Azâde|1

61 4 0
                                    

-1985-

Duraksadı birden. Kalbine bir şey saplandı. Afalladı. Sonra görmezden geldi. Kötü hissetmesinin bir anlamı yoktu Alev'e göre. Arkadaşları yanındaydı. Mezuniyetten dönüyordu. Şimdi ne duraksaması gerekiyordu ne de gözlerinin dolması. Evet, bu ona anlamsız gelmiş olacak ki yürümeye devam etti. Arada sırada yanında ki erkek arkadaşına şakalar yapıyor, diğer yanında ki en yakın arkadaşına anlamsız hareketler yaparak şakalaşıyordu. Sokak boyunca caddeyi inleten kahkahalarıyla yürüdüler. Belki 5 dakika belki de daha az bir sürede ne olacağını bilmeden.

Bilemezlerdi ki işte. Acizdi onlar. İnsandı. Ne Alev 5 dakika sonra hayatının tepetaklak olacağını bilebilirdi. Ne de arkadaşları yarın sabaha Alevden nefret ederek uyanacaklarını. Öylesine yürüyorlardı. Ama şeytan, sokağın sapağındaki beş gencin aklına girmişti bile.

Sessizdi heryer.

Bir faciayı çığlıklarıyla karşılamak adına sessizliğe bürünmüştü caddeler.

Önce erkek arkadaşı evine giden yola saptı. Sonra kız arkadaşı sağdaki yokuşu çıkmaya başladı eve gitmek için. Şimdi yalnızdı Alev. Özür dilerim, sokağın üzerinde ki ikinci sapakta içen gençleri saymazsak yalnızdı.

Bir kafirin sıratta attığı adımlar kadar korkak bir şekilde sokağı adımlamaya başladı Alev. İlk sapağı es geçip ikinci sapağa girdi. Teyzesi ve eniştesinin evi o sapağın sonundaydı. Annesi ve babası o henüz 12 yaşındayken yapayalnız bırakmıştı Alev'i. Daha sonra teyzesi eniştesinin zoruyla evine almıştı onu.

Teyzesi için 'mahalle de dedikodu yapan çirkef karı' tanımı uygun olurdu. Eniştesi ise genelde 'karısının otoriterinin geçtiği evde nadiren söz hakkı alan besleme' tiplemesi görevini üstleniyordu. İşte o nadir anlardan birine Alev denk gelmişti. Eniştesinin ısrarlarına karşı teyzesi Alev'i himayesi altına almıştı. Aslında Alev teyzesini 12 yaşına kadar çok severdi. Fakat teyzesi Alev'in bu tezini çürüteli yıllar oluyordu.

Alev hafif serin olan havadan dolayı çıplak kollarına ellerini sürerek ısıtmaya çalıştı. O sırada ölüm sessizliğine bürünen caddeden Alevi'i hoplatacak bir ses yükseldi.

"Hey, güzelim! Bu tarafa renk versene birazda!" dedi aralarından en büyüğü. En küçükleri büyük olanın kolunu tuttu.

" Abi ne yapıyorsun? Bak çok içkilisin, eve gidelim" Büyük olan genç küçüğü eliyle susturdu. Ardından elindeki şişeyi Alev'e doğru uzatarak,

" Aramıza katılmak istemez misin küçük kız ?"dedi. Cümlesini bitirdiğinde küçük olan hariç grupta ki herkes güldü. Alev kollarıyla bedenini sarıp dekoltesini kapatmaya çalışarak adımlarını hızlandırdı. Tam grubun önünden geçerken ortanca olanları Alev'e doğru atıldı.

Alev korkuyla sıçrayarak geriye doğru çekildi. Muhtemelen şuan sonunun geldiğini düşünüyordu. Sağına ve soluna bakarak kaçmak için yer aradı fakat ücra bir sokakta oldukları için tek yön şuan gencin durduğu yerdi. Alev zeki bir kızdı. Fakat şuan 5 gence karşı şansı yüzdelik dilimlerle ölçülemeyecek kadar düşüktü. Karşısında ki gençler üzerine doğru gelirken geri geri gitti ve sırtını grafitilerden görünmeyen duvara çarptı. Bağırmaya başlamıştı. Korkuyordu fakat yine de hiçbir zaman kimseye yalvarmazdı o. Ne karşısındakilere bırakın beni diye yalvarmaya dili varıyordu ne de kaçabiliyordu. Korkuyla bir eve ait olan bir pencere aradı gözleri.

"İbneler!" diye bağırdı. " Lanet olsun!" O sırada gözleri bir şeye takıldı.

Sadece karşıdaki eski bir yapıtın onların olduğu tarafa doğru bakan bir penceresi vardı. O odanın da Alev bağırırken lambası açılmıştı. Alev bunu görünce daha şiddetli bağırmaya başladı.

"İmdat !" diye bağırdı. O sırada perde açıldı. " Yardım edin!"

Pencerenin olduğu taraftan on sekiz yaşlarında bir erkek gözüktü.

İçine dolan umutla birlikte "Yardım et..." dedi dudaklarını oynatarak. Çocuk biraz Alev'in gözlerinin içine baktıktan sonra dirseklerini pencerenin girintisine koyup onları gülerek izlemeye başladı. Alev'in gözlerinde daha fazla duramayan yaşlar yanaklarından süzülürken kafasını aşağı doğru eğdi. Kendisine doğru sırıtarak yaklaşan adamların ne dediklerini duyamıyordu. Çünkü şuan duyduğu tek şey kendi düşünceleriydi.

"Gebereceksiniz..." dedi içinden. "En acı şekilde gebereceksiniz..."

O an orada on sekizlerinde ki genç olanları izlerken, beş tane adam günaha susamış bir şekilde Alev'in üzerine atılırken; dünya henüz yeni başlayan ve bitişi en acı olacak olan bir oyuna ev sahipliği ediyordu... En ağır intikam oyununa...

BÖLÜM SONU
What the hell?

Azâde-DüzenleniyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin