1.3

138 19 2
                                    









Jungkook kampüsün bahçesinde oturmuş, şapkasıyla suratını kapattığı zannederken etrafına bakınıyordu ki Roseanne onu fark edip yanına yerleşene kadar. "Vay canına, lalisa üç gündür kampüse gelmiyor, sen de olağan bir şekilde her gün derslerine geliyorsun. Rolleri değişmediğinize göre bu onu görmek için değilde ne?"

"Lalisa'yı görmek istediğim falan yok Roseanne, saçma sapan konuşma." roseanne dudaklarını büzdü ve jungkook'un içeçceğini alıp birkaç yudum aldı. "Görmek istemiyorsan sıkıntı daha büyüktür, ama ne için burada olduğunu zaten herkes biliyor."

jungkook şapkasını çıkartıp derin bir nefes aldı, "Neyi biliyorlar roseanne?"

"lalisa'yı görmek için buradasın." jungkook sinirle sırıttı, "aynen akıl küpü, biliyorsun sen her şeyi."

Roseanne susup içeçeği içmeye devam ettiğinde jungkook sessizliği bozdu. "o niye gelmiyor?" roseanne bu ikiliyi karşılaştırmak için ufak bir yalan söylemekten kaçınmadı. "Hastanedeydi, evde dinleniyor şimdi." doğru yalanı söylemişti, bu jungkook'u endişelendirmeye yetmişti.

"neyi var? tek mi bıraktın evde?"

"vertigosu vardı biliyorsun, atakları çoğaldı, ve evet tek." Jungkook dudaklarını birbirine bastırdı, "atakları derken, ayda bir oluyordu o anca." Roseanne ayaklandı, "oluyor işte, bilmiyorum artık. Sana son dersinde iyi şanslar kook." jungkook tekrar konuştu roseanne'nin arkasından, "kızın yanında dursana kampüste dolanmak yerine."

Roseanne ise duymamış gibi yapıp sırıtıyordu. "elimde satılık köprü var istersen jungkook." kendi kendisine konuştuğunda yanına jimin gelmişti. "Ee, işe yaradı mı?" dedi. Evet, bu ikisinin önceden planladığı bir şeydi. "Şimdilik işe yaramış gibi gözüküyor."

"bir kahve içeriz o zaman?" roseanna yalandan bir sırıtmayla jimin'e döndü. "Alakayı çözemedim ama olur canım."




Lalisa kapının iki kez üstüste çalınmasıyla saçındaki tokaları çıkartıp etrafa atarak bağırdı, "geliyorum!" nihayet saçındaki renkli tokaları çıkartıp kapıyı açtığında yerde bir poşet vardı. Kaşlarını çatıp etrafına baktığında kimseyi görememişti, eğilip poşeti aldı ve üstündeki nota baktı.

'yanında olamadığım için kusura bakma, iyileşiceksin biliyorum! park roseanne öpücük.'

"bu ne amına koyayım?" Lalisa poşetin içine baktığında bir sürü ilaç ve sevdiği abur cuburları görmüştü. Karşıdaki kapının açılmasıyla irkilerek bağıran erkek sesini duydu lalisa. Kapıyı açan kadın, koridora boş boş bakışlar atarken saçma sapan ağız burun hareketleri yapıyordu. Kadının kendisine bakmasıyla gülümsedi ve kapıyı ittirdi lalisa. "Ne yapıyorsunuz siz duvarın arkasında? sapık mısınız?!"

Duyduğu sesle kapıyı geri açtığında jungkook'u görmeyi beklememişti. "Hanımefendi 60 yaşındaki bir kadına niye sapıklık yapayım?"

Lalisa olayı izlerken bile ciddi surat ifadesini korumaya çalışıyordu. "Siktir git gözüm görmesin seni bu binan-" kadının eşinin sesini duyunca lalisa müdahe etmeden duramadı.

"Bayan kim, jungkook benim arkadaşım. Beni korkutmaya çalışacaktı ki size denk gelmiş, kusura bakmayın." Jungkook mahçup bakışlarıyla arkasına döndüğünde kadın yine çemkirdi. "Kızım sen de niye başta salak gibi sırıtıyorsun yüzüme?"

"bilmiyorum, yani bilmiyordum. İyi günler size." Kadın dik dik jungkook'a bakarken en sonunda asansöre binip gitmişti. Lalisa kapıyı kapatacakken jungkook kapının arasına ayağını koyduğunda bakışları ona çevirildi.

"iyi misin?" dedi jungkook ama lalisa'yı incelediğinde hiçte hasta gibi görünmüyordu. "İyiyim, sağol."

Lalisa tekrar kapıyı kapatmaya çalıştığında jungkook'un bacağını fark etmeden kapıyı fazlasıyla sert ittiğinde jungkook'un acıyla inlemesi bir olmuştu. Lalisa kapıyı geri açtı, "Abartma." dedi sakince. Jungkook bu lafının üstüne gerçekten sessizleşmişti, rol kesiyordu. "Roseanne hastaneden geldiğini söyledi, bunları bırakmamı istemişti, ondan buradayım."

"ne hastanesi ya? kaç gündür evdeyim ben."

Jungkook kaşlarını çatıp etrafına bakındı, "yalan söyledi o zaman." lalisa ona anlamsız bakışlar attığında jungkook devam etti. "konuşmamız için."

"İyi, görüşürüz o zaman." Bu sefer lalisa'nın kapıyı kapatmasına izin vermeden içeri girdi. "Konuşalım bari." birde utanmadan kapıyı kapattığında lalisa sakin olmaya çalışarak nefes aldı. "Hayatının bir parçası olmasını istemediğin biriyle ne konuşabilirsin?"

jungkook gözlerini kaçırdı, "sinirliydim, doğru olacağını sandım."

"senin ani kararların yüzünden ben niye kırılıyorum jungkook? madem konuşmak istemiyordun niye kapıma geldin beni düşündün, niye birden karşıma geçmiş konuşalım diyorsun?" lalisa gözlerinin dolmasıyla ağlamamak için sustu.

"Bilmiyorum, ben böyle olacağını tahmin etmedim, özür dilerim." lalisa'ya yaklaştığında geri çekildi. "Çocuk oyuncağı mı sanıyorsun? hayatındaki kız kimse git onunla ilgilen. Siktir git evimden."

Sesinin titremesini duyurmamaya çalışsa da işe yaramamıştı, gözlerindeki yaşları tutamamıştı. "Kimse yok hayatımda, yalan söyledim. Özür dilerim, gerçekten."

jungkook'un göğüsüne bir yumruk attığında jungkook gözlerini yumdu, "kendini iyi hissetmek için beni kırmaktan çekinmedin." diğerini de vurduğunda devam etti, "Hayatında biri olduğunu düşündüğümde ne kadar suçlu hissettim haberin var mı?" diğerini de vurduğunda gözyaşları döküldü. "Bu kadar değersiz hissettirdiğinden haberin mi? Sadece seks oyuncağınmış gibi hissettim."

Tekrar vuracakkan jungkook lalisa'nın bileklerini tuttu, "ben iki yıldır ne hissettim sen biliyorsun musun? Ne zaman senin umrunda oldu benim duygularım? sana siktiri çekince mi?"

Lalisa söylediği şeyle bileklerini çektiğinde jungkook bırakmamıştı, "cevap versene, ne hissediyorsun bana?" Lalisa tekrar kendini geri çekmeye çalıştığında jungkook yine bırakmadı. "sen iğrençsin." dedi sadece.

"napıyorum?" dedi bağırarak. Lalisa kendini kasmayı bırakıp tamamen gözyaşlarına boğulduğunda jungkook bileklerindeki ellerini gevşetti. "ağzından çıkacak iki sözü bekliyorum lalisa, bana bir kere seni seviyorum demen için."

"bana bu kadar iğrenç davranan birini sevmeyi kabul edemiyorumdur belki." jungkook kızın omuzlarından tutup arkasındaki portmantonun boşluğuna oturttu, önüne eğildi. "söyledin." dedi sadece.

"neyi söyledim?" dedi lalisa anlamayarak. "beni sevdiğini." lalisa sinirle sırıttığında jungkook onun gözyaşlarını silmek için yeltendiğinde elini itti. "Gider misin?" dedi sakince. "hayır, adam akıllı konuşana kadar hiçbir yere gitmeyeceğim."

"jungkook sen beni hayatında istemedin, şimdi ne için çabalıyorsun? git ve senden daha fazla nefret etmememi sağla." Jungkook ayağa kalktı, lalisa'nın şu an gerçekten kendisiyle konuşmak istemediğini fark edebilmişti.

"gidiyorum, ama yine konuşacağız, tamam mı?" lalisa gözlerini kırparak onu onayladığında jungkook evden çıkmıştı. Onun çıkmasıyla gözyaşlarını koyverip bağırarak ağlamaya başlayınca jungkook kapının diğer tarafından bağırdı.

"Benim için ağlarsan kendimi kapının önüne asarım, anlaşıldı mı?" lalisa ister istemez gülümsediğinde burnunu çekti, "defol."





şu kitabı yayınlandığımdan beri aynı konuyu farklı senaryolarla yazan bir suru kisi goruyorum ama aktif olmadigim icin hic ugrasmak istemiyorum konu bana ait demiyorum ama yazdıgım sahneleri de aynı konuya aynı kitaba uyarlamayın bir zahmet

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 02 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

anemioa , liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin