Sabah biraz geç uyandım. Aceleyle hazırlandım. Tüm hazırlıklar tamamdı ve çıkacakken babam elinde çiçeklerle odama geldi. Kendi satın aldı sandım başta. Ta ki bana verene kadar.
"Kızım kapının önüne koymuşlar sana gelmiş. "
Çiçeği şaşkınlıkla aldım. Çiçeğin içindeki nota takıldı gözüm. Kağıdın üstünde ismim yazılıydı. İçinde ise not.
-Dün ki rahatsızlığı telafi etmek istedim Leydim- Yazıyordu...
Murat polis haklıydı. Adam beni takıntı yapmış. Çiçeği masaya koyup evden çıktım. Gözlerim etrafta korkum her attığım adımda artarken okula gelmiştim. Öğretmenler odasında biraz sakinleşip kendime geldim. Korkumu çocuklara yansıtmamalıydım. En sonunda sakinleştiğimde sınıfa girdim. Çocukların neşesi tüm sıkıntılarımı aldı götürdü. Tüm gün bu neşeyle ders işledik. Genede içimde ki korku yüzünden tenefüslerde bahçeye çıkmadım. Takip edilmekten korkuyordum.
Son iki ders beden eğitimi olduğu için çocukları bahçeye çıkarttım. Etrafta herhangi bir sıkıntı yok gibiydi. Rahatlamıştım. Çocuklarla türlü türlü oyunlar oynamıştık. Yakalamaca, renkli istop, yakar top...
Son dersin sonlarına yakın yorulduğumdan oturmuş çocukları izliyordum. Enerjilerine hayranlıkla bakıyordum. Etrafa bakarken avlunun dışında siyah bir araba fark ettim. Arka camı açıktı. Dikkatli baktığımda Ateş açık camdan beni izliyordu. Ne zamandan beri ordaydı ki? Paniklemiştim. Çocukları toparlanma bahanesi ile içeriye aldım. Onlar eşyalarını toplarken bende dışarıya bakıyordum. Bir süre daha durduktan sonra gözden kayboldular. Ne yapacağımı bilemedim.
Zil çalınca çocuklar evlerine dağıldılar. Öğretmenler odasında biraz durdum. Korkunun ecele faydası yok. Eve gitmem gerekiyordu. İlk okulun çevresine bakındım. Sonra hızlı adımlarla ve etrafı Kolaçan ederek eve gittim. Abarttığımı düşünmeye başlamıştım. Sonuçta seven sevdiğine zarar vermezdi...
Yarın görsel dersi için kozalak toplamam gerekiyordu. Bu yüzden ormana gittim. Aklımda fazla derinlere gitmek yoktu. Kozalakların yanında mantar da toplayınca fark etmeden derinlere ilerlemişim. Köy tamamen gözden kaybolmuştu. Biraz daha ilerleyince bir takım sesler duydum. O tarafa doğru yöneldiğimde giyimli adamları ve aralarında sıkıştırdıkları birini gördüm. Ne yaptıklarını anlamadan adamın kafasına sıktılar.
O korku ile yere çöküp çığlık attım. Kafamı kaldırdığımda adamlar bana bakıyor beni parmakları ile gösteriyorlardı. O panikle kaçmaya başladım. Ne tarafa gittiğimi dahi bilmezken koşuyordum. Adamlarda peşime takılmış durmamı söylüyorlardı. En sonunda arkama bakacam diye yere düştüm. Adamlar bunu fırsata çevirip gözümü ve ağzımı bağladılar. Kaçmak için çırpındığım sırada zorla da olsa elimi ve ayağımı bağladılar. Korku ile titriyordum zaten. Nasıl araba olduğunu bilmesemde bir araç ile bilmediğim bir yere götürdüler beni. Çırpınmayı bıraktım resmen kaderime razıyım dermiş gibi.
Gözlerim kapalı olduğu için nerede olduğumu bilmiyordum. Sandalyeye oturttular ve sadece belimden bağladılar. Ellerim ve ayaklarım hala bağlı ve kafamda poşet gibi birşey vardı.
Bir süre öylece durdum. Odaya dolan yürüme sesi ile irkildim. Bir an omzumda bir el hissettim. Geri kaçmaya çalıştım ama olmadı. Elleri omzumdan boynuma ve kafamdaki poşete gitti. Poşet çıktığında gözlerim hala kapalıydı. Çok korkuyordum.
"LEYDİM!!! " Bu ses?!
Bu ses çok tanıdıktı. Ateş'in sesiydi bu. Hızlı hareketler ile gözümü açtı. Karşımda çökmüş halde pişman gözlerle bana bakıyordu. Elleri saçlarıma gittiğinde ondan kaçmaya çalıştım. Sinirlenmişti ve ayağa kalkıp adamlarına döndü.
"SİZ BENİM KADINIMI NASIL KAÇIRIR DA BAĞLARSINIZ!!!"
Bağırdığında korkuyordum. Benim kaçırıldığımdan haberi yok belliki. Ondan çok korkuyordum. Elleri dudaklarımdaki Banta gittiğinde kafamı yana yatırdım. Elleri boşa çıkmıştı. Ondan kaçtığımı fark etmişti. Önümde diz çöktü.
"Korkma benden leydim. Bu adam bir tek sana kıyamıyor. "
Ellerini dudaklarıma yöneltti. Dudaklarıma yavaşça dokundu ve okşadı. Dudaklarımı istediği belliydi. Kendi dudağının kenarını yaladı. Ardından canımın acımasından korkar gibi dikkatlice bantı çıkarttı. Derin nefesler alıyordum. Ellerimi ve ayaklarımı çözdü. Beni sandalyeden kurtarınca ayağa kalkıp kaçmaya çalıştım. Fakat kaslı kollarının arasında kapan gibi sıkışmıştım. Kaçmak için çırpındım ama nafile.
"Şşşşş leydim. Nereye? "
Kafamı kaldırdığımda göz göze geldik. Siyaha kaçan gözleri ile etkileyici bakıyordu. Kaçmak için her hamle yaptığımda durdurdu beni. En son hamle yaptığımda beni kucağına alıp omzuna attı. Çırpınmalarım ve bağırmalarım kayıtsız kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tehditkâr
Teen FictionGenç bir ögretmene aşık olan mafya ve aynı öğretmene aşık olan bir polis. +18