Ben Han Jisung. 18 yaşındayım çünkü sınıfta kaldım ama kimse bunu bilmiyor, ezik bir ucube olduğumu gizlemek zorundayım. 20 yaşıma merdiven dayamama rağmen hâlâ dişime göre bir aslan parçası bulamadım ve bu nedenle son sınıfları gözleyerek kendime has bir erkek arıyorum.
Mavi saçlarım ile herkesi kendime hayran bıraktığımı düşünüyor olsam bile, insanların bana bakıp fısıldaşmalarını duyabiliyorum. Arkadaşım yok çünkü havamdan yanımdan bile geçilmiyor. Geçer not alamamam bir sorun değil, insanların benden korkması çok havalı.
Altın vücudun ölçülerini iyice kısan yaklaşık 30 santimetre belim ile harika bir dansöz olabilirim ama gururum o kadar yok olmuş değil. Kahve gözlerim hayvan dışkılarını andırıyor, eşeklerin bile gözümü kıskanmasına neden oluyor. Kıskanmasını sağlıyor diyebilirdim ama olaya eşeklerin gözünden bakıyorum, birini kıskanmak kötü bir şey olsa gerek.
Koridorda salına salına yürüyordum. Aşırı kalabalık olan koridorlar, beni görünce bir bir dağılıyor, yürümem için alan açılıyordu. Görünmez bir kırmızı halı seriliyordu önüme. Çünkü dostum, ben çok havalıydım ve önüme gelene çakı saplayabilirdim!
Tabii, karşıma böylesine haşmetli bir beden çıkmazsa. Geniş omuzları, yapılı kolları, Roberto Carlos'un rol modeli gibi bacakları... Dudağımı ısırmadan duramamıştım. Hatta bana biraz daha düşsün diye sağ saçımı kulağımın arkasına sıkıştırmış, genişçe gülümseyerek gözlerimi kırpıştırmıştım.
Koridorun sonundan şöyle bana bir baktı. Biraz süzdü, sonrasında fark etmedim sanmasın, pantolonunun ortası havalandı. Şaşkınlıkla ağzını kapatıp koşarak gözden kaybolduğunda anlamıştım.
Bu çocuk benim olmalıydı.
Ders zili çaldığında sınıflara giden kişiler benim yanımdan bile geçemiyordu. Bense Jiafei gibi gerekmediği hâlde yan yan gidiyor, zarganalığımı ortaya koyuyordum. Aklıma gelen oğlanla yeniden dudağımı ısırdım. O çocuğun tapusunu almalıydım.
Şanslı günümdeydim. Oldukça şanslıydım hem de, tam önümde benim gönlümün efendisi oturuyordu. Fuck boy gibi saçlarıyla tam bir Viraj Dobriyel idi.
Ama elbette süt beyazı teni ve olmayan sakalları onu bu saplantılı herif ile benzerliklerine son veriyordu. Ben de Viraj gibiydim gerçi. Birine âşık olur, onu elde edene kadar birçok yol dener hatta öyle severim ki öldürmeye kadar giderim. Elbette onu sevdiğim için ona vurduğumu bilmesi de gerekir.
Dersi hiç dinlemedim çünkü önceden de söyledim, havamdan geçilmiyor. Olmayan arkadaşlarımı selamladıktan sonra önümdeki babişkonun kolundan tutarak o bir şey diyemeden tuvalete sürükledim. Herhâlde bug olmuştu çünkü yaklaşık 1 dakika boyunca konuşmamıştı ama bu zaten işime gelirdi.
"Seni seviyorum." dedim, hırıltılı çıkan ses tonum ile. Bana öyle bakıyordu ki, Jisung beni öldür mesajını aldım. Ağzından çıkmasına gerek kalmadan göt deliğime soktuğum kelebeği çıkararak kalbine sapladım.
Sonra polisler geldi idam edildim aq end of the story
ŞİMDİ OKUDUĞUN
çakı sapladığımın oğluşu, minsung(!)
Fanfictionbabacan jisung ve roberto carlos minho (aşırı kısa ve mizah amaçlıdır)