Gökçe ben...

19 0 0
                                    

"Gökçe. Gökçee..."

Aleyna'nın eli Gökçe'nin koluna değer değmez titredi.

"Gökçe ne oldu? Daldın."

"Uygar abi. Yani Uygar. Neden sen ona abi dedinki? Bizden çok büyük değil herhalde."

"Hıhı. Çok yaş farkı yok aramızda ama küçüklüğümden beri abi diyorum ben. İki yaş var aramızda Mete ile yaşıt yani."

"Üniversite mi okuyor?"

"Evet."

"Hangisi?"

"ODTÜ de bilgisayar mühendisliği okuyormuş."

"Soyadını biliyormusun."

"Biliyorum..." Aleyna Gökçe'nin Uygar'a sabitlenmiş kafasını kendine doğru çevirdi.

"Sen neden Uygar abi ile ilgili sorular sorup duruyorsun?"

Derin bir nefes aldı Gökçe. Bakışlarını bir Uygar'a bir Aleyna'ya çeviriyordu. En sonunda dayanamadı patlattı günün bombasını
"Aleyna ben aşık oldum galiba."

Aleyna yüksek sesle güldü. Etrafındakiler ona bakıyordu. Ama umrumda değildi.

Gökçe'de ona katıldı beraber gülmeye başladılar.

Gökçe şıpsevdiydi pazartesi birine çok yakışıklı der salı günü vazgeçerdi sonra başka gün bir başkasından hoşlanırdı.

Bu yüzden gülüyorlardı. Onlar sanıyorlardı ki Gökçe iki üç güne Uygar'dan sıkılır.

Ama bilmiyorlardı ki attıkları bu kahkaha fırtınadan önceki son mutlu anlarından biri...

---------------------

Didem içeri girdiğinde herkes yerine oturdu. İşte bu çok hoş bir haber Gökçe'nin rehber öğretmeni Didem olacaktı. Ama bu bir tesadüf değil Oguz beyin özel ricasıydı.

Gökçe her zaman yaptığı gibi bütün ders formundaydı(!). Kırk dakika boyunca kafasını bile kaldırmadan uyumuştu. Nasıl yapıyor bilmiyorum ama o gürültüde rüya bile görmüştü.

Başlama ziliyle kafasını koyduğu yerden bitiş ziliyle kaldırdı. Didem'le gözgöze geldi. Bakışlarını kaçırıp Aleyna ile konuşuyormuş gibi yaptı.

O sırada Uygar'ı gördü tam önlerindeydi. Bütün ders uyumak yerine keşke onu seyretseydi. Mavi dar gömleği ve siyah kot pantolonu ile muhteşem görünüyordu. Ve Gökçe'nin en sevdiği: saat. Sol kolundaydı ve gömleğini bilekleri gözükecek kadar yukarı katlamıştı. Saçları ne rampa ne de dağınıktı. Tam olması gerektiği gibi, Gökçe saçlarının doğal olduğuna her türlü iddiaya girerdi.

Ve o gözleri, deniz mavisi! Mavi gözlerine bir insana en fazla bu kadar yakılabilirdi. İnsanı karadelik gibi çekmeye hazırdı. Hele bir gözgöze gelseler işte o zaman kıyamet kopacaktı.

"Yeter Gökçe içine düşeceksin."

"..."

"Gökçeee."

"Ne bee?"

"Daldın diyorum. Yine."

"Off bir sus. Ya gördünmü senin yüzünden gitti sınıftan. Kaçırdın çocuğu."

"Ne kaçırcam be. Kendi gitti."

"Aleyna ne bakıyorsun aval aval. Bir şey mi diyeceksin sen?"

"Aslında evet."

"Mete mi? Aldattı dimi seni şerefsiz."

"Çüşş. Konu ne çabuk Mete'ye geldi.Ben Uygar abiden bahsediyoruz sanıyordum."

UYGAR'CAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin