Acele ile ayağıma giydiğim spor ayakkabılarımı düzelterek anahtarımı da yanıma aldım ve sonunda evden çıkabilmiştim bu gidişle fazlasıyla geç kalacağım mülakat için arabama bindim.
Mülakat için biraz fazla rahat bir kombin yapmıştım fakat ben çalışırken de rahatlıktan yanaydım ne öyle podyuma çıkıyor gibi elbise mi giyeceğim.Rimelle rujumu bile zor sürüyorum. Yeminle bir gün ölürsem eğer mezar taşıma tembellikten diye yazdıracaklar.Ben arabayı Minnoş minnoş kullanırken arkamdan gelen bir insansı varlık deli gibi kornaya basmaya başladı.
Ben gayet stabil bir hızda gidiyorum kardeşim ne basıyorsun.
Arkandan gelen araba sol tarafıma doğru geldiğinde camı açıp"NE YAPIYORSUN!HAYIR NE YAPIYORSUN!NE GEÇTİ ELİNE,BOKMU VAR HAYVAN GİBİ BASIYORSUN KORNAYA!!"Çemkirişlerimle adam şaskın bir şekilde"Acelem var"diyerek beni geçiştirmeye çalışıyordu ki "Sağ çek Sağa"dedim az öncekinden daha sakin bir sesle.
Adam oflayarak sağa çektiğinde onun Arabası önünde Benim arabam arkada olacak şekilde sağ şeritte durmuştuk.
Arabadan inerek"Oğlum sen manyamısın, psikolojik sorunların falanmı var"dediğimde,yüzüme garip garip bakarak derin bir nefes çekti içine elini kahvenin koyu tonlarında olan saçlarına geçirerek"Bakın hanımefendi,sanırım zor bir gün geçiriyorsunuz ve ters tarafınızdan kalktınız ama emin olun şu anda sizinle uğraşa bilecek bir durumda değilim"diyerek ukalaca gülümseyip arabasına bindi.
O adam az önce bana mı öylepiç gülüşü atmıştı.
Gayet sakin bir şekilde arabama binecekken gülümseyerek arabaya baktım madem acelesi vardı yardımcı olmak lazımdı değilmi.
Cebimdeki ev anhtarımı çıkartarak arabanın arka farından şoför kapısına kadar güzel bir ıslak imza bırktım.
Şoför kapısının oraya geldiğimde siyah filmli cam yavaş indirildi ve kaşları çatık şaşkın yüz bana hayretle baktı.
"Neydi şimdi bu,niye böyle bişey yaptın, küçük sinir hücrelerine hakim olamadığındanmı!"dedi.
Alaycı bir tavır ile"Yooo,öylesine"diyerek kendi arabama yürüken arkamdan söylendiğini duyabiliyorum.
Sonunda arabama binip mülakatın yolunu tuttuğumda şirketin önünde durabilmiştim.
İçeriye girdiğimde resepsiyona mülakat için geldiğimi söyledim, genç kız oturduğu yerden kalkarak ayağındaki siyah topuklarla kıvırtarak asansöre yürüdü. Asansöre bindiğimizde beşinci katı tuşlayarak beklemeye başladı O sırada gözleri bana kaymış ve baştan aşağı süzmüştü.
"Bence mülakat için biraz sade bir tarz"diye konuştu ukala bir tavırla. Gerçi bu kızdan da ne bekleniyorsa dudaklarını kıpkırmızı bir rujla boyamış dizinin bir karış üzerinde bir kalem etek ve beyaz yaka bir gömleği eteğinin içine sıkıştırmıştı.
"Sanırım yanlış anladınız ben patronunuzu baştan çıkarmak için değil mulakat için geldim"dediğimde bozulmuş surat ifadesi ile bu sefer ben gülümsemiştim.
Toplantı salonunun kapısına kadar bana eşlik etti. Daha sonra ise içeri girebileceğimi Ulaş beyin birazdan burada olacağını söyledi. Hatırladığım kadarıyla Ulaş bey hem şirketin sahibi hem de CEO'suydu.
İçeri girdiğimde dikdörtgen masanın yanlarında oturan benim gibi mülakata gelmiş 7 kişi daha vardı. Herkes stresli bir şekilde birbiriyle konuşurken, Ben stresli değilim aman canım sanki dünyanın sonu ya işe alınacağız ya da alınmayacağız.
Zaten muhtemelen alınmayacağım yani ben de olsam şirketime 2 yıl boyunca rakip şirketimde çalışmış birini almak istemem,ama annem yine de şansımı denememi bunun kariyerim için büyük bir şans olduğunu söyledi. Kıramıyorum validemi ne yapayım.
Kapı açıldığında herkesin fısıldaşması kesildiğinde gelenin kim olduğunu anlamak zor değildi.
Şirketin sahibi aynı zamanda CEO'su olan Ulaş bey'e kafamı çevir-
"Siktir!"
Evet gerçekten koca bir siktir.
Bu o piç gülüşlü adamdı. Sandalyesine oturarak gözleriyle odadaki herkesin yüzünü taradı ve sonunda benim yüzümde durduğunda
benim kadar şaşkın değildi fakat'Ne işi var bunun burada'der gibi bir hali vardı.Toplantının ilk yirmi dakikası şirket kurallarından ve düzeninden bahsederek geçmişti.
Daha sonra ise asıl soru sorulmuştu"Sizi neden işe almalıyız Nisa hanım"yanındaki benim yaşlarımda olan genç kıza yönelttiği sorusu ile, kız stresle çıtlattı parmaklarını bırakarak soruya yöneldi"Kozmetik teknolojisi bölümünü başarı ile bitirdim ve iki yıl stajımı tamamladım aynı zamanda iş deneyimim de var ve üç yabancı dil biliyorum"diyerek kendini açıkladı.Ulaş bey teşekkür ederek oturmasını söyledi.
Daha sonra benim karşımda oturan dolgun dudaklı ve yüzü estetikten üflesen patlıyacak durumda olan kadına yöneltti sorusunu.
"Sizi neden işe almalıyız Aysin hanım"dediğinde.
Kadın"Ben birçok yerde saj yaparak iş deneyimimi arttırdım ve müşterilerin ne istediğini gayet iyi biliyorum"
"Sanki, parfümüatör değilde falcı arıyorlar"diye başımı öne eğip mırıldandığımda.Ulaş beyin eli ile ağzıni hafifçe kapatarak başını öne eğdiğini ve güldüğünü gördüğümde soylediğim şeyi duyduğunu far ettim.
Sonrasında sıra bana geldi ve"Melis hanım sizi neden işe almalıyız"diye sorduğunda.
"Çünkü şirket kadrosunda elemana ihtiyacınız var"dedim.
Sabırla "Rica etsem kendinizi biraz daha detaylı açıklayabilir misiniz"dediğinde."Kozmetik teknolojisi bölümünü okul birincisi olarak tamamladım.Daha önce iki yıl boyunca atalar şirketinde çalıştım ve yedi farklı dil biliyorum"dedim ve arkama yaslandım.Yanımdaki kız kulağıma yaklaşarak"Yedi dilmi,yuh,ben üçünü zor öğrendim"diyerek şaşkınlığını dile getirince bende gülerek onu onayladım"Zor oldu ama başardım"dedim.
Sonunda mülakat bitti ve klasik"Biz size haber vereceğiz"maratonu.Tabikide vermeyeceklerdi.
Hepimiz evlerimize dağıldığımızda.Bende eve geçmiş ve kıyafetlerimle yatağa uzanmıştım.
Bir süre içim geçmiş ve telefonumun çalma sesine uyandım bilinmeyen numarayı cevapladığımda."Merhaba Melis hanım şirketimizde yaptığınız mülakattan sonra sizi işe almak istiyorlar,yarın sartları konuşmak ve ilk gününüze başlamak için gelebilirsiniz,iyi günler"§§§§§§§§
Çok iyi olduuuu
🫀🫀💞💞🧚🏽♀️🧚🏽♀️😁😁