1.Bölüm VD "ÇIKMAZLAR"

4K 202 38
                                    

Vezir' in Düşüşü

Bölüm şarkıları: Drama köprüsü_Haramiler


Bölüm 1

"Olmaz! Olmaz komutanım. Ablam o benim." Çırpındı. Genç asker çırpındı. Ablası için. Ailesi için. Ona zarar gelmesin diye.

Ama komutan netti. Ona da emir üstlerinden gelmişti. İstemezdi elbet oğlu gibi sevdiği bu askerin gözleri önünde ölmeden mezara girmesini. Yine de önce vatan. "Emir emirdir asker. Ana baba kardeş dinlemez. Önce vatan." Dedi.

Gözlerindeki cenaze ile baktı yarbaya. "O zaman unutmayın Yarbayım. Ablamın tehlikede olduğunu hissettiğim an bile duvar olurum önüne. Gerekirse askerliğimi yakarım ama ablama zarar gelmesine izin vermem."

Yarbay anlıyordu. Anlıyordu da operasyona engel olamazdı. "Kılına zarar gelmesin diye neler yapabileceğimi biliyorsun Başçavuş. Karşındakini tanımıyor gibi konuşma!" diye uyardı. Kendi kızı gibi korurdu. "Çıkabilirsin asker." Dedi ve masasına geri oturdu.

Başçavuş selamını verip sert adımlarla odayı terk etti. Kapıyı dahi çarpmıştı. Normalde olsa yarbay onu bu hareketten sürgün dahi edebilirdi. Sessiz kaldı. Öfkesini görmezden geldi. Çünkü o andan sonra bir asker gibi değil, abi gibi düşündü.

Çavuş ise sert adımları ile askeriyeyi inletti. Onu gören selam verecek gibi oluyordu. Sonra ise geri adım atıp yollarını değiştiriyorlardı. Üzgündü. Öyle üzgündü ki elinden bunun için bir şey gelmediğinden dokunsan patlayacak bir bomba gibiydi.

Askeriyenin bahçesinden geçerken tim arkadaşları çardakta oturup muhabbet ediyorlardı. İçlerinden biri onu gördü. Arkasından seslendi. Ama o duymadı. İçindeki öfkeli kurdu zapt etmeye çalışırken dış dünyaya kapalıydı.

Tim kendi arasında konuştu.

"Lan bu niye öfkeli buzağı gibi?" dedi Ankaralı.

"Boğa o Ankara bebesi." Dedi fişek ve arkadaşının ensesine bir silke çaktı.

"Bizim orda boğa yok. Ne vurup duruyon bana sen be." Yanındaki arkadaşıyla itişmeye başladılar.

Diğerleri ise onları izleyerek hallerine gülüp ateşlerini körüklüyorlardı.

Üsteğmen ise onları umursamadan çavuşun arkasından ilerledi. Çavuş askeriyenin arkasında binaların arkasında kalan kuytu köşeye gitti. Öfkeyle bağırdı ve tekme attı. Biraz daha sert bir tekme atsaydı duvar bacağını kıracaktı ve 2 ay görevlere gidemeyecekti. Bu ise aldığı haberden sonra asla istemeyeceği bir şeydi.

Öfkeyle volta atan askerini izledi üsteğmen. Timine yeni gelmişti. Çok iyi askerdi. Uzun zamandır onun kadar iyi keskin nişancı gelmemişti. İyi askerdi ve bunun yanında çok iyi bir insandı. Dört ay olmuştu geleli ama herkes çok sevmişti onu. Asla saygıda kusur etmez, ne emredilirse en hızlı ve eksiksiz şekilde yerine getirirdi. Çok konuşmazdı ama gülümserdi. Samimi adamdı. Şeytan tüyü var dediklerindendi. Olur da şehit olmazsa çok iyi yerlere geleceği belliydi.

Onu böyle çileden çıkaran şeyi biliyordu. Yarbay Başçavuş ile konuşmadan önce onunla konuşmuştu. Gizliliğin çok yüksek olduğu bir operasyona başlayacaklardı. Belki de yıllar sürecek bir operasyon. Operasyonun başkarakteri ise Başçavuşun ablasıydı. Çiçeği burnunda Savcı Dilay Karademir, Kıdemli Başçavuş Eray Karademir'in ablası.

Ailesi Eray'ın asker olduğunu bilmiyordu. Söylediğine göre fazla evhamlı bir annesi vardı. Ablası savcı olacağını söylediği an kalp krizi geçirmenin kıyısından dönmüş. O da cesaret edip diyememiş sınavı kazandığını. Kimseye söylememiş. Ne annesine ne babasına ne de ablasına. Hepsi onu bir yayınevinde editör sanıyordu. Görevleri için ise yeni gelen kitabı tamamlamak için yazarla dış dünyaya kapandıkları yalanını söylüyordu.

VEZİRİN DÜŞÜŞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin