Saat: 03.24
Yıl: 14. 26. 2012
Ankara'da bir dağ evindeHavuz suyunu kırmızının en koyu tonuna boyayan kan on üç yaşındaki genç kızın ellerini kaplamış, bomboş bakan yeşil gözlerinin daha çok kararmasına sebep olmuştu.
Aslında o böyle olsun istememişti ama artık yapabileceği hiçbir şey yoktu. Genç adam son nefesini vereli tam on beş dakika otuz üç saniye oluyordu. Ve genç kız bunun gayet de farkındaydı. Ama yaptığı her şeyden ne olursa olsun haz almayı severdi. Ve bu yaptığı şeyden de haz almadan ne elindeki kanlı bıçağı bırakmaya ne de harekete geçmeye niyeti vardı.
O sevgiye inanmazdı. Bu yüzden bu adamında arkasından üzülecek sevdiklerinin olduğunu düşünmüyordu. Üzülecek olanlarlarda ya göstermelik yada kısa sürelik üzülecek, sonra unutacaklardı... ona göre...
"Kimsin?" diye sormuştu henüz yaşarken. Ama kız boş bakışlarını korumuştu. Sanki hisleri yoktu bu kızın. Biri çalmıştı ondan. Ve o da geri almak istememişti. Çünkü hissiz insanların asıl güçlü kişiler olduğuna inanıyordu. Bunun ne kadar doğru olduğuna ise kimse emin olamazdı.
"Ecelin" demişti. Sesinde kin yoktu. Nefret yoktu. Sadece cevaplamıştı.
Adam ise tek bir soru daha sordu can çekişirken. "Neden?" Sonrada verdi son nefesini ve listeden bir isim daha eksildi. Genç adam sarsılarak bahçedeki büyük havuza düştü.
Kızın cevabını duyacak kadar yaşamamıştı belki ama kız hiçbir soruyu yanıtsız bırakmadığı gibi bunuda bırakmamıştı. Karşısındaki kişilerinin canını yakacağını bile bile gerçekleri söylerdi. Eğer yalan söylüyorsada doğruyu bulmak için yapardı.
"Çünkü bu dünyada benim gibiler yok. Sadece sen ve senin gibiler var. Ama ben bu düzeni bozacağım. Kabulenmesinizde bu dünyada bizde varız. Ve ben sizin bizden çaldığınız adaleti sizin üzrinizde uygulamaya geliyorum."
Bir süre sonra kız bu manzarayı ne kadar izlerse izlesin tatmin etmeyeceğini anladı. O daha fazlasını istiyordu. Kendini kan kaplı havuza bırakıp adamın cansız bedenine doğru yüzmeye başladı.
Bedenine çarpan kan ve su karışımını aldırmadı ve birkaç kulaçta ulaştığı cesedin siyah cekedini kavradı ve çekiştirerek havuzun kenarına geldi. Belki yerinde bir başkası olsa hem adamı çekmekte hemde yüzmekte zorlanırdı ama onun için sadece ufak bir detaydan farksızdı. Onun gücüde işte buydu. Hırs, azim ve duygusuzluk...
Cekedi bırakmadan, önce tek koluyla kendini sonrada adamı kenara çekti. Elindeki siyah eldivenler ıslanmış, zaten siyah olan kıyafetlerinin rengi koyulaşmıştı. Genç kız, adamın cekedinin kolunu ensesinden kavradığı bir kedi yavrusu gibi kavradı ve adamın sürükleniyor olmasını aldırmadan büyük, açık mavi villaya yürümeye başladı. Genç adamın omuzları genişti. Bu yüzden kafası yerin bir hayli üzerinde, sağ elinin ise ufak bir kısmı yere temas ediyordu. Sol omzu ve kolu ise tamamen sürünür vaziyetteydi.
Adamın sürtünerek geçtiği çimler yeşil renk yerine kırmızı renge kavuşurken toprak kanın bir kısmını emiyordu. Genç kızın bu kocaman evin arka bahçesine açılan kapıya ulaşması için önündeki beş adet basamağı teker teker çıkması gerekiyordu. Tabiki buda bir detaydan ibaretti.
Genç kız ilk basamağa adımını atığında adam basamağa takıldı ama bu kızın yüzünde tek bir mimiğin dahi oynamasına yetmedi. Yeşil gözleri ifadesizliğini koruyordu. Sanki bu masum görünümlü kızın içinde bir ruh yoktu.
Kız ikinci basamağa adımını attığında adamın üzerindeki cekedin ilk düğmesi yerinden ayrıldı. Beyaz mermerden yapılan merdivenler kan gölüne dönerken adamın yarası daha da fazla açılıyordu. Zaten can veren bedeni bu duruma daha fazla katlanacak gibi durmuyordu. Üstelik sürtünme ile yüzünde ki yaralar genişliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alev Alev
Teen FictionBir insanı en çok ne mahvedebilir ki? Hayır kin,öfke,acı veya ihanet değil. Bir insanı en çok mahvedecek şey bir his değil, biri. Ve o biri Mehir Alev Daren'den başkası değil. İntikam uğruna dünyanın en çok aranan suçluları listesinde ilk ona giren...