0.8

497 49 3
                                    

Jungkook'tan gelen mesajla beraber sessizce kapıyı açtığımda karşımda serseri gibi dikilmiş bana bakıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Jungkook'tan gelen mesajla beraber sessizce kapıyı açtığımda karşımda serseri gibi dikilmiş bana bakıyordu. Tuhaf bakışlarımı fark ettiğinde üstünü düzeltmeye başladı. O hala kapıda beklerken ceketini tutup onu içeri çektiğimde çocuk gibi baktı etrafa.

"sarhoş musun sen?" yanına yaklaşıp onu kokladığımda alkol kokusundan suratımı ekşitmiştim.

Kapıyı kapatıp jungkook'u mutfağa sürükledim. Çocuk gibi onun çekiştirmeme izin verirken sandalyeye oturup öylece bana baktığında derin bir nefes aldım. "Eee jungkook?" omuz silkti, "sarhoş değilim."

"onu mu sordum?" dudaklarını büzüp suratıma öküz gibi baktığında yanındaki sandalyeye oturdum. "Neyin var diye soruyorum, sarhoş olsan daha iyi olabilirdi." söylediğim şeyle sırıttı. "özel konularıma girmen pek iyi değil sanki, ha?" gözlerimi devirip arkama yaslandım. "Eskiden böyle değildin." dediğimde duraksamış gibiydi. Sanırım bunu pek yerinde söylememiştim. "evet, değildim."

"ben her şeyini anlatırdın anlamında söyledim Jeon, asla onu ima etmeyeceğimi biliyorsun." gözlerini bana bile çevirmeden yerdeki parkeleri inceleyerek konuştu, "sadece eski olan her şey bana hatalarımı hatırlatıyor, senlik bir sorun yok." suratıma bakmıyordu çünkü ona üzüldüğümü anlarsa ağlardı, birinin ona böyle bakmasından nefret ederdi çünkü onu güçsüz kılan şey buydu.

"Senlik bir sorun da yok jungkook, olanı değiştiremeyiz." birkaç saniye boyunca aramızdaki sessizlikten sonra kendini toparlamış gibi ayaklandı. "şu aptal jennie'yi kaldıralım da bize yemek yapsın."

bende ayaklanıp kolunu tuttuğumda suratında jennie'ye yapacağı sinsi planın düşüncesiyle oluşan bir gülüş vardı. "bu saatte kızı rahatsız etme." omuz silkti ve yürümeye devam etti, benim tutuşum onu ne kadar engelleyebilirse tabii.

Işığı bir anda açmasıyla luca'nın yerinden sıçraması bir olmuştu. "onu korkuttun, gerizekalı." kaşlarını çattığında onu umursamadan luca'yı kucağıma aldım. "bunu da mı getirdin?" bu sefer kaşlarımı çatan ben olmuştum, kedilerden pek haz etmediğini biliyordum.

Luca'yı kollarımın arasına alıp jungkook'a uzattığımda iğrentiyle geri çekiliyordu, "çek şunu lalisa, hadi ama!" kıkırdamamla beraber devam ettim, "bir kere seversen anlaşırız." üzerine geldiğim için sırtı duvara yaslanmıştı ve artık başka şansı da yoktu. "alerjim var diyorum her seferinde, hadi ama!"

"shh!" sesi fazla yüksek çıktığında sessiz olmasını söyleyerek luca'yı tekrar suratıyla aynı hizaya getirdiğimde hapşırığını tutmak için savaş veriyor gibiydi. "Çek şunu." dedi, bu sefer fazla ciddi gibiydi. "Çok mızmızsın." dedim luca'yı kollarımın arasına alarak. "luca bu muameleyi hak etmiyor." söylediğim şeye dudağının kenarıyla güldü. Kolumu sertçe tutup beni duvarla arasına alan o olduğunda gülümsemesi genişlemişti.

"çocuk var." dedim luca'yı göstererek, ama jungkook'un yakınlığıyla luca da kollarımın arasından kaçıp gitmişti. "jennie-" dedim sadece, beni bölmüştü. "Siktir et jennie'yi."

"sevişmeyecektik." dedim yine, yine kesti sözümü. "Sevişeceğiz demedim." kaşlarım çatılmıştı, ne yapmaya çalıştığını anlamıyordum. Dudaklarıma eğilip kendi dudaklarını sürttüğünde nefes almayı unutmuş gibiydim. Bunun daha kötüsünü her gece yaşarken bu niye böyle hissettirmişti?

Dudaklarını dudaklarıma bastırdığında karşılık vermemek için dayanmaya çalışıyordum ama kemikli elleri belimde dolanırken ona yükselmemek zor değil, imkansızdı. Onun sert öpücüğüne aynı şekilde karşılık verdiğimde vücudunu benimkine bastırıp aramızdaki mesafeyi daha da azaltmıştı.

Elleri bedenimin her yerinde dolaşırken tişörtünü çıkarmak için dudaklarımızı ayıracağım sırada buna izin vermemiş, ensemden tutup daha da bastırmıştı dudaklarımı kendi dudaklarına. 

Her şey tıkırında giderken bir anda bedenini tamamen üzerimden çekmişti, devam etmek için tişörtünün yakalarından tutup onu kendime çekmeye çalışsam da işe yaramamıştı. "jungkook." diyebildim fısıldayarak. "sonra lalisa." dedi.

Neydi bu? defalarca kez öpüştüğümüz halde neden ilk defa böyle hissettiğimi bilmiyordum. Belki de jungkook'un saçma tavırlarından dolayıydı. O umursamazca salona giderken dağılmış rujumu tamamen sildim. Her zamanki gibi öpüştükten sonra onunla sevişmek için can atmıyordum, çünkü jungkook'un istediği de bu değildi. Salona gidip uyuklamak istiyordum, yoksa bu gece uzun sürecekti.

Boş koltuğa yayıldığımda, gözlerimi kapatıp açtığım gibi kollarının arasında olduğum jungkook'un suratı yine karşımdaydı.





oy siniri 35 bebisler
daha aktif tutmaya calisicam bu kitabi

anemioa , liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin