Minhonun ağzından :Dilim tutuldu. Tek kelime edemedim. O ölmüştü, şuan karşımda duruyordu. Gözlerimi hızlıca ovuşturdum.
-Bu, gerçek.. Ola..maz.. Ama sen-
-Evet. Ben ölmedim Minho, yaşıyordum. Haber yayınlandığından beridir yaşıyorum. O p!çler beni salmadığı için kaçmak zorunda kaldım. Ve saklanıyordum.
-Peki ama, yaraların.. Onlar varken kan kaybından ölmen lazımdı?
-Lisede tıpla ilgili birçok şey biliyordum. Ama sonradan okulu bıraktığım için birçoğunu unuttum. Aklımda birtek pansuman yapmak kalmış heralde..
Hafifçe sırıttı, sonra bana baktı.
-Beni bu kadar seviyordun demek, hm..
-Aslında, üzüldüm..
-Demek öyle, o halde neden mahkemedeyken bana yardım etmedin?!
-Çünkü haksızdın ve sana yardım edersem bu haksızlıktan başka birşey olmazdı!!
-Tamam. Artık geçmiş hakkında konuşmak istemiyorum Minho. Ama senden istediğim birşey var.
-Neymiş o Hwang bey?
-Beni affet.
-Yapamam Hyunjin..
-Ama-..
-Üzgünüm. Seni sevdim ama, sevgim bu kadar. Dostum birdaha asla geri dönmeyecek tamam mı? Senin yüzünden. O bir melek artık. Ve gerekirse bende onun yanına gideceğim..
Mezarlığın çıkışına doğru yürümeye başladım.
-Minho-!
Arkamı göz devirerek çevirdim. Hyunjine sert bir bakış attım.
-Hayır hyunjin. Artık peşimi bırak. Elveda. Görüşmemek üzere.
Yoluma devam ettim. Hyunjin arkamdan diz çökmüş ağlıyordu.. Ben tam mezarlıktan çıkacakken adımı ağlayarak haykıran bir ses duydum..
-MİNHO YALVARIRIM GİTME, KİMSEM YOK. SAHİPSİZİM. ARTIK BİR İŞİM YOK. YATABİLECEĞİM BİR YER YOK. LÜTFEN BUNU BANA YAPMA!!
Durdum. Arkamı dönmeden konuştum.
-Ah..
-Bana bir şans daha versen.. Olmaz m-mı?
Arkamı döndüğümde bacaklarımın önünde diz çökmüş ve bana yalvaran bir Hyunjin gördüm. Ona acı ile baktım.
-Lütfen, lütfen yalvarırım.. Minho. Yalvarırı-
-Tamam. Tamam. Seni evime alabilirim. İstersen ihtiyaçlarını da karşılarım ama sen bir iş bulana dek. Tamam?
Hyunjin ayağı kalktı ve umut içinde zıplamaya başladı.
-Teşekkür ederim! Sen çok iyi birisinn!!
Gözlerimi kısarak gülümsedim. Ona hala eskisi gibi alışamasamda sempatik biri olduğunu inkâr edemezdim..
*
*
*
Beraber evime doğru yol almaya başladık. Hyunjin yürürken yerdeki çizgilere basmamaya çalışıyordu. Tıpkı bir çocuk gibi.. Onu izlerken istemeden güldüm. Bana baktı ve gülümsedi.-Sence yeni bir iş bulabilirmiyim?
-Bilmem.
Hyunjinin karnının guruldadığını duydum.
-Ah 3 gündür doğru düzgün yemek yiyemiyordum..
-Anladım, zor olmuş olmalı.
-Acıktım..
-Peçete istermisin? Taptaze fırından yeni çıktı :)
Hyunjin hafifçe kıkırdadı.
-Şey, pek istemem doğrusu..
-Eheh, seni eve yerleştirdikten sonra güzel bir kahvaltı hazırlarım. Tamam mı?
-Tamamm
Eve yakınlaştık..
*
*
*Eve geldik. Hyunjin eşyalarını bir köşeye bıraktı ve kanepeye oturdu. Etrafı inceledi
-Evin epey güzelmiş..
-Tabe öyledir canım
Hyunjinin cildini gözlerimle süzdüm.
-Vücudun, yaralar içinde.. Ve kirlenmişsin. Sana küveti hazırlayım ve sen yıkanana kadar yemek hazır olur zaten. Tamam mı? Sana benim kıyafetlerimden birkaçını ödünç verebilirim.
-Bu, iyi olur. Teşekkür ederim Minho
-Rica.
Kısa kesmiştim. Çünkü fazla samimiyet kurmak istemiyordum. Hyunjin banyoya girerken yemeği hazırladım. 45 dakika sonra Hyunjin banyodan çıktı ve mutfağa yöneldi. İçeri girdiğinde yemekleri görünce dudaklarını diliyle ıslattı. Ona baktım.
-Yemek hazır. Oturabilirsin. Sonra yaralarına bakarız.
-Pekiii
Hyunjin adeta masaya uçtu. Onu bu şekilde görünce gülesim geldi.
-Sakin, masa kırılacak hwang
-Olamıyorum. Bu yemekler.. Ah, cennetteyim!!
Hyunjin kimbapları üst üste ağzına götürürken onu keyifle izliyordum
-Ahaha, boğulacan yavaşş!
-Hayör
Yarım saat sonra Hyunjin yemeğini bitirdi. Ona baktım.
-Tatlı olarak peçete istermisiniz efendim?
Hyunjin bir kahkaha patlattı.
-Yok ben almayım
Masayı beraber topladıktan sonra onun kolunu tuttum ve mutfaktan çıkardım. Kendi odama götürdüm.
-Nereye la?
-Yaraların..
Hyunjini yatağımın ucuna oturttum. Masamın çekmecesini açtım. Birkaç krem ve yarabandı aldım.
-Neden çekmecende bunları taşıyorsun?
-Bazen, lazım oluyorda. Ondan..
-Ha anladım.
Hyunjinin yanına oturdum. Boyu oldukça uzundu. Kremi tam morluğuna sürecekken yüzüne baktım. Çok güzeldi. Hyunjin gözlerini kapamıştı. Bir an onu öpmek aklımdan geçti ama vazgeçtim. Biraz yüzüne baktım ve kremi yavaşça morluğuna yaydım. Sanırım biraz bastırmıştım ve Hyunjinin canı acımıştı
-Aah..
-Çok üzgünüm, acıyacağını düşünmedim..
-Sorun değil.
Bütün morluklarına kremi sürdükten sonra kanlı yaralarının kalan kanlarını peçeteyle sildikten sonra yarabandını yapıştırdım.
-Artık acıyor mu bakalım?
-Acımıyor. Çok saol, bu yaptıklarını asla ama asla unutmayacağım.
Gülümsedim. Nasıl olsa cezasını az da olsa çekmişti. Ama hala içimde ona karşı küçük bir samimiyetsizlik duruyordu..
*
*
*Hyunjin bana döndü.
-Biraz uyuyabilirmiyim. Çok yoruldum da.
-Tabiki. Odamda 1 yatak var ama..
-Bu seferlik orada yatarım.
-Tamamdır sen istediğin gibi yatabilirsin sorun yok. Tamam mı?
-Tamam yine teşekkür ederim..
Ve uyumaya gitti..
---------------------
Ya biraz kısa oldu biliyorum ama ramazan ayında da yazmak zor oluyo abe.. Görüşürüzzz<33
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obsessive Love..~ / Hyunho
Fanfiction-ULA HAZIRMISAAN -HAZIRAAAM Herşey normal bir işyerine Hwang Hyunjinin girmesiyle başlamıştı.. Patron olan bangchan minhonun işlerini tek başına yaptığı için sık sık aksatmasından bıkmıştı. Ve onun yanına istemese de bir işçi daha aldı. Acemi olan b...