İLK UYKU

289 12 25
                                    



Ayyyy şebmes için yazdığım ilk hikaye. Böyle keşke izlesek dediğim sahneleri yazarım böyle. Yazım yanlışım varsa kusura bakmayın. İyi okumalarrr :))))))

..........................................

GECE 00.45 


Macit'in yanından Şebnem eve gelir. Uzun bir günün ardından çok yorgun düşmüştü. Bir an önce uyuyup sabah olmasını ve Macit'e karşı harekete geçmeyi bekliyordu. Ne kadar cesur gözükse de sevdiklerine bir zarar gelir diye ödü kopuyordu. Hele de onca tehtidi duyduktan sonra Macit'in oğlunun intikamını almak için ne kadar gözünü kararttığına emin olmuştu. Bu durumda yapabileceği tek şey o harekete geçmeden onu etkisiz bırakmak olduğunu düşündü. Geceliğini giydikten sonra çocuklarının yanına gitti tek tek. Onları uyurken biraz izledi, onlarsız ne yapardı diye düşündü. Düşüncesi bile onu nefessiz bırakmaya yetiyordu. Öptü, kokladı iyice. İyi geceler diye fısıldadıktan sonra odasına geçti. 

Gördüğü kabustan nefes nefese uyandı. Hepsi Macit'in yüzündendi. Mesutun öldüğünü görmüştü rüyasında. Onu koruyamadığını. Bağırıyor çağırıyor ama kimse duymuyordu sesini. Mesut'un başında hiçbir şey yapamadan ağlıyordu sadece. Çaresizliğine ağlıyordu. Sevdiği adamı kaybedişine ağlıyordu. Ve onun yüzünden ölmesine. 

Kendini toparlamak adına göz yaşını silip yataktan kalktı. Pencereyi açıp biraz hava aldı. Odasında duran sürahiden biraz su içti. Kendini toparladığını hissedince tekrar yatağa oturdu. Saate baktı, 02.24. 

Yorganın altına girdi, tam geri uyuyacakken telefonuna gelen bildirimle tekrar kalkındı. Telefonunu komidinden alıp gelen mesaja baktı. Macit'tendi. 

Oğluma bir şey olduğundan eminim. Ve bunu senin yaptığından. Hayatta en değer verdiğin insan zarar gördüğünde nasıl hissettiriyormuş gör bakalım Şebnem hanım. 

Şebnem işgillendi. İçi rahat etmeyince bütün yorgunluğunu bir tarafa bırakıp çocuklarının odasını gezdi. İkisi de iyiydi. Mışıl mışıl uyuyorlardı. Geriye tek bir seçenek kalmıştı, Mesut.. Telefonuna koşup Mesut'u aradı. Defalarca çaldırmasında rağmen açmıyordu. Korkudan tekrar ağlamaya başladı istemsiz bir şekilde. Üstüne mont dahi almayı unutup Mesut'un evine koştu. Zili çaldı, çaldı, çaldı.. Açan yoktu. Evin etrafını dolaştı. Işıklar kapalıydı. Camı kırmadan önce tekrar evin girişine koştu. Son kez zili çalmayı denedi. Bu sefer kapı açılıp karşısında gri eşortman ve beyaz tişörtüyle Mesut görününce derin bir nefes aldı. Hem gecenin soğuğundan donuyor, hem de ağlıyordu. 

Mesut: Ne oldu sana?! İyi misin?!

Oldukça uykulu olduğu gözlerinden belliydi, ayılmaya çalışırcasına ovuyordu gözlerini elleriyle. 

Şebnem: İyi miyim sence?! Neden açmıyorsun şu kapıyı?! İki saattir seni arıyorum, neden ulaşamıyorum?! Neden açmıyorsun şu telefonunu?! Ne kadar korktum haberin var mı?!!

Bütün korkusunu siniriyle atmaya çalışıyordu. 

Mesut: Uyuyordum Şebnem. Duymamışım. Telefon diğer odada kalmış. Ne oldu sana?!

Şebnem: Ne ne oldu?! Ödüm koptu sana ulaşamayınca!

Mesut: Şebnem ben kocaman adamım. Hem neden bir şey olsun ki?

Şebnem: Bırak kocaman adammış.. Daha kendini Elif'ten koruyamıyor.. 

Mesut Şebnem'in ellerini ellerinin arasına alır. 

Mesut: Konuyu değiştirme sen neden korktun? Gecenin 3ü ne yapıyorsun burada? Gel donmuşsun gel.

Şebnem: Mesut bak gece gündüz demeden ne zaman ararsam açılacak o telefon tamam mı? Her şey yolunda mı?

Evi olduğu yerden kolaçan etti gözleriyle. Mesut da onunla beraber baktı. 

Mesut: Evet her şey yolunda. Yani senin gecenin 3ünde bu halde montsuz bir şekilde evimi basmadan önce öyleydi.

Şebnem'in hali tavırlarından o da işgillenmeye başladı.

Şebnem her şeyin yolunda olduğunu duyunca rahatladı. 

Şebnem: Tamam ben gidiyorum o zaman. 

Kapıya dönecekken tekrar mesut'a baktı. Yüzünü inceledi. Gördüğü kabusun etkisi onu titretmeye yeterken mesajın verdiği korku hala içindeydi. Yaşadığına tekrar tekrar şükretti içinden. Karşısında, ona o an çok kızgın olmasına rağmen. Ona o an bu kadar kızabildiği için şükretti. Yavaşça Mesut'la arasındaki mesafeyi kapattı ve sarıldı. Kolları her zaman Şebnem'i sarmaya hazır olan Mesut da bunu bekliyordu. 

Şebnem Mesut'un göğsünde nefes alışverişlerini düzenledikten sonra kollarından sıyrıldı ve kapıya yöneldi. Kapı kulpunu tutan elinin üstüne koydu Mesut elini. 

Mesut: Kalsana bu gece..

Şebnem Mesut'a baktı yeniden. Kafasında kurduklarını bir tarafa bırakıp tam olmaz diyecekken Mesut sözünü kesti.

Mesut: Ya o kadar düşünmene gerek yok. Dümdüz uyuyacağız. 

Şebnem: Söz mü?

Emin olmak için işaret parmağını uyarırcasına kaldırarak sordu.

Mesut: Söz söz hadi. Donmuşsun zaten. 

Şebnem'in kollarını sıvazladı ısıtmak istercesine. Tuttuğu kollarından onu merdivenlere yöneltecekken konuştu.

Mesut: Senin de aklın hemen oraya gidiyor.

Kendi kendine söylendi fısıldayarak ancak Şebnem duymuştu. Attığı 'hiç de bile, ne münasebet' bakışından korkup sustu. 

Merdivenlere ulaşmadan önce Şebnem mutfağa yöneldi.

Mesut: Nereye?

Şebnem: Su içeceğim.

Şebnem'i kolundan tekrar yakalayıp kendine çekti.

Mesut: Yukarıda var ben sana vereceğim gel sen.

Beraber el ele merdivenlerden yukarıya çıktılar. Mesut'un yatak odasına girdiler.

Şebnem: Ne tarafta yatıyorsun?

Mesut: Sağ. Ama takıntım yok ne tarafa istersen o tarafa geç.

Şebnem yaramaz bir gülümsemeyle yatağın sağ tarafına koştu. Kokusunu duymak istiyordu yastıkta. Mesut arkasından güldü. Mesut Şebnem'e suyunu verdikten sonra o da yatağın sol tarafına geçti. Yatağa yattılar. Şebnem Mesut'a baktı izin istercesine. Mesut 'gel' dercesine kollarını açtı. Şebnem hemen Mesut'un göğsüne yerleşti. Kalpleri neredeyse üstüsteydi. Aynı anda atıyorlardı. İkisi de bu anın çok özel olduğunu biliyorlardı. 

Şebnem Mesut'un güvende olduğunun rahatlığıyla uykuya dalmak üzere olsa da o anı daha fazla hissetmek için bedeninin onu sürüklediği uykuyla savaşıyordu.

Mesut Şebnem'in saçını öptü birkaç kere. Onun için hiç bu kadar korkan olmamıştı. Şebnem'in onun kaç ilki olduğunu düşünüyordu. İlk aşkı, ilk savaşı, ilk onun için savaşanı..

Mesut: Saçını okşayayım mı ister misin?

Fısıldayarak sorduğunda Şebnem kulağına gelen havayla gıdıklandı. 

Şebnem bir şey söylemeden göğsünün üzerinde kafasını salladı. Mesut gülümsedi, onu sarmalamaktan boşta kalan elini sevgilisinin düz ve yumuşacık saçlarında gezdirmeye başladı. Bir süre sonra ikisi de yenik düşüp uykuya daldı. 


SON

................................................







BegonvilWhere stories live. Discover now