27 Nisan 2024, Cumartesi

6.2K 187 113
                                    

Kapının şiddetli ve ısrarlı çalınmaları rüyalarının arasına sızdı. Bilinci rüya ve gerçeklik arasındaki çizgide salınmayı bırakıp kendine geldiğinde başının sert bir zeminde uzandığını hissetti. Sert, yapış yapış ve hareketli bir zemin. Gözlerini kırpıştırarak açtı. Burnuna dolan kokudan nerede olduğunu çoktan anlamıştı ama gözlerini açtığında aklı ve duyuları arasındaki bağlantı tam olarak kuruldu. Birinin göğüsünde uyuyordu. Birinin değil diye düzeltti hemen kendini sevgilimin.

Başını kaldırıp çenesini çıplak göğüsüne yaslayarak artık alışmaya başladığı görüntüye baktı. Alaz başı biraz Asi'ye doğru eğilmiş, ağzı yarım açık, huzurlu bir uykunun ortasındaydı. Gecesi ayrı güzeldi fakat gündüzünü ayrı seviyordu. Kumral saçları ve kirpikleri güneşin altında parlarken bebek gibi oluyordu koca adam. En azından Asi'nin gözüne öyle görünüyordu. Alaz'ı kafasındaki çatışmalardan en uzak olduğu bu savunmasız anlarında bir çocuğu sevdiği şefkatle seviyordu.

Kapının sesini bir kez daha duyunca sıçradı olduğu yerde. Neden uyandığını hatırlayarak hızla toparlandı.

"Asi!" Diye bağırıyordu dışarıdaki ses. Cesur'du bu. Dün gece eve gelmemişti ancak anlaşılan sabahın bu saatinde gelmeyi uygun görmüştü.

"Alaz!" Sesini çok yüksek çıkarmamaya çalışarak ama oldukça sert bir tonda çağırdı adamı. Omuzundan tutup sarsarken adını tekrarlıyor ve bir yandan da kalkmaya hazırlanıyordu.

Alaz mayışık mayışık ağzını kapatıp açtı sonra gözlerini araladı.

"Asi?"

"Kalk hadi, giyin çabuk!"

Asi, Alaz'ın üzerinden atlayıp yere dağılmış kıyafetlerini toplarken Alaz hâlâ kendine gelememiş bir hâlde dirseklerinin üzerinde doğruldu.

"N'oluyo ya sabah sabah?"

"Asi! Neyin uykusu bu kızım ağaç olduk burda!" Cesur'un sesi bir kez daha işitilince Alaz anlayarak başını geriye attı ve uzun bir of çekti. Yorganı sert bir hamleyle üzerinde itti ve Asi'yle beraber giyinmeye koyuldu.

Asi pijama olarak kullandığı bir eşofman altını sonra tişörtünü üzerine geçirdi. Alaz pantalonunu giymiş ama üstü çıplak şekilde aranmaya devam ediyordu.

"Hadi Alaz ya!"

"Tişörtüm yok!"

"Bul o zaman!"

Asi daha fazla oyalanmamak için Alaz'ı bırakıp gitmeye yeltendi fakat adam onu kolundan tutup geri çevirdi.

"Buldum." Dedi yamuk bir gülüşle. Asi çatılı kaşlarının arkasından şaşkın şaşkın baktı. Alaz üzerini işaret edince başını eğdi ve Alaz'ın tişörtünü kendisinin giydiğini gördü.

"Aman ya!"

Sevgilisinin yüzündeki çapkın gülümsemeye aldırmadan kolunu kurtarıp yatağın karşısındaki fermuarlı dolaba yürüdü.

"Ben Cesur salağının tişörtlerini giymem." Alaz ciddiyetle uyardı ama Asi yüzünde ufak bir sırıtışla döndü. Dolaptan aldığı tişörtü Alaz'a fırlattı.

"Cesur'un değil."

"Abisinin tişörtünü de giymem." Derken hâlâ yüzünde aynı memnuniyetsiz ifade vardı. Ancak tişörtün katını açıp önünde tutunca, kendi giydiği bir markanın düz beyaz bir tişörtünü elinde tuttuğunu gördü.

"Çalıyor musun sen bunları?" Asi'nin yüzündekine benzer bir sırıtışla başını kaldırdı. Asi şımartmak istemez gibi bir yorumda bulunmadan odadan çıktı.

GünlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin