bölüm bir - X evrenine hoş geldiniz!

12 2 0
                                    

bir cızırıtı peşinden bozulma sesleri yankılandı odada. sonrasında ise bir ışık parladı. panele benzer hologram gibi bir ekranda, bir adam vardı. adamın konuşma tarzı biraz garipti. ancak sorgulanacak seviyede sayılmaz gibi.
"MERHABA ÖLÜMLÜ VE ÖLÜMSÜZ DİYARIN SAKİNLERİ. X EVRENİNE HOŞ GELDİNİZ!" kollarını iki yana açtı ve yüzünde koskocaman bir gülümseme ile içinde yıldızlar kayan siyah gözüyle kameraya baktı. "BEN XARHVEN! ONLARCA FARKLI EVRENE BAĞLI OLARAK YAŞAYAN, ON BÜYÜK EVRENİN BEL KEMİĞİ OLAN X EVRENİ YANİ XARHAVENIA'NIN YETKİLİSİYİM!" diyerek gülmeye başladı ve sonrasında kollarını daha çok yukarıya kaldırdı, ellerinin arasından yıldızlar çıktı ve minik dumanlar 'puff' gibi bir sesle patladı. Xarhven gözlerini kapattı ve gülmeye devam etti, sonrasında ellerini arkasında birleştirip sustu ve derin bir nefes aldı. bu sırada... videoya bir müzik eşlik etmeye başladı. Caz havası olan oynak bir şarkı... ardından ise görüntü bozuldu ve bir bar gözüktü ekranda. bu barın etrafı fazla modern durmuyordu, ancak çağına göre en iyi barlardan birisi gibi, pek de büyük bir bara benziyor... Xarhven tekrar belirdi ekranda, belinde altından, havada uçan bir çember var. bu sefer ise üstünde beyaz bir takım elbise, sol omzunda yarım pelerine benzeyen, ancak tamamen beyaz bir kürkten oluşan... bir pelerin vardı? gömleğinin yakalarını ise birbirine bağlayan altın küçük zincirler, sağ kulağında altından haç küpeleri... ve dikkat çekici siyah pençe-tırnakları. ten rengi ise bembeyaz... saçları da altın sarısı-beyaz karışık. çok ilginç bir tipi vardı, bizim dünyamız için elbette. ancak hiç şüphesiz mükemmel görünüyordu. sağ kolunu bara uzattı ve kocaman gülümsemesini yüzünden eksik etmeyerek kameranın içine baktı. "BURASI XERH-BAR!" Görüntü bozuldu.. barın içi gözükmeye başlandı. içerisi tıklım tıklım ve her türlü ırktan varlığı içinde barındıran mükemmel bir bar gibi gözüküyor, Xarhaven tezgahta bir taburede oturmuş, dönerek kameraya baktı ve güldü, sonrasında tezgahtarı kolunun altına alarak ileriye çekti. tezgahtar iblis idi. gözleri bembeyaz, göz akı siyah ve uzun boynuzları ile kuyruğu olan, ten rengi koyu maviye yakın sıradan bir iblis... ellerin tezgaha koydu ve ufakça yutkundu. Xarhven yavaşça konuştu sırıtarak.
"BURADAN İSTEDİĞİNİZ İÇKİYİ İÇEBİLİRSİNİZ! EVRENİN HERRRR BİR KÖŞESİNDEN BURAYA GETİRTTİĞİMİZ MÜKEMMEL İÇKİLERİMİZ, EMİNİZ Kİ HER TÜRDEN VARLIĞI ETKİLEMEYE DEĞER~ VE ÖZELLİKLE!" diyerek kolunu yarım pelerinin altından çıkartıp işaret parmağını kaldırdı. kameraya biraz daha yaklaştı. "SARHOŞ OLDUKDAN SONRA GİDİP BU ELAMANA İSTEDİĞİNİZİ ANLATABİLİRSİNİZ! tamamen bedava hizmete katkı. kim derdini paylaşmak istemez ki?" omuz silkerek güldü ve tezgahtarı ittirerek bıraktı. tezgahtar yakasını gevşeterek tekrar yutkundu ve endişeli bir ifade ile kameraya baktı. ekran tekrar bozuldu ve siyah ekran ile buluştu gözleriniz. hemen peşinden Xarhven siyah ekranı aldı ve bir kenara atarak bir kaç adım geriye çıktı. gülerek ellerini belinin arkasına attı. bir adet kasabaydı... "X EVRENİNDE VAKİTLERİNİZİN EN ŞAHŞALISINI GEÇİRMEK MÜMKÜN SAYIN HALK!  BİR SÜRÜ SOSYELLEŞEBİLECEĞİNİZ HİZMETLERİMİZ, DÜZANLI OLARAK DEVLET TARAFINDAN YAPILAN PARTİLERİMİZ, DÜNYADAN VE BİR  SÜRÜ FARKLI YERDEN GETİRTTİĞİMİZ ŞARKICILARIMIZ- " Xarhven anlatırken ekran bozuluyor ve farklı görüntüler çıkıyordu ekranda. "MÜZELERİMİZ, OTELLERİMİZ, SAHİLLERİMİZ VE BİR ÇOĞU İLE, X EVRENİ OLARAK HİZMETİNİZE HAZIRIZ. BU MÜKEMMEL VE FEVKULADE EVRENDE  İSTEDİĞİNİZİ GERÇEKLEŞTİRMEK MÜMKÜN!" ekran bozuldu ve 'cenneti' temsil edebilecek, mükemmel bir uçan ada... bulutlar üzerinde, üstünde şahane bir güneş bulunuyor. Xarhven tekrar belirdi ve cenneti ittirdi gülümseyerek. "CENNET Mİ? BOŞ VER! X EVRENİ VARKEN CENNETİ KİM NE YAPSIN?" dedi ve kamerayı tek eliyle tuttu. ekran bozuldu ve hiç şüphesiz parlamentoya benzer bir binanın önünde, Xarhven kollarını iki yana açtı. elinde bir baston vardı. "X EVRENİ SİZE CENNETDEN DAHA FAZLA HUZUR VE MUTLULUK VERECEKTİR, BUNDAN EMİN OLABİLİRSİNİZ! TAVSİYELERİNİZİN HER BİRİNE KULAK ASIP, BURAYI HER GEÇEN GÜN DAHA DA MÜKEMMEL BİR EVREN YAPMAYA DEVAM EDECEĞİZ!" gülmeye başladı ve bastonu elinden düştü, telekinezi ile yere vurarak iki elini bastonunun üstüne koydu. gözlerini açarak, içinde yıldızlar parlayan ve kayan gözlerini kameraya dikti. "üstelik ölmenize gerek de yok! dünyadan buraya geliş serbest." ekran karardı ve sonrasında ekranda bir kaç yazı yazmaya başladı. 'X evreni, Xarhven'in hizmetinde, 1982-' ve sonrasında panel kapandı.



bir kaç silah ateşleme sesi... "YAKALAYIN ONU!, KAÇIYOR!" gibi bağırma sesleri... koyu kahverengi bir paltoya sahip, turuncu ve kırmızı renkli dikenli ve dağınık saçlara sahip bir adam. onyedi yaşlarında gibi duruyor, bir elinde deagle, diğer elinde ise bir madeni taş. arkasına döndü koskocaman sırıtarak, yılan ırkına ait olduğu bariz bir şekilde kesik bir göz bebeği vardı. gözlerinin etrafındaki deri yılan derisiydi. ancak ten rengi beyaz bir insanın ten rengine ait. iki elinde de siyah eldivenler var, göz akı simsiyah. dişleri sipsivri. silahını peşinden ilerleyen korumalara çevirerek bir kaç el ateş etti ve kahkaha atarak hemen durdu, şarjörünün düğmesine basarak silahını salladı, şarjörü havaya fırladı ve havada sert bir tekme atarak korumalara doğru attı şarjörünü, hızla kendini ilerideki dönüşten sağ tarafa atmış, koşmaya devam etmişti. attığı şarjörün olduğu koridordan ise turuncu bir patlama fırladı. adam hemen taşı cebine koydu ve şarjörünü yenileyerek koridorun sonuna geldiğini fark etmeden duvara çarpacak gibi oldu, gözleri küçüldü ve duvara tekme atarak durdu. derin derin nefes alarak arkasına baktığında ise korumaların ve bir kaç robotun toplandığını gördü. koskocaman sırıtışı yüzünden eksilmeyen adam, hemen yeni şarjör çıkartmak için elini paltosunun iç cebine attı ancak şarjör bulamadı. gözleri kısıldı, karşısındaki korumalar yavaşça kenarlara çekildi ve adam 'siktir, siktir' diye mırıldanırken elleri arka tarafda bağlanmış, yaşlı bir adam oraya yürümeye başladı... 
"ünlü tetikçi ve silahşör Xaven..." dedi, durdu... gözlerini kısarak Xaven'e bakıyordu. Xaven'in gözleri kocaman açıldı ve sırıtarak kafasını kaldırdı, sonrasında doğruldu ve kollarını iki yana açtı. "Buyrun benim, bir şey mi dedin?.. adın neydi." 
yaşlı adam derin bir nefes aldı... "dalga geçiyor olmalısın... bekle, bu sefer kimi öldürmek uğruna geldin?" arkadan bir koruma sessizce "efendim... o sizin taşlarınızdan birisini çaldı." dedi. yaşlı adamın gözleri kısıldı. yüzünde somurtkan bir ifade oluştu ve etrafında lila rengi bir aura oluştu.
"O TAŞI GERİ VER!"

Xaven ufakça gülerek deaglesini paltosunun cebine attı ve üstünü yokladı elleriyle.
"Ah emin ol çok isterdim yaşlı bunak ancak kolay kolay verecek değilim, ne de olsa değerli bir şeye benziyordu. hepinizi alt etmek çok isterdim ancak mermim yok." dedi ve omuz silkti. duvarlardan bir kaç ahtapot kolu çıktı. Xaven yavaşça kollara baktı. sonrasında kendi dudaklarını ısırarak oynamaya başladı, boğuk bir sesle. "vay... bu ne?" dedi. gerçekten umursamaz duruyor.. 
yaşlı adam öfkeli bir nefes alıp verdi.
"VER DEDİM!"

"aaaah! pekala, pekala.."
Xaven yavaşça kendi ceplerini kurcalamaya başladı. "bekle!" bir adım ileriye çıktı ve kafasını hafifçe eğdi... sonrasında iç ceplerini kurcalamaya geçti. sonrasında ahtapot kolu hızla Xaven'in kafasına doğru fırladı, Xaven hızla eğildi ve ahtapot kolu duvara girdi, Xaven gülerek ileriye atıldı ve cebinden diğer deaglesini çıkarttı. çevirdi, tuttu ve kendisine ateş eden korumalara karşı cebinden bir kaç top şişe çıkartıp attı, mermiler şişelere çarptığında dışarıya bir duman saldı ve yaşlı adam hızla kendisini geriye atarak koridordan uzaklaştı, dumanın içinden bir sürü silah ateşleme sesleri duyuldu ve sonrasında bir asker dumanların içinden hızla yaşlı adamın yanına fırladı, yaşlı adamın sırtından lila renginden ahtapot kolları çıktı ve dumanı inceledi hızla,, sonrasında ise kafasının arkasında soğuk bir demir hissetti... gözleri kısıldı. Xaven'in sesi arkadan duyuldu, silahı tutmadığı eli kan ile kaplı ve ağzına yakındı. elindeki kanı yılan diliyle yaladı ve yutkundu. gözleri parladı...
"bana iki istediğimi birden verdiğin için sana teşekkür etmem gerek bunak."

Sonsuz evrenWhere stories live. Discover now