0.9

180 28 26
                                    

dazai derince bir iç çekti market arabasını sürüklerken, gözleri reyonları tararken. "alışverişten nefret ediyorum." dedi. ve tam olarak bu yüzden zekice davranarak atsushi'yi yanında getirmişti.

atsushi de onu taklit ederek reyonları inceliyordu. kelimenin tam anlamıyla büyülenmişti. "çok fazla yiyecek var..." sesli düşündüğünün farkında olmadan söyledi. dazai durdu, genç adama döndü. "tamam, sen yumurtaları ve sütü al. ben de ekmek alacağım ve... başka her neye ihtiyacımız varsa işte." 

atsushi başını sallayarak onu onayladı. "tabii. uh, yumurtalar nerede acaba?" dazai başıyla biraz ilerilerindeki reyonu işaret etti. "şuradaki reyonda."

"anladım... sütler nerede?"

"bilmiyorum, atsushi-kun, o da buralarda bir yerdedir. bulursun." atsushi tekrar başını salladı ve reyona ilerledi, dazai önündeki reyonla meşgul iken ofladı. ne tür bir ekmek alması gerektiğini bilmiyordu. kunikida'nın özellikle belirttiği glutensiz ekmeği almayacaktı, o kesindi. tadı tuzu yoktu bile. dazai sarışının o şeyi nasıl yiyebildiğini anlamıyordu. "hangisinden alsam acaba..." 

"dazai?" 

kumral duyduğu sesle gözlerini büyüttü ve sesin geldiği tarafa baktı, kaşlarını kaldırdı. "chuuya?" 

"ne yapıyorsun burada?" 

"film izleyeceği- bariz bir şekilde sokuk alışverişi yapmaya geldim, chuuya!?"

kızıl gözlerini devirdi. "onu anladık, benim evimin yakınlarındaki markette ne yapıyorsun?" dazai sırıttı, "biliyor musun, chibi, bu konuşma ayrıldıktan sonra topluma açık bir alanda tekrar karşılaşan eski sevgilileri anımsattı bana."

"boş konuşma, dazai." dazai konuya tamamen farklı bir yerden yaklaşmayı tercih edip chuuya'nın elindekilere göz attı, ardından gördüğü şey ile tek kaşını kaldırdı. "kadın şampuanı mı kullanıyorsun sen?" 

"ne var? daha iyi kokuyor- eşyalarıma bakmayı kes." chuuya aldıklarını saklamaya çalıştı, dazai ise kıkırdadı. "hayır, yani... sana kesinlikle katılıyorum, chibi. enfes kokuyorsun."

"öldüreceğim seni."

"chuuya-san, istediğin pirinci buld-" akutagawa elinde pirinç paketleri, chuuya'yı sonunda bulduğunda adımlarını onun yanına yöneltirken dazai'yi görmesiyle duraksadı ve sözü yarıda kesildi. dazai gülümsedi, ona el salladı kısaca. "oh, selam akutagawa!" 

akutagawa, chuuya'ya eğildi. "o burada ne yapıyor!?" fısıldarcasına sordu. chuuya iç çekti, "inan hiçbir fikrim yok." 

dazai ise ellerini çırptı. "bu çok sevimli bir toplanma oldu! ama-"

"dazai-san, hangi sütü istediğine emin olamadığım için, uhm, hepsinden aldım... akutagawa!?" 

her şeyi daha da eğlenceli hale getiren şey, tam olarak atsushi'nin akutagawa'yı görmesiydi. 

akutagawa da tıpkı atsushi gibi kaşlarını çattı. "jinko!"

dazai kendini tutamayıp güldüğünde bütün bakışların odağı haline gelmişti. chuuya'ya döndü. "pekala, cidden kendi köpeğini benim köpeğimden uzak tutman gerekiyor gibi hissediyorum." 

chuuya gözlerini devirdi, "belki de sen kendininkine tasma takmalısındır."

atsushi saçını düzeltirken söyledi. "köpek değilim... kaplanım ben." dazai yüzünü buruşturarak baktı atsushi'ye, "atsushi-kun... olmadı."

"ne tür bir aptal piyasadaki bütün sütleri alır ki?" akutagawa sorduğunda bu kez gözlerini deviren atsushi oldu. "bazılarımız çeşitlilik seviyor olabilir?" dazai dudaklarını birbirine bastırdı. "atsushi, onlardan bazılarını yerine bırakman gerekiyor gerçi. hepsini ödeyemem." 

750 bin yen • soukokuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin