oy verin la
iyi okumalar⛓️⛓️
~~~~
"Sana da merhaba, Hyunjin." kısa bir an nefes alamadım. Boş boş yüzüne bakınca güldü. Şu an ne yaşadığımı bilmiyordum.
"Merhaba?" adını sormadım. Bildiğimi biliyor muydu, yoksa sormamı mı bekledi emin olamadım. "Chan ben." bakışlarında ne olduğunu yine anlayamıyordum. Ama beni, hatta ortamı geren bir şey vardı.
"Memnun oldum demeliyim sanırım." sessizce mırıldandım. Gülerek karşılık verdi. "Pek memnun olmuş gibi değilsin. Varlığım seni neden bu kadar rahatsız etti?" kaşlarımın çatılışını büyük bir keyifle izledi. Normalde tanıdığım Chan'la konuşmuyordum şu an.
"Jeongin yüzünden mi, ya da Seungmin?" "Arkadaşlarımın konuyla alakasını anlayamadım." ona karşı bu kadar mesafeli olmak benim de beklediğim bir şey değildi.
"Arkadaşların mı? Daha bir iki ay öncesine kadar seni bir kere onların yanında görmedim. Arkadaş oldun mu hemen gerçekten?" bakışlarında muzip parıltılar belirdi. "O halde benimle de çabucak arkadaş olursun?" benimle arkadaş olmak istemesi, şu an gerçeklik algımı ciddi anlamda sarsmıştı.
Chan saçma bir anda ilişki yapmak isteyebilirdi ama arkadaş konusunda aynı rahatlığa sahip değildi. Etrafında çok insan sevmezdi. Sosyaldi ama kalabalıktan sıyrılmayı iyi bilirdi.
"Tam olarak amacını anlayamadım," tamamen içgüdüsel ve biraz da sinirin etkisiyle sesim tersti. "Ve hayır, herkesle çabucak arkadaş olmuyorum. Kimin iyi niyetli kimin art niyetli olduğunu iyi anlarım." tavrımdaki ima açık açık onun niyetine güvenmediğimi söylese de alınmadı. Garip davranıyordu. Bugüne kadar kimseyle böyle konuştuğuna şahit olmamıştım.
"Benim hakkımda ne düşünüyorsun, kötü niyetli miyim?" gerçekten meraklı görünse de cevabı bile bile sorduğunu biliyordum. Benimle oynuyordu. "Bu konuda kesin bir karara varmak için erken bence. Ama tanımak konusunda istekli olduğumu söyleyemem." neden böyle konuştuğumu bile bilmiyordum. Sadece beni bir şekilde sinirlendirmeyi başarmıştı. Sağlıklı cümle kurduğumdan bile emin değildim.
"Özel bir sebebi yok mu bu tavrının?" sesindeki ima anında tetiklerken kaşlarımı çattım. "Ne gibi bir sebepten bahsediyoruz?" güldü. Oldukça rahatsız edici güldü.
"Bilmem belki elde etme hissi geldiğinde tanışmak istemiyorsundur?" kaşlarım mümkünmüş gibi daha çok çatılırken sakinleşmeye çalıştım. Bazı şeyleri farkında olduğu açıktı.
Senin kendisini izlediğini iyi biliyor, dedi içimdeki ses. Beklediğim bir şey asla olmadığı için salağa yatmayı tercih ettim. Önce beni sinirlendirmiş, sonra da konuyu istediği yere çekmişti. Güzel manipülasyon.
"Açıkçası insanları elde edip bırakmalık eşya gözüyle görmüyorum. Ne ima ediyorsan gizli gizli söylemene gerek yok. Rahatsız olacağım bir konu değil bu!" tebessüm etti. Oyununu anlamam hoşuna gitti belki de. Ya da ben kafamda öyle kurdum.
"Öyle diyorsan..." açık kapı bırakarak konuşması tadımı kaçırsa da bozuntuya vermedim. "Öyle," ayağa kalktım. "Başka bir şey yoksa biriyle buluşacağım." cevap vermesini beklemedim. Kimseyle buluşacağım yoktu ama bunu bilmesini de istemedim.
Eli yanından geçerken kolumu bulduğunda içimde yaşadığım cringe koması ayrı boyuttaydı. "Böyle hareketlere hala düşüyorlar mı?" ne dediğimi anlamak istercesine baktığında gözleri eline kaydı. Yüzünde kafa atma isteğimi tetikleyen bir ifade oluştu.
"Aslında cevap vermemi beklemediğin için seslendiğimde durmayacağını tahmin etmiştim. Komik görünüyor gerçekten." benimle muhabbet etme çabası başka zaman olsa belki mutlu ederdi. Ama ben rahatsız oldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
looking at me | hyunchan
FanfictionI cannot breathe without you be right by my side.