♫ Zakkum - AnasonHer bölüm için uyarı vermek istemiyorum, spoiler vermişim gibi hissediyorum.
•
Hassas olanlar okumasınlar direkt fici bıraksınlar. Yazarken hiçbir şeyden çekinmeyip olduğu gibi yansıtacağım, açık olacağım çoğu zaman, kısıtlanmak istemiyorum.
•
Her seferinde haber vermek de istemiyorum siz hazırlıklı olarak okuyun fici.*******
Fahişe bedenim, korumacı ruhum ve yanımdaki küçük bedenle bir otel odasındaydık.
Yatağa uzanmış, onun bugünkü banyosunu yapmasını bekliyordum. İçeri girerken kapıyı kilitlemişti. Farkındaydım bu durum onu pekte sevindirmişti. Kimse yanına gidemeyecekti, güvende ve bedeni bakışlar altında değildi. Çocuktu işte ama farklıydı, kabusları gece odasına girecek vampir değil de yabancı eller altında kalacak olmasıydı. Bedeni küçüktü de kafasındakiler onunla yaşıt değildi. Ama Jungkook yine de çocuktu işte.
Kazandığım para bile şimdi değer kazanmış gibi hissediyordum. En azından dışarı çıkınca mutlu edeceğim biri vardı yanımda. Neşeli ve ne görürse görsün hala tertemiz olan, içten gülebilen biri vardı. O kadar basit şeylere mutlu olabiliyordu ki, banyodan çıkıp giyinmek için olan bölüme geçerken bir zıplaya zıplaya gitmişti. Benim gözlerimi kapatmamı istemeyecek ve telaşa düşmeyecekti. Kendiyle baş başa olmak bile çok mutlu ediyordu.
Gerçi daha tertemiz bir çocuktu, düz düşünceler ve keyifsiz haller ona bir dünya kadar uzaktı. Tabi bir dokunuş kadar da yakındı.
Hala yatakta uzanıp boş boş etrafıma bakınırken gelen adım sesleriyle bakışlarım karşımda, bana doğru gelen bedene döndü. Elindeki havluyla saçlarını kurutuyordu ve bakışları benim üzerimdeydi. Ağır adımlarla gelip yatağın ucuna oturduğunda bakışlarım onun baktığı camdan dışarısına kaydı. En üst kattaydık ve şehrin manzarası tek kelimeyle fevkaladeydi. Bir süre sessizce manzarayı izledikten sonra tekrar havluyla saçlarını karıştırarak kurutmaya çalışırken sesi kulaklarıma ilişti. "Neden yataklar ayrı değil hyung?" Bir bana bir yanımdaki yastığa bakarken bakışlarımı camdan ayırmadan omuz silktim.
"Üst katta olmak istedim. Bu katlardaki odaların çoğu böyle. Diğerleri de doluydu." Açıklamamı büyük bir sakinlikle yapıp yanımdaki komodinin üzerine bıraktığım sigara paketini ve çakmağı alarak yattığım yerden doğrulup ayaklarımı yataktan sarkıtarak bir hamlede oturur pozisyona geldim. "Sana çift kişilik yatağında iyi uykular." Kocaman gözleriyle beni izlerken ben ayaklanıp bir duvarı boydan boya camla kaplı olan yerden düz ilerleyerek balkonunun sürgülü kapısını açarak oradaki koltuklardan en cazip gelenine yerleştim. Gelirken aldığım içkileri dizmiştim.
Sigara paketimin ilk dalını ateşlerken bakışlarım denize yansıyan şehir ışıklarında geziyordu. Hoş bir görüntüydü ve bunu görmek biraz olsun iyi hissettirmişti. Paranın gözünü seveyim! Yokluğu nasıl da koyuyordu adama. Düşüncelerime birlikte sırıttım. Parmaklarım arasındaki sigarada gezindirdim bakışlarımı. Az çalmıyordum altına yattıklarımın paketini. Önceden mal mal bakıyordum onlara, acaba gönüllerinden ne kopacak diye. Şimdi onlar kedinin ciğere baktığı gibi acaba paraları yetecek mi diye yiyorlardı kendilerini.
Hayır, bununla övünmüyorum. Ama yine de bana zamanında en azından bunu söyleyen, ne yapacağımı adam gibi gösteren biri olmalıydı diye düşünmeden de edemiyorum çünkü zorla sokulduğum ve çıkmayacağım bu yolda bari bir şeyleri yaşarken iki katı acı çekmezdim. En azından her şeyi deneyimleyerek öğrenmezdim, izleri geçmiyordu çünkü.