chanhee elinde olmadan younghoon nereye gitse yanında gidiyordu, younghoon'un dersten acele ile çıktığını görünce dayanamayıp arkasından koşmuştu.
uzun oğlanın arkasına bakmadan okulun çıkış kapısına ilerlediğini görünce younghoon'un asla böyle bir şey yapmayacağinı düşünerek daha da endişelendi.
ona göre younghoon kendisini korumaya çalışan güçlü birisiydi, şu ana kadar onun da böyle zor zamanlardan geçebileceğini duşünmediği için kendinden nefret etti.
kendisini bekleyeceğini söylediği için onu uzun zamandır bekletiyordu chanhee, ne kadar ivan'a karşı gelemese de kendini sevmeye azar azar başlamıştı.
younghoon'un girdiği sokağa atlarken hiç tereddüt etmedi, yere çökmüş halde iki büyük binanın arasında kalmış sokağın yukarısına bakarak gökyüzünü izlediğini görebiliyordu.
acemiydi,
yavaşça gözlerini kapatan younghoon'un yanına yaklaştı, korkmasını istemiyordu.
"iyi misin?"
gözlerini açtığında gördüğü yüzün chanhee'nin yüzü olması younghoon'u o kadar mutlu etmişti ki, göğsündeki ağrı bir anda yok olmuştu sanki.
"iyiyim."
"yalan." dedi chanhee yanına çökerken ve çantasından favori atıştırmalığı olan jelibonlarını çıkardı. "hangi rengi seversin?"
"choi chanhee, tanıdığım choi chanhee mi? atıştırmalıklarını changmin'e bile vermeyen?" diye hafifçe gülümsedi.
"hadi söyle."
"kırmızı."
"kırmızılar benim de favorim."
"o zaman bana verme, sana kalmaz." diyen younghoon'a gülümsemişti. "ikimizin de kırmızıları sevdiğine inanamıyorum, çok uyumluyuz."
kırmızı ayıcıklı jelibonu oğlanın ağzına doğru götürdüğünde, younghoon onu rahatsız etmeden yemek için elinden geleni yapmıştı. sorun ne diye sormaya korkuyordu chanhee, anlatmak isteyip istemediğinden emin değildi o yüzden sadece onu iyi hissettirmek için takip etmişti.
bir süre öylece oturdular, chanhee ona jelibon uzattı, o da yedi. younghoon en sonunda ayağa kalktı ve chanhee'nin de kalkabilmesi için elini uzattı. gücünü kullanarak ayağa kaldırdığında yüzleri birbirine yaklaşmıştı.
younghoon'un gözleri chanhee'nin gözlerine dikkatlice bakıyordu, chanhee'nin gözlerinin titrediğini görebiliyordu. chanhee ise younghoon'un gözlerinin hafif kızarık olduğunu görmüştü, o yanına gelmeden önce ağlıyor olmalıydı.
younghoon ona kendisini sevdirirken kendini sevmeyi bir anlığına unutmuştu, daha doğrusu sabahın köründe evinden çıkmadan önce ona laf eden anne ve babasının sözlerine kırılmıştı.
ama chanhee'nin yüzünü görür görmez morali yerine gelmişti, içine huzur katıyordu.
"teşekkür ederim."
chanhee o öpse karşı çıkmazdı ama younghoon onu öpmeyi planlamıyordu, onu korkutmak, kendinden soğutmak asla istemiyordu.
elinden tutmaya devam ederken boşta kalan eliyle karşısındaki çocuğun saçlarını yavaşça karıştırdı ve sıcak bir gülümseme sundu ona.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bbangnyu ' bir beyaz kağıt
Fanfictionyounghoon : yazdığım bütün şiirler sana başlayan bir kitap için önsöz olur ancak