Onur duydum (smut var)

86 3 20
                                    

.
.
.
En son sanji'den devam ediyorduk
.
.
.
.

Havanın düzelmesini beklerken film izledik. Law'un omzunda uyuyakalan Luffy'i görünce birazcık üzüldüm çünkü kıskandı. Nami-san vivi-san'ın bacaklarına kafasını koyup filmi izliyorlardı. Zoro ise filmin 5.dakikasında uyuyakalmıştı, film biraz sıkıcıydı kabul ediyorum ama cidden bu adamdan nefret ediyorum en azından yanımda uyuyakalmasın da elimi falan tutsun, bana baksın ama yok nerde o haraketler, bu marimo kafalı adam berbat, ne kadar aşkından ölsem de, yataklara da düşsem berbat olduğu açık bir gerçek, salak marimo...

Film bittikten yarım saat sonra falan hava düzelmişti. Saat 01.30 falandı, Zoro'nun evinde hiç yiyecek birşeyler olmadığı için dışarı çıkmaya karar verdik. Arabayla gelmedikleri için Zoro'nun arabasıyla avm'ye gittik. Herkes fastfood istediği için fastfood dükkanına girdik. Zoro ile Vivi herkes için sipariş verip geldiler. Zoro yanıma oturduğunda dudağımın kenarından kimsenin farketmeyeceği bi şekilde güldüm.
.
Yemeklerimiz geldiğinde Zoro bana baktı

Z: Kıvırcık, yemekten sonra ne yapıcaz?

S: bilmem, zaten geç olmaz mı?

Z: internet kafe'ye gidelim mi?

S: Tamam, olur

"Ee! Millet yemekten sonra ne var?" diye sordu Law, bi yandan burger'ini ısınırken

"İnternet kafe'ye gidelim mi?" diye sordum

"Daha iyi bir fikrim var... Evlere gidelim ben çok yoruldum" Luffy herkesin en çok istediği şeyi açık açık söylemişti. Law ona sanki hediye vermiş gibi mutlu olmuştu. Ne oluyo lan, merak ettim şimdi

Yarım saat sonra herkes yemeklerini yemiş ve kalkmıştı. Luffy'le Law başka tarafa gidicekleri için taksiyle gittiler. Nami-san ve Vivi-san'da Nami-san'ın annesi geldiği için gittiler. Zoro ve bende Zoro'nun arabasıyla benim evime gittik.

Ev birazcık dağınıktı ama Zoro'nun ki kadar değildi en azından...

"Evin güzelmiş, benimkinden daha düzgün" ona dönüp baktım "Seninkinde bir öküz yaşarken benimkinde bir insan yaşıyor da ondandır"

"Yaa, kalbimi kırıyorsun"

"Kırılmaz o kolay kolay" dedim ve önüme döndüm, tatlı birşeyler hazırlamak için mutfağa girdim. Arkamdan gelen bir marimo tüm dikkatimi dağıttığı için ayağıma kare tahta masanın ayağına çarptım. O ani ve sanki kamyon çarpmış gibi gelen acıyı biliyorsunuz değil mi?

Tabi arkamda ki kas kütlesi daha çok yaklaştı ve belimden tuttu. Tabi beni oturtmak için yaptı ama ben o an ateş gibi yanmaya başladım. Beni sandalyaye oturttu ve "İyi misin?" diye sordu. Yani tabi ki sadece ayağımı çarptım ve o kadar canım yanıyo gibi görünmüyordum, o da aşırı endişeli değildi ama yinede ayağıma baktı, masanın kıymığı ayağıma batmış, kanamış ben o ani acıyla hissetmemişim. Fazla kanamaya başlayınca peçete buldu masaya koydu, sonra küçük bir kap bulup su doldurdu, onu da masaya koyduktan sonra ayağıma doğru eğildi ve cebinden bir yarabandı çıkarttı. Cebinde yarabandının ne işi var diye düşünürken bir anda kafasındaki, bandajlı yarayı gördüm ve özür diledim. Yarabandını yapıştırdıktan sonra  kalktı ve anlımdan öptü.

"Senin suçun yok, ben kendim kaşındım" dediğiyle güldüm ve "Evet doğru, sen kaşınmıştın"

Sonra beni kucakladı ve yatağıma götürdü.

"Ee, ben nereye yatıcam?" ne diyo bu moron diye düşündüm, ne yani yanıma yatmıycakmıydı

"Dalga mı geçiyorsun Zoro?" diye sordum üst üste göz kırpmaya başladım.

Seni Duyabiliyorum (ZoSan)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin