𖧧 consume

9.3K 1.1K 129
                                    


düzyazı yazmaktan nefret ettiğim halde siz sevdiğiniz için yazıyorum. lütfen boş görmeyiniz çünkü düzyazı bölümleri hep düşük oy alıyor :)


^^^


Birbirini takip eden aynı binalar, sırasıyla dizilmiş yeşil ağaçlarla süslenmiş karanlık hava ve yirmi dakika sürmüş olmasına rağmen saatler gibi geçen bir yol. Jungkook, kızılını almak için aldığı mesajla direkt evden çıkmıştı. Motor sevdalısı olduğu için çok nadir kullandığı Mercedes Benz GT63S ile çoktan gelmişti konuma.

İnmeden önce birkaç saniye önce duraksadı. Kırgın mıydı, ya da sinirli mi? Çözemiyordu. İlk başta inkar edip yüzüne "ben sana aşık olmam" dediği halde aklını çelen çocuğu düşündü. Neden yalan söylediğini düşündü, daha sonra kendisinden gerçekten nefret ettiğini. Haklıydı aslında. Yüzüne söylediği şeyler çokta hafif değildi.

Aşık olmam mevzusunu diyen kişinin kendisi olmasına rağmen aklı karışmadan edemiyordu. Üç yıl önce sadece bir kere gördüğü çocuğu bu kadar uzun süre aklından çıkaramıyor olması ve inkar ettiği halde şu anda bunları sorguluyor olması kesinlikle normal değildi. En azından kendisi için.

Arkadaşının dediği şey aklında dolanıyordu. Neden ağlamış olabilirdi ki? Belki sarhoşluğun getirdiği bir şeydi ama yinede içine şüphe düşmüştü. Üzülmüş olma ihtimali bir yerlerde canını sıkıyordu çünkü. Kafasındaki karışıklığa lanetler ederek arabasından indi. Motoru gibi tamamen siyah olan arabasından sakin adımları ile uzaklaştı. Mekan sadece biraz uzağındaydı. Karşı yola geçti ve dışarıdan mekanı süzdü. İyi sayılırdı, ama tekin gibi görünmüyordu. Bir sürü yavşak tipin buralarda olduğuna emindi. Ki böyle yerlerde o tiplerin olmama ihtimali yoktu. Kendisi bir bar sahibi olarak bunu çok iyi biliyordu.

Mekan hakkında ki görüşlerini silikleştirip içeriye girdi ve etrafına bakındı. Kalabalık sayılmazdı, biraz az olması kendisini şaşırtmıştı. Belki de çok popüler bir yer olmadığı içindir diye düşündü. İlk katta istediği kişiyi görememesinin ardından merdivenlere yöneldi. Üst kat girişe göre nispeten daha kalabalıktı. Altıncı hislerinin kendisini yönlendirdiği bir yere yürürken duraksadı. Kırmızı saçlı birisi başını masaya koyup tıpkı bir çocuk gibi uyurken başında ise gayet genç ve güzel bir kadın vardı. Ve burda gördüğü kırmızı saçlı kişi ise kesinlikle kendi kızılıydı.

Nefes alışverişi değişti, alt dudağını ısırdı ve oraya doğru ilerledi. Kendisine dönen kadına göz dahi değdirmeden Taehyung'a yaklaştı. Uyandırmak ve korkutmak istemediği için elini olabildiğince nazikçe onun saçları üzerine koymuştu. Çok yumuşaklardı.

Bar sandalyesi üzerinde otururken önündeki masaya kollarını koyup başını da oraya yerleştirmişti. Üzerinde sadece gri bir sıfır kollu vardı. Altında mavi kotuyla çok sıradan bir kombin yapmıştı ama nefes kesecek kadar iyi görünüyordu. Sandalyesi arkasında asılmış deri bir ceketi görmüştü.

Kısa bir süre kızılının yüzünü izledi. Sürekli makyajla kapatmaya çalıştığı ve kusur sandığı güzel benleri, esmer teni, öne doğru büzülmüş kırmızı dudaklarıyla saatlerce izlenebilecek bir manzaraydı. Ama fark ettiği ve kaşlarını çatmasına sebep olan başka bir nokta vardı. Gözündeki maskara akmış gibiydi ve bu ağladığının en büyük göstergesiyken çokça yorgun görünüyordu. Yorgunluğu ile de çocuk gibi sızıp kalmıştı.

Onu burada durup izlemek isterdi ama etrafında bulunan dağ ayılarını hatırladığı gibi sandalyede ki ceketi alıp üzerine örttü. O bunları yaparken Vanessa sessizce duruyordu. O da sarhoştu ama kendisini kaybetmemişti. Konuşacak hali yoktu, sadece Taehyung'un güvenlice gittiğinden emin olmak istiyordu. Bu yüzden Jungkook'u sessizce izledi.

meddle about, tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin