Azâde|3

53 3 0
                                    

-1988- (3 yıl sonra)

Yine fazla beklememiştim. Önüme bir Mercedes yanaştı. Camı tıklattığımda otomatik cam aşağı indi.

İçkili bir iş adamıydı muhtemelen. İyi paraydı. Kapıyı açıp bindim.

Adama döndüm. Bir soru sormak istiyordum. Gerçekten son iki gündür aklıma bu soru takılıyordu. Düz otobanda ilerlerken adama döndüm.

"Evli misin ?"

Adam şaşkınlıkla bana döndü.

"Genelde siz gibilerin bu konuları umursamadığını düşünüyordum." Bu sıfattan nefret ediyordum. 'Siz gibiler'... Lanet. Kendimi öldürmeliydim. Evet. Sırf bu yolu tercih ettiğim içim kendimi öldürebilirim. Dişlerimi sıkarak gözlerimi kapattım. Sabırla geri açtım.

"Evli misin ?"

Adam iç çekerek "Evet." Dedi.

"Peki neden karını aldatıyorsun ?" Adam kaşları çatık bir şekilde bana bakarken devam ettim. "Yani demek istediğim... Söylemeye çalıştığım şey bunu yapmanı gerektiren ne? Mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamaktan seni alıkoyan şey ne ?"

İki katlı bir evin önünde durduk. Sanırım karısı evde yoktu. Bir ara bir şey mırıldandığını duydum.

"Mutlu ve huzurlu olduğumu kim söyledi."

Arabadan inerek eve girdik.

...

İşim bittikten sonra markete gidip patlıcan yemeği için patlıcan aldım.

PKO (Polikistik over) -hamile kalamama durumu- hastalığım bir lütuf gibiydi. Diğerlerinin girdiği sıkıntıya ben girmiyordum. Korkum yoktu. Endişem yoktu.

Evet son üç yılda pozitif düşünmem gerektiğini ve bu şekilde düşünebilmeyi öğrenmiştim.

Öğrenmek mi ? Ah, at çöpe. Zorundaydım.

Ama bugün nedense içimde kötü bir his vardı. Ve bu benim için hiçbir zaman iyi olmadı. Yani içimde kötü bir his olması. En son içimde kötü bir his olduğunda tecavüze uğramıştım ki bu hayatımı alt üst etmişti. Peki ya herşeyi düzensiz bir düzene sokmuşken yeniden dağılırsam ?

Bunun düşüncesi bile korkunçtu. Adımlarımı hızlandırarak apartmanımdan içeri girdim. Koşarak merdivenleri çıkıp evin kapısını açtım. İçeri girdiğimde dış kapının bütün kilitlerini kitledim pencereleri kapattım ve perdeleri çektim.

Yok, olmuyordu. Bu iğrenç his içimden gitmiyordu. Para biriktirip aldığım radyoyu açtım. Kafamı dağıtmaya çalıştım ama nafile.

"Tamam. Olsun ne olacaksa. Koltukta oturup bekliyorum. En fazla ne olabilir ki artık ?"

Radyoyu kapatıp koltuğa oturdum. Yarım saat boyunca sessiz bir şekilde koltukta oturdum. Bir şey olmamıştı. Buna inanamıyordum. Şuan hayatımın mahvolması gerekirdi fakat ben evimde sessiz sakin oturuyordum.

Koltuktan kalkıp evin ortasında bağırmaya başladım.

"Bak işte hiç bir şey olmadı. Bak hayat hala mutluyum. Hahahayt!" Gülmeye başlamıştım. Tam patlıcan yemeği için mutfağa gidiyordum ki karnıma bir ağrı saplandı. Midem fena bir şekilde bulanıyordu. Buna inanmıyordum ! Koşarak tuvalete gidip boş midemde ki son kalan şeyleri çıkardım.

İnanamamamın sebebi benim hayatımda hiç midem bulanmamıştı. 24 saat yol gitmeme rağmen midem bulanmıyordu. İlk defa kusmuştum ve bu lanet bir duyguydu.

Azâde-DüzenleniyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin