twenty one

55 12 5
                                    

Harry, sabah uyandığı anda yüzünde hissettiği öpücükler ile iyice yatağa sinerken kendini sırıtmaktan alamamıştı. Yanında ki adamın da sırıttığını hissetmişti ama öpücüklerine devam ediyordu. Öpücükler aniden boynuna kaydığında Harry hala mayışık olmanın verdiği his ile küçük bir mırıltı bırakırken Louis onun boynuna minik öpücükler bırakmaya devam ediyordu.

En sonunda Louis, onun boynundan ayrıldı ve uzun saçlarına elini geçirdi, onları okşarken Harry'nin yanağına bir öpücük bıraktı. Ve kendini yataktan kaldırarak, üstüne şortunu geçirdi kaldıkları bungalovda ki küçük balkona çıktı. Bugün hava kapalıydı, zaten Mart ayında oldukları için bir de kaldıkları yerin dağ başında bulunması sebebiyle sert bir rüzgar esiyordu.

Louis, kollarını çıplak gövdesine sarıp içeri geçti, şortunun üstüne büyük bir hoodie geçirdi ve küçük mutfağa adımladı.

Yanlarında getirdikleri yiyeceklerden küçük bir sandviç yapmaya başladı, o sırada belinde ki kolları hissetti. Arkasını döndü ve Harry'e kocaman bir öpücük verdi.

Daha sonra onun üstünde bir kıyafet olmadığını fark edince durdu ve onu kendine çekti, çatallaşmış sesiyle konuştu ''Hasta olacaksın Harold üstüne bir şeyler giyin.''

Harry, kafasını onun omuzuna gömmüş ve olumsuz anlamda sallarken Louis'nin üstündeki hoodie'yi de çekmeye çalışmıştı ''Hayır, hasta olmayız. Hem sen neden giyindin ki biz bizeyiz çıplak gezelim!''

Louis, sesli bir şekilde gülmüştü ''Çıplak mı gezelim?''

Harry, kafasını olumlu anlamda sallarken Louis üstünde ki hoodie'yi çıkartmış, Harry'de bunu izlerken sırıtmıştı. Ama ardından Louis hoodie'sini Harry'nin kafasına takınca Harry aniden karanlıklaşan gözleriyle şaşırmıştı.

Louis hoodie'yi onun üstünden geçirmişti. Louis'ye bol olan hoodie, Harry'e tam oturmuştu Louis buna gülümserken hazırladığı yemeğe dönmüştü.

Harry ise kendilerine birer kahve yapmış onun olmasını beklerken de Louis'nin çıplak gövdesine kollarını sarmıştı. Ve daha sonra sandviçleriyle kahvelerini alıp yatakta oturmuşlardı. Evleri ne büyük, ne küçüktü tam da Harry'nin sevdiği tarzda bir evdi. Ama yataklarının önünde ki camdan gözüken manzara o kadar güzeldi ki kahvaltılarını yatakta yapmaktan sakınmamışlardı.

Louis, tabakta ki çikolatalı ekmeği Harry'e uzatmış ve Harry ısırdıktan sonra kendisi ısırmıştı. O sırada bir yandan da elinde ki kağıdı okuyordu.

Bu kağıt, burada kaldıkları sürece yapılabilecek aktivitelerin yazdığı bir listeydi, bugünün aktivitesinde doğa yürüyüşü vardı ve Louis yürümekten nefret ederdi.

Bu yüzden hüsran içinde kağıda baktıktan sonra Harry'e dönmüştü ''Burada yazanları uygulamak zorunda mıyız?''

Harry, yaslandığı yatak başlığından kalkıp oturur konuma gelirken Louis'nin elinde ki listeye bakmış ve gülümsemişti. Yürümek onun en sevdiği şeydi özellikle doğadaysa o kuş sesleri, ağaç yapraklarının birbirine sürtündüğünde çıkardığı ses ve bunların hepsine eşlik eden bir rüzgar varsa Harry bütün gün yürüyüş yapabilirdi.

Harry, kafasını sallamıştı ''En sevdiğim şey, doğa yürüyüşüdür.''

Louis, omuzlarını düşürürken Harry onu koluyla dürtmüştü ve bir zeytini çatalıyla alıp Louis'nin ağzına attıktan sonra sırıtmıştı ''Hani izciydin sen? Doğa yürüyüşünü sevmeyen izci mi olur Lou?''

Louis, zeytin çekirdeğini kendi tabağında ki boş bölüme koyup sırıtmıştı, bir yandan da kollarını Harry'nin beline sarmıştı ''Ama daha iyi bir teklif sunarsam?''

Mistletoe | Larry Stylinson [✔]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin