Kardeşler

7 1 0
                                    

Güneş gökyüzünde sanki dün hiç yağmur yağmamış ve soğuktan bir yerlerimiz donmamış gibi gökyüzünde tasasız parıldıyordu. Ömrümün tamamını geçirdiğim ve arka bahçesinde benim ihtiyarın yattığı bu kuran kursunu terk etmek belki de hayatımda yaptığım en zor şeyler arasındaydı. Alıştığım şeylerin değişmesinden nefret ediyordum ve şu an düne göre hayatımda Elif dışında her şey değişmişti ben de dahil.

Sabah saat on iki civarlarıydı. Fatih en az kılığı kadar saçma gözüken pembe bir limuzin ile kapımızın önünde durduğunda ayvayı yediğimizi anlamıştım. Fatih in nasıl biri olduğundan bahsetmek gerekirse uzun boylu ve mor saçlıydı. Saçlarının tutamları önüne dökülüyordu ve çenesinde saçma sapan duran ufak bir sakalı vardı. Fatih arabadan inip beyaz pelerinini savurdu: "parlak gökyüzü tüm ihtişamıyla sanki yeni büyük başlangıcımıza ön ayak oluyor!"

Hayatımda hiç bu kadar gereksiz şov ve boş yapan birini görmemiştim. Yani şimdi bu palyaço herifle takılacaktım ve her şey yolunda gidecekti öyle mi? Babamın arkadaşı böyle ise iblis avcılarının geri kalanını düşünmek bile istemiyordum. Nasıl bir kabusa düşmüştüm böyle?

Arabaya daha yakından bakma fırsatı bulunca sesli bir şekilde o kadar da kötü olmadığını düşündüm. Çok uçuk bir pembe olmasına rağmen upuzun olması merakımı cezbetmişti. Arabaya binmeden önce kuran kursundaki ablalarla ve hocalarla vedalaştım. Necmiye abla:

-Lütfen Dilara ya iyi bakın mephisto bey.

-Sen gönlünü ferah tut. Mescit işlerinde ondan yardımımı hiç esirgemeyeceğim. Şaşırmıştım:

-Hani senin ismin Fatih idi?

-Esasında yüce gerçek hilal özel akademisinin başkanı olarak 5. Mephisto faust ismini kullanırım. Kendi kendime ufak bir aydınlanma geçirirken elinde çantalarıyla elif yanımıza geldi. :"Günaydın!"

-Elif?!

-Geciktim, özür dilerim! Gerçekten de büyük sürpriz oldu bu! Başkanın koruyucu ailemiz olacak kadar yardımsever olduğunu düşününce... Anlaşılan babamız ona, eğer başımıza bir şey gelirse bizimle ilgilenmesini söylemiş. Ben ağzım bir karış açık, şaşkınlıkla Elif i dinlerken Elif gülümsüyordu: "Seninle aynı okula gideceğim kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi, abla!" şaşkınlıkla Fatih in yakasına yapıştım.

-Dur bir saniye heeeey heey heey!! Bağırdım;

-Ben size sizden biri olmak istediğimi söylemiştim. Okula gitmek istediğim hakkında tek bir kelime etmedim!!!

-ŞŞŞŞ sadece biraz sessizce, tamam mı? Bir iblis kovucu olmak istediğini söylemedin mi? o zaman çalışmak da işin ilk aşaması! Şimcik gerçek hilal akademisi yatılı bir akademi. Bir kere girdin mi, biz izin vermediğimiz sürece öylece çıkıp gidemezsin bayağı bir süre buraya dönemeyeceksin yani. Çocukluğunu geçirdiğin eve veda etmeyi bitirdin mi?

Dönüp evimize baktım. Burası kardeşim ile beraber on beş yılımızı geçirdiğimiz yerdi. Dünkü cenazeden beri Elif ile neredeyse hiç konuşmamıştık. Ona babamızın nasıl öldüğünü ve hakkımdakileri söylemek istiyordum ancak nereden başlayacağıma dair en ufak bir fikrim yoktu. Bir yandan da bunu elime yüzüme bulaştıracağıma emindim. Pembe limuzinin içi oldukça lükstü. Fatih, baş köşede oturmuş telefonuna bakıyor, Elif ise kitap okuyordu. Bana dönüp sorduğunda boşluğuma gelmişti: "bir şey mi oldu? Tuhaf bir ifade takınıyorsun..."

-EE şey hiiç, hiçbir şey olmadı. Ardından Fatih konuştu: "siz ikiniz, geldik sayılır." Camdan baktığımda hayatımda görüp görebileceğim en saçma sapan ve çarpılmış gibi duran yapı tüm devasalığı ile karşımızda duruyordu. Fatih sözüne devam etti: "Bu akademi hayal edebileceğiniz tüm akademik tesisleri bulundurmaktadır. Tüm bunlar gerçek hilal akademisini oluşturmaktadır. GERÇEK HİLAL AKADEMİSİNE HOŞ GELDİNİZ! Karşılama töreni başlamak üzere. Diğer herkes ile konferans salonuna gitmeniz yeterli."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 12 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Blue Exorcist /an nsu story/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin