Sonraki dersinin yakın zamanda olmamasını fırsat bilerek kampüsün kafeteryasına eşyalarını yerleştirmiş olan genç adam, tabiri yerindeyse "zehir gibi" denebilecek sütsüz, şekersiz ve olabildiğince derişik bir kahve almıştı kafeteryadan. Ne zamandır uyumadığını hatırlayamıyor, nefesinin altından sessiz küfürler çıkıyordu.
"Pekâlâ, kafeini azaltmam gerekiyor." diye mırıldandıktan sonra karton bardağı oturduğu sandalyenin önüne konumlandırılmış masaya koydu ve arkasına yaslandı. Lisenin son senesinde öğretmenlerinin söylediği "Üniversiteye geçince rahatlayacaksınız." sözlerinin ne kadar yalan olduğu gerçeği, yıllar geçtikçe daha da vurulmuştu yüzüne. Zaman yine su gibi akıp geçmişti, üniversiteyi bitirmek üzereydi.
O sırada çantasının ağırlığına rağmen koşmayı başarmış, nefes nefese kalmış bir adam belirdi kampüsün geniş kafeteryasında. O, Dizlerinden destek alıp bir süre soluklanırken Rammstein'dan bir şarkı mırıldanarak yerine yerleşmiş Wriothesley; masasının üzerine bıraktığı, post-itler ve göz yakıcı fosforlu sarı kalem şeritleri ile kaplı, kalın ciltli kitabını açtı. Adli psikiyatri okumak, onu zamanında tahmin ettiğinden daha çok yoruyordu.
Bir süre kafeteryada gözlerini gezdirdi Neuvillette. Bir gün boş olsa ne olurdu ki şu kafeterya? Ne zaman gelse aynı manzara... Hepsi Furina yüzündendi.
Kız kardeşi Furina, o ne kadar ısrar ederse etsin her sabah kalkmamak için inat ederdi sıcacık yatağından. Beş dakika fazla uyumak için ömründen beş yıl verebilecek bir kızdı ve Neuvillette her sabah onun uykusundan dolayı baş gösteren inadı ile uğraşıyordu. Elbette ki onun geç kalması demek, Neuvillette'in de geç kalması demekti.
Nihayet boş bir sandalye görünce usul adımlarla ilerleyen Neuvillette, siyah saçlı ve yapılı adamın karşısında durdu. Bir süre baktı etrafına, fakat nafile. Boştaki tek sandalye buydu ve oturmaktan başka bir çaresi yoktu. "Oturmamda bir sakınca var mı?" sorusunu yöneltirken bir eliyle sandalyeyi gösteriyordu Wriothesley'e.
Wriothesley, bir süre onu baştan aşağı süzdü ve bu oldukça dikkat çekiyordu. Duruşunu dikleştirdi, saçını elleriyle geriye doğru taradı, derin bir sesle cevap verdi:
"Yok."
Neuvillette ise başını birkaç kez aşağı yukarı salladıktan sonra oturdu sandalyeye."Teşekkür ederim." dedikten sonra omzuna astığı lacivert çantasından, kapağında "Medeni Hukuk" yazılı olan oldukça kalın kitabını çıkardı ve masaya koydu. Ardından dosyasındaki notlarını da çıkarıp saçını topuz yaptı çalışırken rahatsız olmamak için.
"Demek hukuk, hm..." derken başını geriye doğru yatırıp Neuvilette'e gözünün kenarıyla bir bakış attı Wriothesley. Onun sesiyle bir anlığında dikkati dağılan Neuvillette, başını kaldırdı ve karşısındaki adama bakarak aşağı yukarı salladı başını: "Evet." diye cevap verirken parmağını okuduğu cümlenin ortalarında bir kelimenin üstüne koymuştu kaldığı yeri kaybetmemek için.
"Güzel bir bölüm, severim yani. Ben çok legal bir adam olduğum için hukukçuları çok severim. Hukuk okumayan birinin yüzüne bile bakamıyorum, o kadar seviyorum ki hepsinin yüzümün-" verdiği açıkla bir an duraksadı Wriothesley. "...başımın üstünde yeri var."
Wriothesley, konuşurken direkt olarak onun gözlerinin içine bakmaya başlamıştı. Dudakları arasından gergin bir kahkaha çıkmasını ise bir kalkan niyetine kullanmak istiyor gibiydi, şu an rezil olmak en son istediği şey bile değildi.
Onu dinlerken tek kaşını kaldıran Neuvillette, söylediklerini tam olarak algılamaya çalışıyor gibi görünüyordu. "Hukukçular olarak minnettarız o zaman." diyerek kısa bir cevap verdi ve önüne döndü tekrar, notlarını ve kitapta altını çizdiği bölümleri büyük bir dikkatle okurken kaleminin arkasını ısırmaktan kendini alıkoyması resmen imkansızdı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yağmur Kaçağı | WrioLette
ФанфикYaşadığı ülkenin en iyi üniversitelerinden birinde adli psikiyatri okumakta olan Wriothesley, kendisini hukuk fakültesinin gözdesine abayı yakmışken bulmuştu. _ _ _ 09.04.24 - 19.05.24 🥇 #wriolette - 15.03.25