Azade| 4

31 2 0
                                    

-1997-

"Baba? Baba? Hadi kalk işe git beni de okula bırak hadi bak geç kaldık."

Timur, kızıl kahve saçları ve kocaman yeşil gözleriyle baş ucunda ki çocuğa baktı. Her sabah kızının onu bu şekilde uyandırmasına alışmıştı. Kızını kucağına alarak yatağa bıraktı. Onu gıdıklayarak kendinden geçirmişti her sabah olduğu gibi. Yine gülmekten yaşaran gözleriyle ona bakmış ve yine boynuna sarılmıştı sımsıkı.

8 yıl önce kapısına terk edilmiş bu çocuğa ölesiye bağlanmıştı. Onsuz bir hayat düşenemiyordu artık. Kızının olmadığı bir hayatı reddediyordu. Kendi takım elbisesini giyindikten sonra Azadenin önlüğünü de giydirdi. Ardından birlikte arabaya bindiler.

Azade her sabah ki gibi konuşmaya başlamıştı.

"Eray'la Bilun merak etmişlerdir baba beni hadi daha hızlı sür."

Timur bir elini direksiyondan çekip alnına koyarak selam verirmiş gibi yaptı.

"Emredersiniz Azade komutanım !"

Azade babasının bu hareketine kahkaha atarken çoktan okula gelmişlerdi bile. Timur arabadan inerek Azadenin kapısını açtı.

"Buyrun hanımefendi." Dedi. Daha sonra baba kız birbirlerine sarıldılar. Azade bahçe kapısının orada kendisini bekleyen en yakın 2 arkadaşının yanına gitti.

Mutluydular kısacası. Sorun yoktu. Tek bir şey dışında. Azade'nin bozuk ruh hali.

2 ay önce ona başkalarına zarar veriğinde zevk alma tanısı konulmuştu.

Başka bir deyişle: Sadistlik.

Azadenin bundan haberi yoktu ama zeki bir çocuktu. Haftada bir kere evlerine gelen ablanın normal bakıcılar gibi olmadığını biliyordu.

Ve bu yüzden Azade, babasının abla diye tanımladığı psikolokla konuşmuyordu.

Okuldan çıkışta Bilun ve Eray'ı da almıştı babası.

Bilun ile Eray yetimhane çocuklarıydı. İkisini de annesi bırakmıştı yetimhaneye küçük yaşta. Anlayacağınız üçünün de kaderi aynıydı. Tek bir farkla Azade zengin bir iş adamına bırakılmıştı onlarsa yetimhaneye.

Her okul çıkışında Azadeyle birlikte giderler, ödevleri bittiğinde Timur ve Azade onları yetimhaneye bırakırdı.

Böyle büyüyordu Azade. Çok büyük olaylar yoktu hayatında sadistliğini saymazsak. 3. Sınıfta Babasının ona doğum günü hediyesi olarak getirdiği sarı bir civcivi bahçe de bıçakla kestikten sonra 1 hafta boyunca odasından çıkamamıştı. Elleri kanlı, gözleri yaşlı bir şekilde kapıda oturup bağıra bağıra ağladığını unutamıyordu Timur. Birine zarar verir, daha sonra oturup saatlerce ağlardı Azade.

Durduramıyordu kendini. O an gözüne bir perde iniyordu fakat krizi geçtikten sonra pişmanlıkla ağlıyor, bağırıp çağırıyordu.

Hatta bir keresinde Bilunla banyoda suyla oynarken ona "Hadi gel jiletçilik oynayalım." Diye kandırıp Bilun'un bacağını jiletle kesmişti. Bilun bağırıp çağırıp ağlamaya başladığı zaman yaptığını fark etmişti. Sonrasında kendi bacağından et koparıp onun bacağına yapıştırıcıyla yapıştırmıştı. Bunları gördüğü zaman dehşete düşüyordu Timur. Allah'tan soğukkanlılığını koruyor da olayı çözmeyi başarıyordu.

Bu bakımdan hayat onu biraz zorlasa da büyüdü Azade. Kızıla çalan saçları artık biraz daha kahverengiye dönmüş açık kestane rengine bürünmüştü. Bembeyaz teni kocaman yeşil gözleri ve muhteşem fiziğiyle tam bir genç kız haline gelmişti.

15 yaşında kızlara göre daha olgundu. Annesizlik ve ruh halinde ki bozukluk yüzünden 2 metre ötesinden bile sizi tir tir titretecek bir soğukluğu vardı.

3 kişi dışında hayatında neredeyse hiçkimseyle birden fazla cümle kurmamıştı. Bilun Eray ve babası. Bu üç isim Azade'nin geçmişi ve geleceği demekti.

Timur artık vaktinin geldiğini düşünüyordu. Daha çok geçikmeden Azade'nin nereden geldiğini ona öğretmesi lazımdı.

Azade'nin miladı yaklaşıyordu. Hayatının değişeceği, sıfırdan başlayacağı bir dönem başlıyordu.

...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 03, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Azâde-DüzenleniyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin