×××××××××××××××××××
Tanrıdan başka kim günahları bağışlayabilir ki?"
Çizgili, kırmızı kanatları olan günahkar kedi; karamsarlıkla cehennemin çıkmaz sokaklarında dolaşrken karşısına bu korkunç yazı çıkmıştı. Sprey boya ve biraz da kanla duvara yazılmış olan bu yazıyı uzun bir süre boyunca izledi.
Saçma ama aynı zamanda zorla da olsa kabul etmesi gereken bir gerçek olduğunu düşündü.Arkasındaki caddeden yükselen çığlıklar bazen acınası ve bazen de kana susamışcasına çıkıyordu.
Günahkar kedi rüzgarın sessiz ıslığını duyduğunda içinden buz gibi soğuk bir ürperti geçti ve başını iki yana sallayarak duvardan uzaklaştı.
Daha sonra aniden bir şey hatırlamış gibi etrafına bakındı, aceleyle başka bir ara sokağa dalarak koşmaya başladı.
Kimsenin hissedemeyeceği bir şekilde "Kahretsin," diye mırıldandı öfkeyle.
Nefes nefese sokakların arasından geçerken etrafta duran günahkarların kafalarındaki tarihleri görmezden gelmeye çalıştı.Bir hayli koştuktan sonra sonunda kendini oldukça kalabalık olan bir caddeye çıkartabilmişti.
Gözlerini kapatma isteğini bastırarak günahkarların arasında hızla ilerlemeye başladı.O açıkça görebiliyordu. Her şeyi biliyordu. Onların ne zaman yok olacağını hissedebiliyordu. Ölümün kokusunu çok net alabiliyordu.
Birkaç saniye sonra kalabalıktaki günahkarların çoğunun aynı tarihte, bu yılki imhada öleceğini anladı.Ama şu an ilgileneceği şey bu değildi tabii ki..
Geçen hafta çalıştığı bardan kovulmuştu ve bunu telafi etmek için başka bir iş aramak zorundaydı.
Şimdi ise görüşmek için gideceği bara geç kaldığını düşünüyordu.
Arabaların önünü kesmemek için hemen kaldırımın üzerine çıktı ve umutsuzca ilerlemeye devam etti.
Nefes nefese gideceği yöne bakarken görmek istediği tabelayı sonunda görmüştü.[Valentino'nun Mekanı.]
𓍢ִ໋🀦
İçeriye girdiğinde katlanılmaz, kirli bir duman kokusu aldı. Ayrıca içerisi gereğinden fazla sıcaktı.
Bunları kafaya takmamaya, hastalıklı müşterileri görmezden gelmeye çalışarak direkt üst kata doğru yöneldi. Merdivenlerden çıkarken aynı zamanda düşüncelerinin arasında kayboluyordu.Husk biliyordu. Burası cehennemin en iyi barlarından biriydi, hatta en iyisiydi hiç şüphesiz. Bu yüzdendir ki oldukça katı kurallara sahipti ve tek bir yanlış hamleyi bile kabul etmezdi.
Günahkar kedi tüm bunların farkında olarak buraya sürüklemişti kendini.
Çünkü başka çaresi yoktu.
Önceki çalıştığı mekanda büyük bir hata yaparak itibarını oldukça zedelenmişti. Buradaydı çünkü diğer barlar onu çoktan bu hatası yüzünden kabul etmemişti.
Zaten cehennemin bu halkasına ait pek fazla bar da yoktu. Ne olduğu belirsiz, tenha yerlerde de çalışmak istemiyordu açıkçası.Valentino'nun Mekanı'nın gerçekten zor şartları vardı ama bir artısı da bulunuyordu. Çalışanlarını işe alırken onların geçmişlerine bakmazdı.
Sadece işe yarayıp yaramadıklarını kontrol eder ve bunun üzerinde dururdu.İşte bu kesinlikle Husk'ın işine gelmişti.
Üzerinde 'Valentino' yazan kırmızı kadifelerle bezenmiş kapıya birkaç kez vurdu.
"Girebilirsin."
Hissettiği etkili sesle biraz duraksasa da çabucak toparlanıp odanın kapısını araladı kırmızı kanatlı kedi.
Ne yazık ki içeride aşağıda bulunan dumanlardan daha fazla duman vardı. Bu yüzden kulaklarını aşağıya eğdi korkuyla. Kendini savunmasız ve çaresiz hissederken her yere yayılmış zehirli dumanın arasından ilerleyip masanın önüne geldi.'Bu duman...' dedi içinden.
'Düşmanlarının zihnini bu dumanla yanıltmıştı. Herkesin zihni ile oynamıştı.'
Husk; karşısında, dumanların içinde bulunup kucağında güzel bir günahkar ile duran kırmızı gözlü overlordu görebilmişti en sonunda.
Kucağındaki günahkar ellerini onun omzuna koymuş, kendini Valentino'nun kollarına teslim etmişti çoktan.
Açık pembe tüyleri ve ters renkli gözleri ile fazla güzeldi.
Ayrıca çok tatlı bir ifadesi de vardı.
Valentino ise sigarasından derin bir nefes çekerek günahkarın bacaklarını okşuyordu yavaşça.Husk bir an gördüğü şeyle gerildi.
'Lanet...Bu günahkar...'
Kabul etmek istrmiyormuş gibi başını iki yana salladı aniden.
'Her neyse...Benim ne haddime? Yine aynı hatayı yapmayacağım.'
Umursamamaya ve onları izlememeye çalıştı. Odadaki dumanlara da fazla odaklanmamaya çalıştı çünkü ne kadar ilgilenirse o kadar tuzağa düşeceğini biliyordu.
"Ah, sen şu dün beni bizzat arayan günahkarsın? Barmenlik yapabileceğini mi söylemiştin?"
Valentino yine o etkili sesiyle kısık bir tonda konuşmuştu.
Husk, derin nefesler almamaya çalıştı ve onu onaylarcasına başını salladı."İyi o zaman. Bugün ilk iş günün. Batırmamaya çalış çünkü geri dönüşü olmayacak."
"Pekala, efendim. Bana bir şans verdiğiniz için teşekkürler."
Valentino daha fazla bir şey söylemedi. Kucağındaki günahkarla ilgilendi. Sigarasını daha fazla içine çekti ve onun üzerine doğru üfledi. Bacaklarını okşarken onu kendine daha çok çekiyordu.
Husk, daha fazla burada kalmak zorunda olmadığını anladığında rahatladı ve dumanların arasından hızla geçerek odadan çıktı.
Karanlık koridorda ilerlerken kalbi hızla çarpıyordu.
Aklından bir türlü çıkaramadığı, zihninde dönüp dolaşan tek şey ise :'O zavallı günahkar...Bugün ölecek.'
×××××××××××××××××××××
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ɪ ᴡᴏɴ'ᴛ ʟᴇᴛ ʏᴏᴜ ᴅɪᴇ 𓍢ִ໋🂱 ʜᴜsᴋᴇʀᴅᴜsᴛ
Fanfiction. "ೃ゚୧ Angel ᰔᩚ Husk ୨⋄༊*·˚ 。 Cehennemde sıradan bir günahkar olan Husk, kendisi gibi günahkarların ölüm tarihini görebilmektedir. Bir gün barda tanıştığı Angel'dan etkilenir. Ancak Angel'ın o gün öleceğini anlar ve ona yardım etmek ister. .° 𓍢ִ໋🀦