Chapter_1 (HYUNJİN)

30 3 2
                                    

Tarih atalım :)

  Not: "ayin" dinsel bir tören, cenaze gibi ama yabancıların yaptığı (bildiğimkadarıyla) 

****

Seo Jay'in ani ölümü sadece kendisi için değil herkes için büyük bir şok olmuştu. Birkaç saniye önce çalışma odasında yeni kitabı Morg'un son bölümünün on beşinci kelimesine '-ki' ekini eklerken, bir saniye sonra cansız bedeni; siyah, deri ve oldukça tekerlekleri olan sandalyeden ayrılmıştı. Bilincini kaybederken, zihnindeki son düşüncesi trejik bir ölüm oldu. 

Cenazesine akrabaları ve sayılı arkadaşları geldi. Akrabalarından Hwang Hyunjin -yeğeni- Jay'in cenazesinde sarımsı kahverengi normalinden daha uzun olan paltosu olan bir adam fark etti.Adam kalabalıktan uzakta, bir ağacın gölgesinde duruyordu. Havanın sıcak olmasına rağmen paltosundaki bütün düğmeler bağlıydı. Adamın görüntüsü Hyunjin'in dikkatini çekince bir süre boyunca gözleri adamın üzerindeydi. Ardından, izlendiğini fark etmişcesine, adam arkasına döndü ve mezar taşlarının arasından geçip gözden kayboldu. 

Ayinden* sonra Hyunjin ve ailesi, kambur bir köprüden ve ormanın içinde kıvrılarak ilerleyen dar yoldan geçerek Jay'in evine geri döndü. Evin dev ve ağır kapıları açıktı adeta malikaneye hoşgeldiniz diyordu. 

Yemek odasına geldiklerinde karşılarındaki kapıyı gördü Hyunjin, küçükken kapının varlığından hiçkimsenin haberdar olmadığını hatta Jay'in bile kapıyı bilmediğini düşünmek onu iyi hissettiriyordu. Okuduğu hikayelerde ki gibi gizli bir geçide açılıyordu. Lanetli evler ve kayıp hazineler hakkında kendiside hikayeler uydururdu. Gizli koridor onun kaçış yoluydu adeta. Hayal ettiği kötü adamlar, birden ve gizemli bir biçimde ortadan kaybolduğunda çok şaşıracağını düşünürdü. Ama şimdi o kapı açıktı ve gizli koridordan sürekli olarak insanlar geçiyordu. 

Çay servisi yapıldı, içkiler ve şaraplar dağıtıldı ardından misafirlere gümüş tepsilerle sandviçler dağıtıldı. Hyunjin, bulundukları mekanı inceleyip değer biçmeye çalışan insanları seyretti. Kısık sesli konuşmaların gözde konusu vasiyetti. Jay insanlara ilham veren veya sevgisini gösteren bir adam değildi, bu yüzden kimse adamın servetinin kime kalacağını tahmin edemiyordu. Hyunjin, babasının kardeşi  Sung-ho'nun yaşlı gözlerindeki açgözlülüğün parıltısını gördü. Sung-ho, üzgün bir biçimde başıyla onaylayıp sıkıntılı bir ses tonuyla konuşurken, kimsenin kendisine bakmadığını düşünerek birkaç gümüş çatalı cebine attı. 

Hyunjin, Sung-ho'nun karısı olan keskin yüz hatlarına sahip Berly'den de hoşlanmıyordu. Kadın kalabalığın arasında geziniyor, dedikodu yapıyordu. Üzüntülü hali Hyunjin'e pek inandırıcı gelmiyordu. Ailenin kızları, Hyunjin'i görmezden gelmek için ellerinden geleni yapıyorlardı. İkizlerin ikiside en az anneleri ve babaları kadar kindar ve aksiydi. Kızıl saçlı Hyunjin, uzun boylu, beyefendi ve oldukça yakışıklı bir erkekti. İkizler ise sarışın ve tıknazdı, üzerlerindeki kıyafetler de şişmanlıklarını gizlemeye yetmiyordu. İkizleri öfkeli bakışları ve küçümser fısıltıları ile başbaşa bıraktı ve yürüyüşe çıktı. 

Amcasını çok severdi Hyunjin, zamanı oldukça okuldan sonra yol üstünde ona uğrardı. En son geldiği gibi ayaklarının dibindeki zemin ahşaptı ve cilası hala parlamaktaydı, evin çok yaşlı olduğunu belli eden küf kokusu yerine hoş bir koku vardı. Yılların birikimini belli eden bir kokuydu. Bu ahşap zeminler ve bu duvarlar çok şey yaşamıştı. Hyunjin malikane için sadece bir fısıltıdan ibaretti, bir an vardı, bir an yoktu. 

|SHERLOCK|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin