9.BÖLÜM

8 4 43
                                    


Micheal durup bana döndü. Gözleri resmen ruhumu okumaya çalışıyor gibiydi. Aniden elini havaya kaldırdı ve ben korku ile geri çekildim. Ani hareketler her zaman beni korkuturdu.

Micheal:"...korkma, sadece saçını düzeltecektim."

Kendimi sersem gibi hissetmiştim. Neden ani hareketlerden korkuyorum ki?! Neden bu kadar saçma hareketler yapıyorum? Neden evime geri dönemiyorum?

Kendimi aniden Micheal ın kollarının arasında buldum. Benden biraz uzundu, kalp atış hızını bile hissedebiliyordum. Neden bana sarılıyordu?

Micheal:"Ne yaşadın?"

Eiji:"Ne?"

Micheal:"Kendi evindeyken şiddet mi gördün? Arkadaşların zorbalık mı yaptı? Ne yaşadın? Elimi kaldırdım diye bu kadar korkmamalıydın, tir tir titriyorsun."

...Titriyormuydum?

Ellerime baktığımda gerçekten titrediğini fark ettim. Her zaman böyle titriyor muydum ben? Bu çok saçma! Titrememem lazımdı. Bu çok saçmaydı. Ne oluyordu bana? Kalbim hızlı atmaya başladı.

Eiji:"Micheal, nefes almama izin ver."

Micheal ilk önce anlam veremediğim bir ifade ile yüzüme baktı sonra ise benden uzaklaştı. Micheal ın yüzüne bakıcak cesareti bulamadım ve hemen sırtımı dönüp derin nefesler aldım. Koridora baktığımda ,koridorun kapkaranlık olduğunu gördüm. Karanlıktan hep korkardım. Nedeni belli, insanlar bilmediklerinden korkarmış. Ben karanlığın içinden ne çıkabilir bilmediğim için hep korkarım. Tıpkı insanlardan korktuğum gibi...

İnsanlar karanlık odalara benzerler. Karanlıkta o an görebildiğin şey belki de saksıdaki beyaz papatyalardır. Ama o papatyaların cazibesine kanarsan sana sürünerek yaklaşan zehirli yılanı göremezsin ve yılanın hedefi olursun. Bazen ortada yılan yoktur, bazense o odada papatya yerine ürkütücü detaylar vardır. Işığı açtığında ise o ürkünç bulduğun detaylar sadece çamaşırlar ve ya bir poşettir.

Micheal ın omzuma dokunması ile düşüncelerim zihnimden uzaklaştı.

Micheal:"Daha iyi misin?"

Sesi oldukça endişeli çıkıyordu. Peki Micheal hangi odaydı? Vazoda papatyalar olan odalardan hangisiydi? Zehirli yılanı saklayan odamıydı, yoksa ortada yılan olmayan odamı?

Eiji:"İyiyim, teşekkür ederim. Artık dışarı çıkalım mı?"

Micheal:"Tabi, bu sefer senin için yavaş yürüyeceğim. Sadece beni takip et ve sorun olursa bana seslen."

Eiji:"Tamam."

Micheal yürümeye başladı. Bende hemen onun yanında yürüyordum. Bazı merdivenlerden indikten sonra çıkış kapısına sonunda ulaşmıştık.

Eiji:"Şimdiden burnuma değişik kokular geliyor."

Micheal:"Etrafta ki bitkilerin kokusunu alıyor olmalısın. Seni rahatsız etmiyorlar değil mi?"

Eiji:"Güzel kokuyorlar."

Micheal:"Sana dışarıda en nadir olan çiçeği göstereceğim. Ben o çiçeği çok severim. Umarım sende seversin."

Eiji:"Beni meraklandırma, ben sabırsız bir insanım."

Micheal gülümseyerek saçımı karıştırdı. Eskiden öğretmenlerimde saçımı karıştırırdı. Dağınık saçlarımı daha da dağıtmak hoşlarına gidiyordu galiba.

Kapıdan çıkar çıkmaz etraftaki çimenler, ağaçlar ve çoğunlukla siyah ve beyaz olsada arada farklı renklerdeki çiçeklerin görünümü ile kendimi tutamadım ve çiçeklere doğru koştum. Micheal kıkırdayarak beni izliyordu, bense heyecanla etrafta 7 yaşındaki bir çocuk gibi koşuyordum.

Micheal:"Çok mu özledin çiçekleri? Biraz sonra sana en nadir olan ve en sevdiğim çiçeği göstereceğim."

Micheal ın konuşması biter bitmez kendimi çimenlere attım ve yukarıdaki bulutları izlemeye başladı. Micheal da yanıma gelip yere uzandı.

Micheal:"Birde yavaşlamamı istiyordun. İşine gelince roket takmış gibi koşturuyorsun."

Kıkırdayarak oturur pozisyona geçtim.

Eji:"En sevdiğin çiçek hangisi? Çok merak ettim."

Micheal da oturur pozisyona gelip yüzüme baktı.

Micheal:"Şurdaki ağacı görüyor musun? Onun orada olması lazım."

Hemen ayağa kalktım ve çiçeği bulmak için ağacın etrafına baktı. Ama ağacın etrafındaki çiçeklerden bir sürü vardı. Nadir olan bir çiçek yoktu.

Eiji:"Hani nerede?"

Micheal:"Dikkatli baksana."

Micheal ayağa kalkıp yanıma ilerlemmeye başladı, bense hala çiçeği arıyordum.

Eiji:"Yok ki."

Micheal yanıma gelmişti bile. Elini ,alnına koydu ve kafasını yukarıya doğru kaldırıp alaycı bir şekilde sırıttı.

Micheal:"Dikkatli bak Eiji, hemen dibinde işte."

Ayaklarımın o taraflara bakmaya başlamıştım ki Micheal ,yüzümü ellerinin arasına aldı. Bu çok utanç vericiydi.

Micheal:"Görmüyor musun? Buradaki tek nadir ve eşi benzeri olmayan çiçek sensin. Sen benim favori çiçeğimsin."

Yüzümün kızardığını hissedebiliyordum. Kesin çillerim yüzünden çilek gibi görünüyordum.

Micheal:"Bana kızma lütfen, sadece narin çiçeğimi övüyorum."

Kalbim çok hızlı atıyordu. Beni öpmeyecek değil mi? Bunu yapmamalı çünkü ben daha ona herhangi bir şekilde karşılık vermedim ve bunu yaparsa kalbim yerinden çıkabilir.

Eiji:"Komik değil."

Kahretsin ,sesim titrek ve zayıf çıkmıştı. Bu beni daha da utandırıyor. Micheal ne yapmaya çalışıyor?

Micheal:"Afedersin, fazla açık sözlü davrandım galiba. Rahatsız olduysan bunlar hiç olmamış gibi davranabilir misin?"

Micheal ellerini yanaklarımdan çekip benden bir adım uzaklaştı. Kendimi tutamadım ve Micheal a sarıldım. Ben bunu neden yaptım ki? Kendimi neden tutamadım? Micheal benimle sadece alay mı ediyordu? Bu sorular beni delirtecek.

Micheal ın kalp atışlarını duyabiliyordum. Çok hızlı atıyordu. Benimle alay etmiyor muydu?

Eiji:"Sana karşı ne hissettiğimi bilmiyorum.. ama sen etraftayken sürekli karnım ağrıyor. Sen etrafta yokken ise senin yüzünü arıyorum... Micheal, benimle alay etmiyorsun değil mi?"

⚫⚫⚫⚫⚫⚫⚫⚫⚫⚫⚫⚫⚫⚫⚫⚫

İlham gitti dedikten sonra 9. Bölümü yazmaya başlamam ve hemen tamamlamam şoku. Hikayeme oy vermeyi ve yorum atmayı unutmayın lütfen. Sizin yorumlarınız ve oylarınız beni gaza getiriyor.🤗

Gelecek bölümde görüşürüz.

Farklı BoyutlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin