meyus

8 1 0
                                    

*meyus : karamsar,umutsuz,mutsuz

İnsan sevdiğine yağar
gül olur
yağmur sevdiğine yağar
kül olur
mektup sevdiğine yağar
pul olur
şiir sevdiğine yağar
dil olur

———

Pek iyi anılarım yok bu sıralarda.
Sadece sıra değil okulun bahçesinde, tuvaletinde ,kantininde aklınıza nereler geliyorsa oralarda.
Küçükken konuşamadığım için hiç kimse oyun oynamazdı benle, çocuklar acımasız olur derlerdi. Çocuklar acımasız olurlar evet ,suratına bakıp gülmeler,kelime söyletmeye çalışmalar alay dolu bir ton söz.Ama büyükler daha acımasız olurlar.
Tam o anda karşıma çıkmıştı üç silahşör.
Hoseok , namjoon ve jin...
Ortaokulda değil lisede karşıma çıktılar.
Ortaokulda acılarım hala benimle tek başına ,  fakat lise birin yazında işler değişti.
Yine günlerden soobin ve arkadaşları beni okulun basketbol sahasına götürdükleri gün;

03.04.2021

"Eveet jungkook bey,anlatın bakalım derdinizi,neden ağlıyorsunuz böyle içli içli?"

Jungkook yerde acılar içinde yatarken soobin karnına oturmuş elindeki saç maşasını gözünün önünde sallıyordu.

"Bacaklarını mı daha çok seviyorsun yoksa kollarını mı?"

Jungkook korku dolu gözlerle soobine baktı,kafasını yapma hayır anlamında sağa sola hızlı hızlı salladı.
O kadar korkmuştu ki sadece elleri ile itmeye çalıştı,bir iki denemesinden sonra diğer arkadaşları kollarından tuttu.
'Tamam' dedi jungkook içinden. 'Tamam işte şimdi sıçtın jungkook ' gözlerinden yaşlar akmaya başladığında görüş alanı biraz bulanıklaştı.
'Tanrım biliyorum acıyacak ama bana dayanma gücü ver nolursun' o kadar çaresizdi ki acıyacağını bile bile tanrıya olan duasını esirgemedi

"Bence cevap kolların."
Elindeki maşayı konuşması bittiğinde koluna bastırdığında jungkook acı içerisinde çığlık çığlığa tepinmeye çalıştı,üstünde oturmasaydı iki büklüm yerde kıvranırdı.
'Tanrım' dedi içinden 'Tanrım nasıl bir acı bu,yalvarıyorum sana bundan kurtar beni'

"Bu yetmez bak ne kadar güzel oldu bir kaç tane daha yapalım çok yakışıcak sana."

Soobin ve arkadaşları jungkook'un acı içerisinde yatarken bu durumuna gülmeleri onların acımasız olduklarını bir kere daha kanıtladı.

"Yalvarsana jungkook çok istiyorum duymayı."
Soobin bütün dişlerini göstererek güldüğünde onun kafasını parçalara ayırmak istedi . Eğer güçlü olsaydı onu şuracıkta öldürebilirdi.

" Doğru bir şeyi atladık."
Soobin ayaklanıp bedeni etrafında dönmeye başladığında karnındaki ağırlık gittiği için rahat nefes aldı.
"Sen konuşamıyordun bizim tatlı jungkook'umuz."
Hepsi bir ağızdan gülerken soobin tekrar karnına oturdu ve gülerek maşayı gösterdi.
Jungkook derin nefesler alırken soobin iki koluna da sayısız maşa izleri bırakmaya devam etti.
Artık acıdan öleceğini düşündü jungkook,terler içerisinde,yüzü kan ve kolları maşa izleri doluyken burda öleceğini düşündü. Burada ölecek ve kimse onu görmeyecekti.
Annesi bu halini görse ne yapardı,korkar mıydı. Korkardı hemen bir hastaneye götürür bu pis çocukları da şikayet ederdi.
Sanırım annesinden başka kimse önemsemezdi onu.

"SİZ NAPTIĞINIZI ZANNEDİYORSUNUZ LAN!"
ta ki o üç silahşörü gelene kadar.
Üçü de yan yana dizilmiş biraz gerilerinde duruyorlardı. Jungkook kim geldi diye bakmaya bile mecali yoktu.

"Nasıl yaparsınız böyle bir şeyi kafayı mı yediniz siz lan!"

"A-abi biz sadece biraz oyun oynayalım dedik."
Namjoon elindeki basket topunu kenara fırlatıp adım adım soobinin yanına geldi.
Saçlarından tuttuğu gibi kaldırdı.
"Amcam böyle bir şey yaptığını duysa ne yapar soobin?"
"Dur ben tahmin edeyim."
"Ölmeyi dile soobin ,çünkü ben senin için ölüm dilicem."

Hoseok yerde yatan jungkookun yanına gidip durumun ne kadar kötü olduğuna baktı.
"Bu kadar acıya nasıl dayandın sen?"
O gün o kadar üzülmüştü ki hoseok,aylarca gözünün önünden gitmedi o görüntü.
Her zaman onu kardeşine benzetirdi,yürüyüşü,yemek yiyişi,ağlayışı. Güldüğünü hiç görmemişti. Neden bunca zaman yanında olmadığını bilmiyordu,belkide okuldaki burslu çocukla anılmak istemedi. Sonuçta zengin fakir çatışması vardı. Ama artık işlerin o yönde olmadığını biliyordu.
"Yanında olmalıydım "
"yanında olmalıyım artık jungkook, seni herşeyden korumalıyım kardeşim."

Ve öylede oldu.
Soobin ülkeden gitmişti,babası onu yurt dışına beş parasız bir şekilde gönderdi.
Hoseok jungkook ile aynı eve taşındı,tek kalmasına izin vermedi.
Namjoon kuzeninin yaptıklarından dolayı jungkook'un bütün ihtiyaçlarını karşıladı,karşılamaya da devam ediyor.
Jin ise onu burslu öğrencilikten çıkartıp kendileri gibi paralı öğrenci olmasını sağladı.
Artık tek değildi.
Abileri onu herşeyden korumaya hazırdı.
Tıpkı öz abisi gibi.
Eğer yaşasaydı,bunların hiç biri olmazdı.
Olmazdı çünkü o zaman hala konuşuyor olurdu.
Belki acılarını anlatabilirdi.

....

Aklıma dolan anılar beraberinde yara izlerimin kaşınmasını getirdi. O kadar kaşınıyordu ki bir an yaralar tekrar kanıyacak diye korktum.
Kaşıdım,kaşıdım,kaşıdım ta ki sırtıma dokunan elle durana kadar.

"O kadar hızlı kaşırsan derini soyacaksın"
Ellerim kollarımın üstünde dururken kafamı arkaya çevirdim.
Yeni gelen öğrenci taehyung bizimle yaşıttı ve bizim sınıfa gelmişti, beklemiyordum.

Bana konuşmak için öne biraz eğilmiş ve fısıldamıştı.
"Sanırım biraz kanattın."
Gözlerini gömleğime çevirdiğinde bende baktım. Çok fazla değildi ama yinede kimse görmesin istedim .
Hızlıca kollarımı  sıranın altına koyup kafamı eğdim.
Görmemeliydi , görmemeliydi çünkü...
Çünkü onun da görüp iğrenmesini istemezdim, sadece o değil kimsenin.

"Ben kim taehyung memnun oldum."
Oldukça konuşkan birine benziyordu,görüntüsünün aksine.
Cevap veremediğim için susmayı tercih ettim.
"Çok naziksin,ismini alabilmem için ne yapmam lazım küçük prens?"
Küçük prens...
kaba olmak istemezdim,yani kaba görünmek istemem o yüzden defterimden küçük bir kağıt koparıp ismimi yazdım ve ona uzattım.
"Jeon jungkook..."
"Konuşmak istemiyorsun anlaşılan."
Kağıdın katlanışını işittiğimde kalemi tekrar elime almıştım ki yanında oturan çocuktan hafif bir kıkırtıyla şu cümleleri duydum.
"O konuşamıyor ,dilsiz yani."
Yan sıradaki arkadaşları da gülmeye başladığında oturduğum sıra bana küçük gelmeye başladı.

Ona da söylediler,halbuki ben söyleyecektim.
Komik değildi,kim isterdi ki konuşmamayı.
Bilmiyorlar ki babam ve abimi kaybettim onları kaybetmenin bedeli de konuşamamam.
Bilmiyorlar ki içimdeki acının ateşini,
Bir görseler içimdeki acıyı,merhamet isterler yangından.

O konuşmadan sonra taehyung bana hiç seslenmedi.
Benim gözlerim ona değdi fakat onunkiler bana hiç değmedi.

je t'aime / taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin