7

183 11 4
                                    

Ömer üzerimde donup kalırken ben daha fazla ağlamaya başladım. Azad elini kaldırıp silahı Ömer'e doğrulttu ve bir el ateş etti. Ömer üzerimden geriye düşerken ben ellerimi olabildiğince kulaklarıma kapattım ve çığlık attım.

"Şerefini siktiğim, kalk lan ayağa!" Azad'ın sesine ayak sesleri karışırken bileklerimde hissettiğim elle irkilip yuvarlanarak yüz üstü döndüm.

"Al götür şunu, ben gelene kadar ölmesin" birileri içeri girip inleyen Ömer'i alıp götürürken arkalarından kapıyı da kapatmışlardı.

"Gule" Azad adımı söyleyip belimden tutarak beni yine sırt üstü çevirince gözlerimi açtım ve yüzüne baktım. Azad derin bir nefes alıp başını yukarı kaldırdı. Elleriyle yüzünü sıvazladıktan sonra yine bana baktı.

Omuzlarımdan tutup beni yatakta oturttuktan sonra kemeri çözdü. Ellerim serbest kaldığı gibi kollarımı Azad'ın boynuna sardım. Elleri anında belime sarılırken benimle beraber ayağa kalktı.

Düşmemek için bacaklarımı beline doladığımda bir eli bacağımı buldu. Başını boynuma koyup burnunu sürttü.

"Tamam, bir şey yok. Sakinleş" başımı iki yana sallayıp alnımı omzuna yasladım. Azad şakağıma dudaklarını bastırdıktan sonra odadan çıktı. Yüzümü boynuna saklayıp kollarımı boynuna daha sıkı sardım.

Evden çıktığımızda başımı yan çevirip gözlerimi açtım. Sabahın ilk saatleriydi muhtemelen. Azad yanına geldiğimiz arabanın kapısını açıp beni koltuğa bıraktı. Kapımı kapatıp arabanın önünden diğer tarafa geçip arabaya bindi.

Ben kemerimi takmaya çalışıyordum ama elim titrediği için yapamıyordum. Sıcak elini ellerimin üzerinde hissedince gözlerimi yüzüne çevirdim. Birkaç saniye bakıştıktan sonra kemeri takmak için aşağıya çevirdi bakışlarını. Kemeri takıp geri çekileceği sırada elimi tişörtünün dışarıda bıraktığı koluna atıp durdurdum.

Diğer elimi yanağına atıp kafamı hafifçe sola eğdim ve yüzüne yaklaştım. Yüzlerimiz iyice yaklaşınca durup gözlerine baktığımda o zaten bana bakıyordu. Azad aramızdaki birkaç santimlik mesafeyi kapatınca dudaklarımız birleşmişti.

Gözlerim anında kapanırken gözümden bir damla daha aktı. Elim yanağından boynuna kayarken onu kendime doğru çektim. İki dudağını da ağzıma alıp emdikten sonra hafif geri çekildim.

"Teşekkür ederim" dudaklarına doğru fısıldadığım kelimelerle gözlerini yumdu.

"Bana yazmasaydın ve ben bir şeylerin ters gittiğini anlamayıp geç kalsaydım -" devamını getirmeden alnını alnıma vurdu. Acımıştı ama şu an sorun edeceğim bir acı değildi.

"Azad, bizimkilere ne diyeceğiz?" dudakları yine dudaklarıma değdi ama hemen geri çekildi. Tamamen koltuğuna geçip arabayı çalıştırdı.

"Benim dairelerimden birine gideceğiz şimdi. Ben Oktay'a haber verdim, o da gelecekti de Diyarbakır'a gidip kendisi için oldukça değerli birini getirmeye gitmiş. Akşam gelip seni aldığımı söyleyecek annenle babana"

"Düğün günü kalkıp gece seninle kalmam -"

"Gülüm, hadi biraz dinlen. Düşünme artık" başımı aşağı yukarı sallayıp önüme döndüm. Dışarıyı izledikten birkaç dakika sonra aklıma gelen şeyle Azad'a döndüm.

"Ömer'i ne yapacaksın?" sorduğum soruyla kaşlarını çatıp bana döndü.

"Düşünme dedikçe daha çok düşünüyorsun Gule. Ayrıca hakkettiği neyse onu yapacağım" gözleri daha fazla konuşmamam için büyük harflerle beni uyarırken iyice koltuğa yaslandım.

Ağa İle Hayal Et Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin