-Sağlam taşa çarptık çocuklar. Biz bununla baş edemeyiz.
- canavar resmen! Bu kadar güçlü kız görmedim hayatımda.
Serseriler olay alanından sıvıştılar. Dilara kanayan burnunu sildi. "Ben mi canavarmışım? kötülükte sizin gibi pisliklerin eline su dökemem bile." Ellerinin acıdığını o an fark ettiğinde acıyla inledi. Yine kavgaya karışmıştı. Eve gidip ihtiyardan yarım saat nutuk dinleyecekti.
Serserilerin taşladığı kuş kanatlanıp uçtuğunda farkına vardı. "Ne halt yiyorum ben?"
yaşadığım yere, gerçek hilal akademisi kız öğrenci yatılı kuran kursunun içindeki evimize gittim.
-Ben geldiiim! Kapıyı kız kardeşim Elif açmıştı.
-Hoş geldin. Nerelerdeydin? açlıktan ağrıyan karnımı tuttum.
-Acıktım ben. Yemek hazır mı? Yine ne işlere bulaştığımı belli etmemeye çalışsam da yüzüme bakarak bile Elifin ne haltlar karıştırdığımı anlayacağını biliyordum. Elif birazcık, sadece çok az sinirlenmişti, "Yemek hazır olmasına hazır da..."
Ayakkabılarımı kapının önünde bırakıp montumu astım. Sofraya oturmadan önce ellerimi yıkamak istedim ne var ki parmaklarımın sızlaması buna engel oldu. Tek yaptığım başıma iş açmaktı. Sofraya oturduğum sırada Elif bana çorba koyuyordu.
-Ooo Dilara gelmişsin. Sabah bir çıktın mı yüzünü gören cennetlik. Ne demişler, işleyen demir paslanmaz. Yemeğinden bir kaşık daha alıp yutkunan ihtiyarın yüzünde kötü olmaya çalışan ancak şeytani gözükmenin yanından bile geçemeyecek bir gülümseme belirdi. "kendine bir iş bulabildin mi bari?"
İş bulmak için evden çıktıktan sonra yaptıklarımı bir gözlerimin önünden geçirdim. Biraz parkta oturmuştum. Sonra biraz da ağaçların altında uyuya kalmıştım. Birde kuşlara ok atan pislikleri pataklamıştım. İş bulmak dışında her şeyi yaptığımı fark edip derin bir nefes aldım. Herkes ağzımdan çıkacak cevabı bekliyordu.
-Eee... şey... işte yaa...
Elif Önüme pilav tabağını koyup;
-Aha şuraya da yazıyorum kavga edip de gelmediysen neyim. Şu haline baksana Allah yarattı dememişler girişmişler vallahi.
-NEEEEE. Sanırım görünüşe göre babam biraz öfkelenmişti:
- Dilaraaah sağda solda kavga etmesen, millete laf atmadan ölür müsün. Geçen gün de dolmuşçulara laf atmışsın. Erkek olsan bu güne kadar zor hayatta kalırdın yeminle. Şu kağıdı Dilara ya uzatın bakayım elden ele.
-Bu ne böyle?
-Arkadaşlarımdan birisi yöresel restoranı için eleman arıyordu. git bir bak hoşuna giderse konuşur anlaşırsınız.
Şaşırmıştım. Şahsi olarak evde yatmak varken çalışma taraftarı değildim. Derslerim iyi olmasına rağmen evde daha rahat yatabilmek için okulu bırakmıştım ve şimdi babam benden bir iş bulmamı istiyordu.
-Bir restoran bir ben. Baba kafayı mı yedin? Sanırım biraz fazla boş yapmış olacağım ki babam iyice sinirlenmişti. Bu ihtiyarı da hiç anlamıyordum. Neden çalışmamı bu kadar çok istiyordu ki? İhtiyarın bağırması ile korkudan havaya sıçradım.
-Sana buradan bir kafayı yedirtirim görürsün. Hiç olmadı adam gibi yemek yapabiliyorsun.
-Ama baba ben böyle saygın bir işin altından kalkamam ki!
Sanırım bahane bulmak konusunda kendimi biraz daha geliştirmeliydim çünkü bu söylediğime ben kendim bile inanmamıştım.
-Tek yaptığın şey oturmak, yatakta yatmak ve arada canın sıkılınca da koltukta yatmak. Birde is beğenmiyorsun. Ömrünün sonuna kadar burada yaşayamazsın ki! Yasal velin olarak seni sorumlu bir yetişkin haline getirmek benim görevim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blue Exorcist /an nsu story/
FantasíaDünya, ayna gibi birbirine zıt iki farklı boyuttan oluşmaktaydı: İnsanların yaşadığı Assiah ve iblislerin hüküm sürdüğü Gehenna. Bu iki boyut arasında iletişim ve seyahat mümkün olmamasına rağmen iblisler, insanların ruhlarını ele geçirerek Assiah'a...