hepimizin konuşamadığı zamanlar. Acınmadığım gözlerle bakıldığım zamanlar. O iki yılı hep mutlulukla anacağım.