Sürprizzzz!!! Canlarım şimdiden söyleyeyim çok sık bölüm atamayacağım ama iki hikayeye de devam edeceğim.
İyi okumalar...
''Afra Hanım, Hakan Bey bunları imzalamanızı istedi. Bir de bugün saat 11.30'da firayla toplantınız var.''
''Tamamdır. Dosyaları bırakıp çıkabilirsin.''
Asistanım Melike her sabahki gibi bana bilgi verip gitmişti. Hemen Hakan'ın gönderdiği dosyaları imzaladım. Saat 09.00 olduğu için toplantıya yetişmek gibi bir derdim de -ilk defa- yoktu. Sakinlikle odada olan telefonla Melikeyi aradım ve olmazsa olmazım olan sabah kahvemi istedim. Kahvem gelince elinden alıp dünyanın en güzel manzarasının karşısına oturdum. Şirketim İzmir'in denize bakan bir kısmında bulunuyordu. Güneş tepedeydi ve ışığı denize vuruyordu. Bu manzarayı saatlerce izleyebileceğimi düşünürken telefonum çaldı.
''Aytaç'' Arıyor...
''Ciddi misin ya!'' Yine söylenerek telefonu açtım.
''Efendim Aytaç''
''Naber Kızıl?''
''Aytaç bir saatlik keyif yapayım dedim içine ettin gerçekten. Ne oldu?''
''Aman. seninle de iki çift laf edilmiyor. Neyse direk konuya giriyorum. Senin maçı erteledik.''
''Niye? Ne bahane buldular yine?''
''Oyuncuları rahatsızlanmış güya.''
''Kızıldan korkuyoruz demiyorlar da... Ne zamana ertelediniz peki?''
''Şey... 1 ay sonraya.''
''Anlamadım! Ne bir ayı ya? Ben o ringe çıkmak için kaç gecemi gündüzüme katıyorum onların haberi var mı?''
''Ya doğru diyorsun da ne yapalım işte? Sen paranın yattığına bak, gerisini boşver''
''Aytaç benim derdim para mı sence? Oğlum şirketim var benim, şirketim. Ne yapayım ben o kadar parayı?''
''Ay haspam. Gözüme soktun iyice şirketi.''
''Aytaç ben bu aralar duvara resim yapmaya merak saldım biliyor musun?''
''Nasıl yani?''
''Böyle senin yüzünün resmi duvarda yani, öyle düşün.''
''Kızıl Hanım, sizden binlerce kez özür diliyor ve affınıza sığınıyorum. İyi günler efendim.'' deyip telefonu yüzüme kapattı.''Böyle adam olacaksınız işte Aytaç Bey''
Bu arada size kendimi tanıtayım: Ben Afra Efken Ateşoğlu. Aslen bir boksörüm ama bunun yanında babamdan bana miras kalan Ateşoğlu Holding'in başkanı ve sahibiyim. Şu an bence Türkiye'nin en güzel şehri olan İzmirde yaşıyorum. Buradan bu yaşıma kadar -23 yaşındayım- asla gitmeyi düşünmedim ve sanırım düşünmem de.
Ben aslında düzen insanıyımdır. Neredeyse her işim bir düzen ve program üzerinedir. Siz buna ne kadar düz ve sıkıcı bir hayat benim için çok çalkantılı geçiyor, yani sanırım kısmen öyle.
Şu şekilde; Sabah 06.00'da uyanıyorum, 07.00'a kadar yürüyüş ve koşu yapıyorum, 07.30'da şirkete geliyorum, kahvaltımı şirkette yapıyorum, 09.00'da Melike günlük işleri söyleyip kahvemi getiriyor ve toz oluyor, yaklaşık 1 saat manzarayı izleyip tekrar ve tekrar mest oluyorum, sonrasında saat 16.00'da şirketten çıkıp spor salonuna gidiyorum, 20.00'a kadar antrenman yapıyorum, ardından da evime geliyor, yemeğimi yiyor ve saat 23.00'da uyuyorum.
İşte böyle... Yani kısacası robot gibi bir şeye dönüşmüş olabilirim
🌘🌘🌘
Şimdilik bu kadar. en yakın zamanda görüşmek dileğiyle...
-GECE kaçar...