1. Bölüm

213 16 636
                                    

Merhabalar!

Bu kitap, Bir Vedaya Ait serisinin ikinci kitabıdır ve iki bölümden oluşacaktır.

Serinin ilk beş kitabı birbirinden bağımsız olacaktır. Yani, ilkini okumadan da bunu okuyabilirsiniz.

Keyifli okumalar dilerim ve kitabıma şans verdiğiniz için teşekkür ederim.

Not: Karakterler gerçek kişilerden uyarlanmıştır ve benim için özeller. Karakterlere hakaret etmemeye özen gösterelim, lütfen. :)

***

"Olur öyle," diye geçiştirdiğim her şeye bir hikaye yazılabilirdi. Kaybettiğim bir kartın, yetiştiremediğim bir ödevin, kaçırdığım bir otobüsün çok fazla etkisi olmuştu hayatıma. Tıpkı yıllar önce evden markete için çıkarken unuttuğum kredi kartım gibi. Onun etkisi beni yıllar sonra bile gülümsetirken hüzünlendirip düşündürecek kadar fazlaydı.

Sürekli bir şeyleri unuturdum. Doktorum bunun B12 eksikliğimle yakından ilişkili olduğunu ve artık beslenmeme daha fazla dikkat etmem gerektiğini söylemişti. Bunun için ilaç ve iğne tedavileri görmüş olsam da sonuçlarımda sadece kısa süreliğine düzelme oluyordu. O zamanlar da böyleydi bugünlerde de.

Unutkanlıklarımın beni çileden çıkardığı bir dönemde alışveriş için gittiğim marketin kasasının önünde kredi kartımı unuttuğumu fark etmiş, nakit taşımayı da asla sevmediğim için öylece kalmıştım kasiyerin önünde. Bolca utançtan başka bir şey değildi o an hissettiğim. Çok utanırdım böyle şeylerden. Sonra o yetişmişti imdadıma. Onu tanımıyordum ve o da beni tanımıyordu.

O market, yaşadığım yere çok yakındı ve yakınlarda yaşayan herkesi az çok tanırdım çünkü marketin düzenli müşterileriydik fakat o bunlardan biri değildi. Onu ilk kez görüyordum ve o zamanlar, yakın zamanda mahallemize yeni taşınan biri olduğunu duymamıştım. Aslında olabilirdi de. Her şeyden haberim olacak değildi ya; lakin sonrasında bu fikrimin doğru olduğunu öğrenecektim.

"Kart bende kalmış. Birkaç bir şey daha aldım. Onları da geçirip ödeyelim, olur mu" diye sormuştu gözlerimin içine bakarak. Tanışıyormuşuz, hatta birlikte alışverişe çıkmışız gibi konuşmuştu.

Benim aldıklarımı onun ödemesine izin veremezdim ancak o anki şaşkınlığımla yalnızca başımı sallamıştım; o da sonrasında kendi aldıklarını da koymuştu benimkilerin yanına. Yardımcı olmak istediği için yapmıştı bunu, onu anlıyordum fakat neden yalan söylediğini anlamamıştım. O kadar mı belli etmiştim utandığım?

Ödemeyi yaptıktan sonra benim poşetlerimi elime tutuşturup dışarı çıkmamı beklemişti. Art arda çıktıktan sonra arkamı dönüp ona teşekkür etmek istemiştim fakat o çoktan arkasını dönüp arabasına yürümeye başlamıştı. Arkasından yürüyüp en azından ödediklerinin ücretini banka hesabına atabilmek için onu durdurmak istemiştim ancak çok hızlı yürüyordu ve arabasına çoktan binmişti. İlerleyen arabasının arkasından bakarken ona teşekkür etmeme izin vermediği için tuhaf bir kırgınlık hissetmiştim o tanımadığım adama.

Öylece yürümüştüm çok yakındaki evime. O kısa yol boyunca kendime kızmayı ve komşumuz olan teyzenin bahçesinden taşan o çok sevdiği güllerini koklamayı da ihmal etmemiştim. Bu güller ve kokuları beni her zaman sakinleştirirdi. Hatta balkonumda da vardı ufak kırmızı bir gül ağacı. Gözüm gibi bakıyordum ona ancak o zamanlar güllerin bende öyle derin bir anlamı yoktu. Sadece seviyordum, o kadar.

Evin merdivenlerini çıkarken o gün karşılaştığım adamı ve sulamam gereken gül ağacımı düşünmüştüm. Bugün pek emin olamasam da en az iki gülüm açmış olmalıydı. Şimdiyse bahçemi o gülün torunları kaplıyordu. Düşündükçe şaşırtırdı bu beni.

GÜL (Bir Vedaya Ait 2) (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin