Pilot bölüm - Ananta

20 1 0
                                    

sonsuz boşluktaki Evren boyutlarının içinde saklı sonsuz evrenler vardı. evren boyutları farklı uzay yaratıkları tarafından "dengeyi" sağlamak için yaratılmıştı. olası bir çoklu evren kargaşası için hazırlanmış her bir evren boyutunun kodu, her bir evrenin kodu, her bir boyutun kodu vardı. sonsuz kozmikliğin içinde, neler vardı hiç merak ettiniz mi? ne gibi hikayeler vardı bu sonsuz ve de fani hayatların arasında. ne gibi dertler, sıkıntılar, keşkeler, ümitler... veya, intikam hırsları. 
 
asırlar önce, hayır. asırlardan da fazla bir süre önce. bir canlı dünyaya geldi. Evren 00X-08J...
Tanrıların kontrolü dışında bir varlık yaratıldı. kendiliğinden mi yaratıldı? 
sanki tüm çoklu evren sonsuzluğu sırasında doğmayı beklermişcesine, hazır bir ruh vardı.
ismi neydi?  
kırık kozasından çıkan varlık, etrafına bakındı...

siyah bir siluet... 2.00cm boylarında. uzay boşluğunda, arkasında bıraktığı yırtığın tozları onun siluetine dahil oluyordu, etrafı beyaz şekilde bozulmaya uğruyordu. çok geçmeden sonsuz uzay boşluğunda onun acı çığlığı yayıldı. bir hata sonucu meydana gelmek, ona fazlasıyla acı vermişti. sonsuz boşluktaki sesi işiten tanrılar, sesin kaynağına gittiler. gittiklerinde ise, uzay boşluğunda, yere kapanmaya çalışmış ve kendi saçlarını tutan bir varlıkla karşılaştılar. titriyordu. tanrılar, kendi aralarında konuşmaya başladılar.

etrafında bir kaç uzay yıldızı olan bir tanrı, iç çekti.
"varlığını hissedemiyorum, serap görmüyorumdur umarım."

kısa boylu bir tanrı güldü. etrafı yeşil bir şekilde parlıyor, siluetinin etrafında sarmaşıklar ve dallar bulunuyordu.
"amanın, uzay suyunu fazla mı kaçırdın?"

etrafında yıldızlar olan hafifçe yeşil kadına döndü. sonrasında tüm uzaydaki yıldılar ufakça söndü ve tekrar yandı. kadın yaptığı hadsizliği fark edip sustu ve önüne döndü. etrafında yıldızlar olan öne çıktı.
"kimsin sen? yaratıcın kim."

anomali ansızın titremeyi bıraktı. yavaşça kafasını kaldırdı. gümüş gözler, karanlık vücut... gümüş rengi saçlar. elleri yavaşça gölgeden arınırken, upuzun parmakları, narin eli ortaya çıktı. tam anlamıyla mükemmel bir ele sahip. üstünde ise yavaş yavaş gölgelerden bir kıyafet oluşurken, az önce titreyen varlık suskun kaldı. sonrasında ise yavaşça uzayda yürümeye başladı. etrafında kırmızı parıltılar olan, bileklerinde Obsidyen ve uzun bir bileklik olan cüsseli bir adam, "hey. uzay tanrısı seninle konuşuyor." dedi kalın bir tonda. ancak sıska ruh, umursamadı. ve diğer tanrıların yanında durdu. tam karşılarında...

o an, hepsinin yüzünde koskocaman, beyaz bozulmalarla birlikte bir çarpı çıkmıştı, ardından yüksek sesli bir kaos... o gün tüm tanrılar can verdi. herkesi sıra sıra elden geçirildi.
hatalı ruh, evren 00X-08J'nin dünyasını, tamamen ele geçirdi. yeryüzündeki tek imparatorluk, tek devlet ona ait idi. kendi 'ütopyasını' yaratmıştı.

Asil ve sessiz varlık... evrenlere geçip, ya evrenleri yok ediyor ya da evrenlere kendi ütopyasını kuruyordu. 

varlık, Gri ve sert bir toprak arazisinde.. yıkılmış binaların arasında iki adet varlığı izliyordu. gökyüzü gri ve  beyaz tonlarında.. etraf ise kaos sonrası bir sessizlikte. herhangi bir yaşam belirtisi yok, bitki örtüsü yok... kargaşa ve ölüm hüküm sürmüş bu topraklara. kaos, hala canlı gözüküyordu. varlığın gümüş ve parlak gözleri, az ötede duran iki varlığın karşısındaki cansız yaratığa bakıyordu. yaratık göz kararı olarak kilometrelerce büyük, ejderhaya benzeyen bir yaratıktı. yaratıcıların birisinden gelen, buruk hislerini ve duygularını dışa yansıtan bir ses tonu tüm ölüm sessizliğini bozdu.

"Sence Dengeyi temsil eden ilahi bir varlığın katledilmesi... Biraz aşırıya kaçmak olmamış mı?"

bir süre sonra, diğer yaratıcı konuştu.

"sana hak vermiyor değilim." sesi tebessüm ediyor gibiydi. "fakat doğrusu bu son yaşanan olayla beraber bu kaos sahibi daha çok ilgimi çekmeye başladı."

"durumun ciddileşmeye başladığını hissediyorum..."

varlık yavaşça elini binadan çekti, ardından ise yavaşça kendisini gölgelerine bıraktı, gölgeleşti.. vücudu yavaşça yere çekildi ve gözden kayboldu.

SENİN ÖLMEN LAZIM. SEN BU ÇOKLU HAYATTA VAR OLMAMASI GEREKEN TEK CANLISIN, SEN BİR HATASIN!

HATASIN!...

HATASIN...

Hatasın?...

Hata...

gümüş gözler karanlığın arasında açılıverdi. varlık, karşısındaki neredeyse kendi boylarında olan varlığa baktı. onların etrafını ise çemberlemiş bir sürü varlık vardı. Boğuk, karanlık ve derin bir ses yükseldi... sanki Asi ruhun ses telleri acı çekiyormuş gibi. karşısındaki varlığa baktı, elinde uzun ve enerjinin en düzenli hali bir kılıç vardı.

"HATA'yım." dedi. kollarını iki yana açtı... kolları, yırtık ve boğaz kısmı siyahtan, uç kısmı açık griye kaçan pelerininden kurtulmuştu. gümüş ve yarı gölgeli saçları gözlerini biraz kapatıyordu. 
"HATA'yım. doğru tahmin, Zarlock." kollarını yavaşça beline götürdü ve arkatarafdan bağlayarak, yavaşça volta atmaya başladı. ortada duran varlığın etrafında dönüyordu. 
"ancak... siz ve sizin gibilerden gördüğüm yetti canıma."
ortada duran varlık sitem etti. elindeki kılıcı sıkıca tuttu ve karşısındaki Asi ruha savurup güçlü bir enerji patlaması yarattı. asi ruh, kafasını ufakça salladı sağ sola, bu sırada patlama beyaz bozulmalarla -glitchlerle- yarıda kesildi. asi ruh durdu... kafasını enerji patlamasına çevirdi. "beni hepiniz hor göreceksiniz, değil mi. tüm yaratıcılar... aynı, değil mi." elini yavaşça enerji patlamasına kaldırdı, gözleri hafifçe kısıldı. "işte bu yüzden buradayız, Zarlock. sizin kapitalist, bozuk ve kusulası sisteminizi  yok etmek için buradayım. zengin ve fakiri ortadan kaldırmak için, halka adalet getirmek için. tüm varlıklara eşit davranmak, gerçek ve hakikat adaleti yaymak için." enerji yavaşça biçimlenmeye başladı ve bu sırada korkunç, gerici bir ses yayılmaya başlandı. "benim olduğum yerde, kimse benim çektiklerimi çekmeyecek." 
varlığın gözleri aralandı. elindeki kılıcı tekrar enerjiye çevirdi, eneriyi patlatmaya çalıştı bir kaç defa, ancak başaramadı. çember oluşturmuş diğer varlıklar korkmuşa benziyordu. 

"Siz bir canavar yarattınız, onlar bir canavar yarattı... ve kefaletini de hepiniz... teker teker ödeyeceksiniz."

Enerji en sonunda açığa çıktı ancak bir terslik vardı. enerji, sahibi olan varlığa doğru patladı. sonrasında ise tüm varlıkların gözlerine beyaz bozulmalardan bir perde indi. sayısız farklı canlının acı çığlıkları tüm evrende yankılandı, saatler boyu...

Asi ruh, hırsın, öfkenin, kibirliliğin bir vücut kazanmış hali gibiydi. her geçen gün daha çok güçlendi. her geçen gün daha çok evren yok etti. her geçen gün adını evrenlere daha çok yaydı, her geçen gün fermanlara, eserlere konu olmaya devam etti. kimilerinin kahramanı, kimilerinin düşmanı olmaya her gün devam etti. her bir yaratıcının ağzında ise tek bir kelime vardı.

HATA.

çoklu evrenin en tehlikeli Adalet savaşçısı...


"O gördüğünüz her şey, herkes, her bir varlık ve obje olabilir... her an burada, aramızda olabilir. o her yerde... olabilir."

her yerde.

Son

Sonsuz evrenWhere stories live. Discover now