ya hayır ben niye bunların sözünü dinlediysem. üstümdeki abuduk gubudik her türlü türden bulunan kıyafetlerle kafeye doğru gidiyorum. tabi aklımdaki tek düşünce hangi arabanın önüne atlasam beni daha iyi ezecek olduğuydu.
neyse sonuçta şuan manitamla buluşmaya gidiyorum ama sorun şu ki ilk buluşma. iyi bir izlenim bırakmam lazım. saçma salak hareketler yapıp bu özel günü mahvetmemeliyim. maazallah sevgilim benden soğur falan üzülürüm.
---
gidelim dediği kafeye gelmiş san'ı bekliyordum. çok tatlı ve hoş bir yerdi, asla benimle kahve içilecek yer değil doğrusu.
beni çok bekletmeden geldi san. masaya yaklaşırken gülümsüyordu. zalimin oğlu resmen parlıyor. bu kadar yakışıklı olması gerçek değildi bence.
"selam wooyoung"
"selam"
sanki üçüncü dereceden kuzenlerini bile bilmiyormuşum gibi san'ı selamladıktan sonra şirin gözükmek için gülümsedim.
"çok bekletmedim umarım"
"yok ya ben de yeni geldim zaten"
ortamın garipliği kırk metre öteden hissediliyordu. ne diyecektim ki ben şimdi bu olağanüstü varlığa. karşımda şık giyinişiyle görmek beni daha da kötü bir hale getirmişti zaten. utanmasam önünde diz çözecektim.
---
kahveler geldikten sonra derin bir sohbetin içine girmiştik. oradan buradan saçma salak şeyler hakkında konuşuyorduk ama konu ne kadar saçma olursa olsun san'la konuşuyor olmak yeterdi bana.
en sonunda konu idolluğe geldiğinde san'ın neden şarkı söylemeye karar verdiğini falan konuştuk. nedenmiş biliyor musunuz? sesi güzelmiş ondan. neyse bence gayet mantıklı bir sebep. herkesin olağanüstü bir geçmiş hikayesine sahip olmasına gerek yok. kocam ne yaparsa ne derse normaldır.
sevdiğimiz idollerden bahsetmeye başladık. san en sevdiğim idollerden birinden bahsedince ağzımda bir cümle kaçıverdi.
"yalarım yani bence gerçekten süper bir idol"
yanlışlıkla arkadaşlarımla konuştuğum gibi konuşmamın pişmanlık hissini yaşayamadan san'in dediğini duymamla ağzımdaki tüm kahveyi püskürtmüş bulundum.
"sen genel olarak birilerini yalamayı seviyorsun galiba"
"ne? hayır yok. yani niye seveyim ki? yalamadim ki ben kimseyi. hem nereden çıktı bu ya?"
"biz konuşmadan önce storylerime yanıt vermişsin de. yalamak hakkında bir şeyler yazıyordu."
aptal wooyoung. aptal gerizekali. beyin yoksunu. rezilliğin kitabını yazmışsın.
"he şey...yani benim orada kastetmek istediğim şey...eee..hani istek beyanı...yani istek derken...yani..."
ben burada kendimi açıklamak için götümden terlerken san karşımda gülmekten yerlere yatıyordu. hani ayıp diye bir şey var. beni bu kadar rezil ettikten sonra nasıl gülebiliyor ya?
rezilliğimi bir kenara bırakıp söylene söylene püskürttüğüm kahveyi temizlemek zorunda kaldım. san hala bana gülüyordu. bizim ilişki tam burada başlamadan bitti galiba. ne var dürüst bir insansam ve sevgimi belli ediyorsam yalnış mi yani?
"o yazdıklarımı cidden öylesine yazmıştım rahatsız olduysan kusura bakma"
kendimi açıklama yapmak zorunda hissetmiştim. çünkü yazdığım her şey tek tek aklıma geliyordu.
"sorun değil wooyoung boş ver gırgır şamata olsun diye söyledim"
"hiç bu kadar rezil hissetmemiştim kendimi"
"rezil olduğunu düşünme ya bence çok da rezil değil mesajlar beni rahatsız da etmedi"
"rahatsız etmediyse güzel sonuçta biraz şey oldu yani...şey"
"olsun şey olması hoşuma gitti."
"ne? ciddi misin sen?"
"evet ciddiyim"
dünyanın en mal bakışmasını yaşıyorduk şuan. bu dediğine üç farklı seneryo yazabilirdim. ya benim gibi gay ya benim gibi yavşak ya da benim gibi sapık.
☆☆☆
ben sanirim wattyi birakicam
ŞİMDİ OKUDUĞUN
shameless // woosan
Fanfictionwoooyoung arkadaslar dayanamıyorum cikicam karşısına hupleticem cocugu aq yunho huplet kanka huplet ben arkandayım