Beklettiğim için özür dilerim öncelikle. Nedense aklıma yazacak pek fikir gelmedi şu anda da rastgele yazacağım biraz. Umarım iyi bir şeyler çıkar iyi okumalar:)
Bölüm şarkısı: Vampire weekend-step
Ben dinleyerek yazdım lütfen siz de benimle aynı hissiyatı tatmak için bu müziği hazır tutun ben işaret verdiğimde açıp dinleyerek okuyun:)
........................................................
Şebnem ve çocuklar eve gelir. Çocuklar okul çantalarını toplamak için odalarına çıkarlar. Şebnem de çanta hazırlamak için kendi odasına girer.
..........
Şebnem bir gecelik kıyafetlerini ve gerekli olacak diğer eşyalarını küçük bir valize yerleştirdi. Olacaklar hakkında en ufak bir fikri yoktu ve şaşırtıcı bir şekilde hayatında ilk defa kendine bu kadar güvenmiyordu. Ama buna rağmen güçlü ve dayanıklı görünmeliydi. Gecenin sonunda kimin kazandığını görene kadar..
Heyecanını toplayıp çocuklara ve Roho'ya gece evde olmayacağını söylemek için aşağı indi. Elindeki valizi kapının kenarına bıraktığında çocuklar da çantalarıyla ve ellerinde montlarıyla kapıya geldiler. Ece annesinin valizini gördü;
Ece: Bu valiz ne? Bir yere mi gidiyorsun anneciğim?
Şebnem: Evet aşkım. Bugün evde kalmayacağım. Ben yokken uslu durun tamam mı? Roho'yu üzmeyin.
Ece: Tamam anneciğim üzmeyiz tabi ki. Ama nereye gidiyorsun ki?
Şebnem çocuklarına yalan söylemek istemediği için birkaç saniye ne cevap vereceğini düşündü.
Şebnem: Bir günlük kaçamak yapıyorum diyelim.
Ece annesini yalan söylemek zorunda bırakmamak için kiminle diye sormadan anladığını işaret ederek gülümsedi. Annesinin Mesut abi ile kahvaltıdaki bakışmalarını gördüğündeki düşüncelerinde yanılmamıştı demek ki.
Ece: Pekiii.. Çok eğlen tamam mı?
Kızının anlayışı karşısında gözlerini kırptı ve gülümsedi aynı zamanda yanağını okşarken.
Emre: Anne ne zaman geliceksin peki?
Şebnem: Yarın dönerim diye düşünüyorum. Sizden uzun süre ayrı kalamam gibi.
Üçü sarıldılar.
Şebnem: Tamam o zaman montlar çantalar giyilsin. Kardeşine göz kulak ol Ece'm.
Ece: Olurum. Sen bizi merak etme.
Çocuklara yardım ettikten sonra okula uğurladı. Sonrasında Mesut'u beklemek için salonda bir koltuğa yerleşti. Mesut'un bu kadar iddialı olması onun kendine güvenini azaltan en büyük bir faktördü. Çünkü bu bir kuraldı: bir şeyden ne kadar kaçarsan, o da seni o kadar kovalardı. Kendine koyduğun bir şart varsa bedenin tüm benliğinle onun tersine hareket ederdi.
Mesut'tan "geldim" diye bir mesaj alınca derin bir nefes alıp olacakları bilmediği oraya gitmek için çantasını alıp kapıyı açtı.
Roho hızlı adımlarla yetişip Şebnem'in ceketini tuttu. Şebnem Roho'nun tuttuğu ceketi giyerken konuştu.
Şebnem: Roho ben bu gece yokum. Evde olmayacağım. Çocuklar sana emanet.
Roho: Tabi Şebnem hanım. Siz merak etmeyin.
Roho Şebnem'i uğurladı ve işine döndü. Şebnem elinde valizle bahçeden çıktı ve kapının önündeki Mesut'un arabasına doğru ilerledi. Mesut hemen arabadan inip Şebnem gelmeden kendisi onun yanına gidip elindeki valizi aldığı gibi bagaja yerleştirdi. Şebnem Mesut'un valizi bagaja koymasını izledi. Bagajı kapattıktan sonra Mesut hızla Şebnem'in kapısını açtı.