İzmir'in en güzel günüydü resmen güneş yavaşça çarpıyordu tenime. Hafiften saçlarıma dokunan meltem ve çınar ağacının gölgesiyle gelen huzur. Elimde bir kenarı tamamen kıvırılmış ve elimde durmaktan nem olan ve kaderimin yazılı olduğu lise hayatım boyunca aldığım son karne vardı.
İzmir Özel Amerikan Kolejinde okumuştum. Ama ne okumak. Yine bana bakıyo. Kapının orda neden bekliyosa. Evet bahsettiğim kişi Melisa beni seviyor. Bir çok kız gibi ama nedense Melisa heran heryerde ve gözleri hep üstümde. Rahatsızım senden diyesim var ama o kadarda ezmek istemiyorum.
Tamam iç ses sus ve şu Melisa engelini atlatıp okuldan çıkalım sonra istediğin kadar konuş. Tamam.
Tam geçtim deyip, bir oh çekicektim ki ;
- Meriç.+ A Melisa sendemi burdaydın.
- Evet. Nereye gidiyosun.+ İznin varsa sahilde yürücem biraz.
- Sanki izin vermesem gitmicen.
+ Melisa lütfen benimle konuşurken beynini çalıştır.
Tam burda bana attığı bakış anlatılmaz cidden görülmesi gerekir küfür dolu bakışlardı fakat;
- Tamam Meriç özür dilerim. Her zaman ki gibi yine bunalttım seni yine salak gözüyle bakıyosun bana demi. Ben seninle konuşmaya başlayınca salaklaşıyorum neyse bunu sana vermek istedim.
Dedi ve cidden bana bir mektup uzattı. Yok şaka galiba dedim içimden 2015 yılındayız yani ne mektubu elimdeydi mektup ve içinde çok şey vardı. Aşağılamadan ordan ayrılmak istiyodum.
+ Bu ne ?
- Müsait olunca içine göz at anlarsın.
Dedi ve hızlıca kaçtı yani gitmedi. Neyse verdiği zarfı okulun karşısında duran arabamın arka koltuğuna salladım. Aklımda sahil vardı.
İzmir'in sahili anlatılmaz ama biraz anlatmaya çalışıyım.
Çok hafiften tuzlu ve nemli bir hava bir müddet sonra genzlerinizi yakıyor fakat rahatlatıcı. İnceden yüzünüze vuran ve denizden gelen esinti. Sağ tarafında Karşıyaka sol tarafın Göztepe karşında İnciraltı öylesine güzel bir manzara. Balık için olta atan orta yaşlı 6-7 abi. Çimenlerde oturup aşk yaşıyan sevgililer. Bira içip muhabbetin dibindeki gençler. Herşey mükemmel sadece sigaram eksik ağzımdan çıkan dumanı manzaraya doğru üfleyip izlemek zevk veriyor bana. Bugünde epeğ kalabalık zaten İzmir'in insanları iyidir farklıdır. İzlemek hoşuma gidiyor insaları. Derken 3 saatimi geçirdim Alsancakta.
Eve gitme vaktiydi. Arabaya doğru yürürken bir kaç tanıdığa selam verdim. Ve arabaya binip yola koyuldum. Yavaşca gidiyorum. Çünkü eve gittiğimde pek iç açıcı şeyler olmucaktı. Yavaş yavaş garaja girip arabayı park ettim. Aldım karneyi elime rahat tavırımı takındım suratıma ve daldım salona.
Süpriz galiba bu neden kimse yok masada hazır değil kesin evde değiller. Sevim ablaya seslendim tabi hemen. Sevim abla evin işlerine bakar yardım eder.
- Hoşgeldin Meriç.
+ Merhaba abla annemle babam nerde.
- Baban karneni öğrendi öğretmenlerinden hiç seninle muhattap olmamak için annenle beraber topladı eşyalarını çıktı.
+ Nereye gittilerki.
- Amerikaya işte.
+ Tabi biliyo burda olsam benide götürmek zorunda ondan kaçtı.
- Bimiyorum artık bir kaç ay yoklar Meriç.
+ Tamam abla idare ederiz sıkıntı yok ben odama çıkıyom bir kaç bişey hazırlarmısın bana karnım aç.
- Tamam Meriç.
Odama çıkınca aklıma geldi Melisanın verdiği zarf ama gidip alamazdım şimdi sonra bakarız dedim. Gözlerim kapandı uyuyakalmışım. Sevim ablanın sesiyle uyandım yemek hazırdı galiba inip bişeyler yedim sevim ablada çıktı tektim evde saat 23 : 30 du bir kaç film izledim gece yarısı oldu ama uykum yoktu hala. Aklıma melisanın zarfı geldi. Gidip zarfı aldım salonun ortasına oturup açtım. Gözlerime inanamadımnm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Para Ve Seks
Teen FictionDelicesine aşık bir genç kız. Zengin ve kibirli bir delikanlı. Ve başlarından geçecek olan onca olayın hiç haberinde değiller. Aşk parayı yenebilirmi ? Kibiri ? Sorunları tek başına aşan Melisa onu görmezden gelen Meriç, basit gibi görünsede ilkleri...