29

296 30 38
                                    

JeonJk: Jimin
Bahçeye gelir misin?
Biraz konuşalım
(12.36)
Özür dilerim Jimin
Gerçekten bu kadar kırılacağını düşünmemiştim
(13.12)
Neden bakmıyorsun?
Peki, ben gelirim o zaman.
(13.45)

🐥🫀🐰

Jungkook, Jimin'in sınıfına girdiğinde gözüyle bütün sınıfı taradı. Arka sırada, kafasını sıraya yaslamış olan sarışını görünce, yanına adımladı.

Dün gece Jimin'in ne denli kırılmış olabileceğini düşünmüştü ve sonunda samimi bir özür dilemeye karar vermişti.

Jimin'in sırasının başında durup, bir süre kafasını kaldırmasını beklese de, Jimin hiçbir şekilde kaldırmıyordu kafasını. Bekleyerek bir şey elde edemeyeceğini fark edince, elini sarı tutamların arasına koyup, Jimin'in kulağına eğildi.

"Hey, Jimin-shii. Uyuyor musun?"

Jimin'den bir tepki gelmese de, uyumadığı anlamıştı çünkü kesik kesik nefesi geliyordu.

"Jimin, kafanı kaldırır mısın?"

Jimin bir hareket göstermediğinde, omuzlarından tutup kafasını kaldırdı Jungkook. Jimin zorla kaldırdığı yüzüne baktığında, kıpkırmızı olduğunu görmüştü.

Ağlamaktan nefessiz kalmıştı Jimin. Eliyle sürekli karnına baskı yapıyordu ve Jungkook bıraksa önündeki sıraya yığılacaktı.

"Jimin! Jimin kalk! N'oldu böyle?!"

Jungkook, Jimin'in kolunu tutup ayağa kaldırmaya çalışırken, bütün sınıf sessizce ikiliyi izliyordu. Jimin'in hali pekte umurlarında değildi. Asıl umursadıkları okulun belkide en popüler çocuğunun bu çocukla ne işi olduğuydu.

Jungkook, Jimin'in kafasını bacaklarına yaslayıp, telefonunu çıkartarak Taehyung'a mesaj atmıştı. Daha sonra kucağına aldığı çocukla koşar adımlarla okuldan çıktı.

Hastaneye ulaştığında, beklemeden direkt içeri girdi. Yanına gelen hemşirelerin getirdiği sedyeye Jimin'i uzandırıp, sürüklenmesine yardımcı oldu.

Muayene etmek için odaya alındığında, kapının dışındaki koltuğa oturmuştu.

"Jungkook!"

Kapıdan gelen sesle, yavaşça kafasını çevirdi sadece. Taehyung nefes nefese içeri girip, Jungkook'un dibine geldi. Gerçekten hiç durmamaya koşmuş gibi duruyordu.

"Noldu!? Jimin nerede?!"

Bağırarak konuştuğunda, eliyle Jimin'in az önce girdiği odayı gösterdi Jungkook.

"Ne olduğunu bilmiyorum. Konuşmak için sınıfına gitmiştim, sırada bayılacak gibi yatıyordu. Bende hemen getirdim."

Taehyung hali kalmamış gibi Jungkook'un yanına çöktü. Jungkook, Taehyung için Jimin'in ne kadar değerli olduğu daha iyi anlamıştı.

Çünkü Taehyung tam anlamıyla perişandı.

Hiç konuşmadan karşılarındaki duvarı izliyordu ikiside. Taehyung kısaca Jungkook'a bakıp, geri önüne döndü.

Yarım saat sonra dışarı çıkan doktor ile ikiside ayağa fırlamıştı.

"Park Jimin'in arkadaşları mısınız?"

"Evet, evet biziz."

"Ne zamandır ilaç kullanıyor?"

Doktorun sorduğu soruyla, anlamazca kaşlarını çatmıştı Taehyung. Jungkook herhangi bir şey bilmediği için sadece Taehyung'un konuşmasını bekliyordu.

"Ne ilacı?"

"Kanında fazla oranda ilaç var. Ağrı kesiciyi biraz abartmış olmalı."

Taehyung yüzünü acıyla buruşturmuştu. Jimin'in bu kadar ağrı kesici ilaç içecek kadar ağrısı olduğunu düşününce canı acımıştı.

Jungkook'un hissettiği suçluluk bütün vücuduna ağrı yapmaya başlamıştı. Doktor görebileceklerini söyleyince, koşar adımlarla Jimin'in kaldığı odaya gitmişlerdi.

Yüzündeki bütün kan çekilmişti, kolundaki serumla güçsüzce yatıyordu sarışın olan. Çıtlarını çıkarmadan oturmuştu ikiside.

Gözlerini hiç ayırmadan Jimin'i izliyordu Jungkook. Taehyung ise Jungkook'u.

Sessizlik içinde yarım saat geçirmişlerdi. Kimsenin konuşmaya gücü yetmiyordu.

"Jungkook."

Taehyung'un sessizce fısıldamasıyla, çekinerek ona baktı Jungkook. Gözleri iki saniyeden fazla bakamıyordu Taehyung'a.

"E-efendim."

"Gitsene."

"Ne?"

Ayağa kalktı Taehyung. Çocukluğunu birlikte geçirdiği bu çocuğa hiçbir zaman böyle bakmamıştı.

"Git Jungkook. Etrafında gezip umut verme ona. Ben...nasıl yapacağım bilmiyorum ama, bir şekilde senden vazgeçmesini sağlayacağım. Uyanmadan, git."

Karmakarışık bir surat ifadesiyle ayağa kalktı Jungkook. Jimin'in kendisinden vazgeçttiği düşüncesi içinde bir yerlerde canını sıkmıştı. Yine de doğru olan buydu.

Peki neden bunu istemiyordu?

Dışarı çıkarken, evine giderken, yatağına girerken, gece yarısı kapalı gözleriyle yatağında uzanırken bile aklında Jimin vardı.

Ona aşık olan biriyle arkadaş olamazdı. Aşıkta değildi. Peki neden Jimin'in yanında olmak istiyordu.

Düşünmekten ağrıyan başıyla uykuya dalarken, yarın okula gitmemeye karar vermişti. Evde kalmalı ve daha çok düşünmeliydi.

Karmakarışık olmuş düşüncelerini toparlamalı, ve öyle çıkmalıydı Jimin'in karşısına. Aksi takdirde, ikisinin de üzüleceğini biliyordu.

🍷

Bugün hem ağladım hem güldüm hem düşündüm hem eğlendim o yüzden karmakarışık bir kafayla yazılmış bir bölüm

Çokta şey yapmayın

İn Love~JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin