———
güzel bir gün ve güzel bir ortam. arkadaşlarımla küçük bir gezintiye çıktık. eğleneceğimizi umarak. bu güzel gezinti fikrimce kötü bitmeyecek aslında, bu küçük gezintiye ailemle çıkmayı çok isterdim ama bilirsiniz ya saçma sapan şeyler ve bum! aramız bozuldu ailemle.
varlar olmasına ama yok gibiler bu da benim fazla umrumda mı? tartışılır. arabayı sürmesini istememem üzerine arkadaşımla küçük bir atışma sonucu arabayı kullanma işini ben üstlenmiştim.
tamam bu atışma biraz küfürlerle, süslü bir atışma olabilirdi ama sorun yoktu. çünkü bu bizim her zaman ki hallerimizden biriydi biz ne zaman bir yolculuğa çıksak kavga sonucu arabayı ben kullanırdım.
gece şu an yollar bomboş ve sanki dünyada sadece biz kalmışız gibi bir biz varız. arabanın ışığı olmasa yıldızlar aydınlatacak yolumuzu zifiri bir karanlıktayız. tüm şehrin ışıkları sanki anlaşmış gibi aynı anda söndü. ama, bu bizi caydırmadı bu gece eğlenmeye yemin etmiş gibi arabaya binip yolculuk yapmaya başladık.
gideceğimiz yeri yoongi seçti. biraz fazla uzak bir yer seç demiştim ama o işi abartmış çünkü saatlerdir yoldayız resmen tabii yolun boş olması sadece bizim arabamızın olması işleri biraz daha kolaylaştırıyor. hem kaza yapmayı kimse istemez değil mi?
ufak bir tempoda ilerliyoruz çünkü hız yapmayı sevmem. nedeni yok çoğu kişi hıza bayılır ama ben tam aksine hız yapmaktan nefret ediyorum. sorun korkak oluşum değil ya da birini araba kazasında kaybedişim değil sadece, sevmiyorum. ve bunda bir sorun göremiyorum.
benim aksime arkadaşlarım hız yapmaya bayılıyor ondan ben geçtim ya şöför koltuğuna ben sürüyorum, arabayı. eğer onlardan birisi geçseydi şöför koltuğuna emin olun ki çoktan hastaneyi boylamıştık yol boş olmasına rağmen kaza yapardık.
yavaş bir hızla giderken yanımda olmasına rağmen kulağımın dibine gelip bağıran arkadaşıma küfürlerimi savurdum içimden. "hadi ama jeongguk, biraz hız yapsak ölmeyiz ya! hızlan biraz sözde tavşana benziyorsun ama kaplumbağadan farkın yok resmen."
"boşuna gaza getirmeye çalışma soobin. hız falan yapmayacağım." her zaman olan sade konuşmalarımızdan biri bu sürücü koltuğuna ben geçerim gaza getirirlerbve ben hız yapıp ceza yerim. sorun ceza değil sadece kaza yapmaktan korkuyorum kaza yapma düşüncesi bile canımı sıkıyor ama, arkadaşlarımın umrunda olmuyor bu durum.
onlar işin eğlencesinde sonrasında ne olur kimsenin umrunda olmuyor çoğu zaman. ama benim umrumda oluyor ve ben sonrasını da düşünüyorum çünkü üç günlük dediğimiz dünya asla üç günlük değil. eğlenmeyi ben de seviyorum tabii ama boşuna neden hayatımızı tehlikeye atalım ki, değil mi?
"jeongguk belanı siktirme şimdi biraz hızlan çok yavaş ilerliyoruz yol temiz neden, bu kadar korkaklık yapıyorsun?" ah yine korkak olduğumu söylüyorlardı. "seni geri zekâlı korkak falan değilim sadece, hız yapmayı sevmiyorum amına koyayım neden zorluyorsunuz."
"arabada sadece sen yoksun biz de varız biraz da dediklerimizi umursayıp hızlandır şu siktiğimin aracını." peki madem hız yapmamı siz istediniz.
"oldu mu amına koyayım mutlu musunuz? hız yap hız yap diye beynimi siktiniz alın size hız."
arkadaşlarım hız yapmamı sevmiş gibi şarkının da sesini sona vermiş pencereleri bile açmışlardı rüzgar hızlı bir şekilde yüzüme vuruyordu ve bu can acıtıcıydı.arabayı kullanmaya devam ederken frene basmak istedim arabayı biraz yavaşlatmak umuduyla ama sorun vardı ki frene ayağımla baskı yapsam bile fren çalışmıyordu. fren neden çalışmıyordu."frenler çalışmıyor alın işte! aptal mısınız hepsi sizin yüzünüzden öleceğiz! belki. olmuyor durduramıyorum! olmuyor işte araç, durmuyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dream fairy | taegguk
Cerita Pendekjeongguk, uzun zamandır rüyasında öldüğünü görüyordu. bu durum canını sıkmaya başlayınca, bir rüyalar perisine baş vurmak istemişti. ama acemi olan rüyalar perisi taehyung, jeongguk'un rüyalarını daha da berbat etmekten başka bir işe yaramıyordu.